Çalışma Bakanı’na göre aşırı yoksulluk bitmiş. Neyse ki açlıktan ölmüyoruz. Açık açık bununla övünmemizi istiyor.
Bugün de açlıktan ölmediğimiz için çok minnettarız. Ama elimize iş-aş yazıp intihar edebiliriz ya da arkamızda ödeyemediğimiz borçlarımız için yazılı not bırakmamızda sorun yok.
“İntihar edenler en azından midelerinde kuru ekmekle öldüler.”
Neyi, nasıl manipüle edeceklerini şaşırdılar artık.
Yoksulluk yoksulluktur. Azını, çoğunu, aşırısını bilmeyiz. İnsanların sadece temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor oluşu, açlıktan ölmemesi Bakanı doğrulamaz.
Halk Ekmek büfelerinin önündeki sıralardır gerçek olan. İşsiz milyonlar gerçek.
Serbest piyasa ekonomisindeki çöküşü hiçbir yalanın ardına gizleyemiyorlar. Hükümetin saplandığı bataklıkta her çatlaktan çamur sızıyor.
Kapitalizmin içinde bulunduğu krizde asgari ücret toplantılarında sona gelindi. Ancak kimsenin pek umudu yok. Herkesin dilinde benzer tahminler “Yapacakları altı üstü 200-300 lira zam”.
Önceleri maaşlara yapılan zamlar 3-5 ay içinde erirdi. Artık geriden geliyor. Yalandan enflasyon rakamlarını bile yerinde tutamaz oldular.
Temel ihtiyaçlara gelen zamlar yüzde 30-40’larda. Yani yapacakları zamla ancak en temel ihtiyaçlar karşılanmaya devam edilecek sadece.
Ancak bu yıl işçilere dönük en büyük saldırı ücretsiz izin uygulaması oldu. Patronlar bu fırsatı tazminatsız işten atma olarak kullandı. Ücretsiz izne çıkartılan işçilerin sayısı 2 milyonu geçti. Ayda sadece 1170 lira ile hayatta kalması beklendi insanların. Birçok kişi ya sigortasız çalışmak zorunda kaldı ya da yıllardır biriken tazminatını geride bırakıp başka işe başladı.
Şimdi, sözüm ona işçi temsilcisi sendikacılar, patronlarla ve hükümetle masada. Kim güvenir bu sendikacılara? Ücretsiz izin saldırısına sadece söylemde karşı olan, kıdem tazminatı saldırısında ve iş güvencesini ortadan kaldıran torba yasa geçerken göstermelik birkaç açıklama yapan bürokratlara kim güvenir?
Kimse güvenmiyor. O yüzden iki yıldır komisyona bir işçi de dahil ediyorlar. İşte bu fotoğraf sendikal bürokrasinin güzel bir tasviri. Milyonlarca emekçinin geleceğini 23 Nisan gösterisine çeviriyorlar.
Böylesi gösteriler milyonların gerçeği karşısında daha fazla sürmez. İşçiler geçinemiyor, yoksullaşıyor, ölüyor. Açlıktan ölmeyenlerin tadı kaçtı bir kere. Lüks yaşamlara, yüksek maaşlara alışmış bürokrat sendikacıların, patronların ağızlarından düşürmedikleri “iş barışı” temennilerine yer yok.