Metal sendikaları ile patronlar arasında devam eden TİS sürecinin masa etabı bitti. %17’yi kabul eden Türk Metal grev meydanından çekildi. Patronların zam önerileri ülke gerçeklerinden çok uzak, işçileri yoksullaştıracak boyutta. Hükümet gerçek olmayan düşük enflasyon rakamı açıklayarak patronların elini rahatlatabileceğini düşündü. Patronlar da hükümetin grevi yasaklayacağına güvenerek %8’den açtı kapıyı. Ancak gidişat hiç de öyle değil. 5 Şubat’ta grevdeyiz diyen Birleşik Metal sözünden dönmedi ve pazarlık için grev meydanlarını işaret etti.
Metal işçilerinin elleri artık şalterde. 5 Şubat’ta indirecekler. Elbette Türk Metal de grev sözünden dönmeseydi metal işçilerinin eli daha kuvvetli olacaktı. Ancak, Birleşik Metal üyesi işçiler şunu çok iyi bilmeliler ki Türk Metal üyesi işçilerinin de gözü kulağı bu grevde. Üstelik sadece metal işçileri değil, tüm işçi sınıfı bu grevi izleyecek.
Bu sefer hükümetin grevi yasaklaması da o kadar kolay değil. Kolay değil ki grev gününe az bir süre kalmasına rağmen hala bir yasak açıklayamadı. Açıklayamazlar da. Grevi yasaklamak için bahaneleri yok. Gerçek enflasyon ortada. Yoksulluk kapıda. Yine de yasaklamayı seçerse diğer pek çok cephede zayıflayan AKP grevi yasakladığı vakit kendisine oy veren ya da verebilecek olan işçilerin de grevini yasaklamış olacak ve bunun sonucunun ağır olacağını onlar da çok iyi biliyor.
Metal işçileri greve giden süreçte ellerinden geleni yaptılar. Kararlılıklarını gösterdiler. Yandaş medyanın tüm yalanlarına rağmen birliklerini bozmadılar ve geri adım atmadılar. Mutlaka aralarında tereddüt eden olmuştur ancak birliklerinin kararlılığıyla o işçilerin de koluna girip yürüyorlar grev gününe.
Grev kararından vazgeçilmemesi başlı başına kazanımdır. Sonucu önemlidir elbette ancak greve çıkmak da bir o kadar önemlidir. Uzun zamandır grevlerin yasaklandığı bir ortamda, grev deneyimi yaşamadan işçilerin başarıya ulaşmasını bekleyemeyiz. İşçi sınıfı grev deneyimini artırmalıdır. Daha fazla grev için de metal işçilerinin grevi kazanılmalıdır. Kazanacağız.
Grev meydanları işçi sınıfının ve sosyalistlerin okuludur. Sosyalistlerin görevi bu okula devamsızlık yapmadan katılmaktır. Üstelik bu sefer grev ateşi 41 fabrikada yanacak. Sosyalistler patronlar ve işçiler arasındaki mücadelede ancak grev meydanları çoğaldıkça güçlenebilirler.
Greve sadece sosyalistlerin katılması yetmez. Grevi, tüm ezilmiş, yoksullaştırılmış halka anlatmalıyız. Halkımızı metal işçileriyle omuz omuza olmaya çağırmalıyız. Sınıflar mücadelesinde hiç kimse kendi bacağından asılmaz. Her kayıp ve her kazanım tüm işçi sınıfına yazılır. Metal işçilerinin açtığı cephe patronlar karşısındaki en geniş cephedir ve bu cephede kazanılacak her mücadele patronlar karşısındaki bir sonraki cephede işçilerin elini daha da güçlendirecektir.
Metal işçilerinin grevine dört elle sarılacağız. Metal işçileri patron-hükümet ittifakı karşısında yalnız yürümeyecek. Demokrasiyse işçi sınıfına da demokrasi. Dayanışmaysa işçi sınıfıyla da danışma. Haksa işçi sınıfına da hak.
Dost, düşman duysun. Bu sefer işçilerin örgütlü gücü kazanacak, biz kazanacağız.