Erdoğan değil de emperyalizm, Erdoğan değil de kapitalizm, Erdoğan değil de IŞİD, Erdoğan değil de Rusya, Erdoğan değil de ABD; diye sonsuz kesişim kümesini bulabilecek bu yaklaşım Erdoğan’ı karşısına almamaya kararlı. Evet aynen öyle sol, muhafet edeceği konuyu arıyor ya da muhalefet edememe aralığı bulabileceği konuyu arıyor.

Böyle yol alınamayacağı yine ortaya çıkacak. Evet, yapacak çok iş var, doğru bir noktaya birikim yapılmaya hep birlikte başlanabilse süratle yol alınabilecek. Erdoğan bugünün yegane siyasi düzenini temsil ediyor. Komünist Manifesto’ya dikkatlice bakarsanız der ki “Komünistler her yerde mevcut toplumsal ve siyasi düzene karşı her devrimci hareketi desteklerler.” Siyasi düzen ile kapışmadan sosyalistler bu diyardan geçip gidiyorum yapamaz.

***

Nasıl “seçimlerin bir önemi yok diyerek zamanı öldürme yarışına giren muhalefetin hedefsizliği açığa çıktıysa, uzun süreceği ve nereye varacağı belli olmayan bu karanlık dönemin sonunda da ortaya çıkacak. Hesabını soracak, etkileşim halinde olacağı bir toplumsal damar ortaya çıkarsa ancak ve ancak bir daha cesaret edemeyecek.

Küçük burjuvalığın gözü kör olsun bir şeyleri göze almaya gelince kendine en afilli gündemi ve konuyu aramakta ve bulmakta üstüne yoktur. Bakınız, takip ediniz Erdoğan ile uğraşmamaya kararlı kıvranan bir kesim hep gözümüze çarpacak, anlam veremeyeceksiniz. Ama Erdoğan her melanet fitilinin ucunda elinde çakmağıyla yirmi dört saat beklemeye devam edecek. Bulduğu her fırsatta çakacak, Tahir Elçi’yi nasıl kaybettiğimiz ortada değil midir? Rusya’nın uçağı nasıl düştü ortada değil midir? Seri devam ediyor...

***

Can Dündar için Cumhuriyet Gazetesi’nin önünde tüm muhalefet buluşmak durumunda kaldığında, Tahir Elçi cenazesinde (Hrant Dink’te olduğu gibi) tüm muhalefet buluşmak durumunda kaldığında (bundan sonra söylemde buluşamamış Erdoğan karşıtları hep son kertede buluşmak durumunda kalacaklardır) yaşadığımız ve yaşayacağımızı hepimizin ön gördüğü bu sürecin çok net  bir kesişim kümesi olduğunu ve küme elemanının Erdoğan olduğunu öyle veya böyle dile getirmek durumunda kalıyor.

Ama kendi mahfillerinde bir işleme tabi tutulduğunda önümüze hedefsiz, iddiasız, tutarsız, toplumsuz bir muhalif anlayış kalıyor. En kahraman lafla başının daha az derde gireceği başlıkla atlatırım sanıyor ama yanılıyor. Yolun sonunda bırakınız dönemleri, bırakınız günleri saatler geçtikçe felaket katsayısı artıyor.

***

Bakınız, 7 Haziran seçimlerinden sonra seçimle yenmeye ağırlık verilmediği, araçlarımız bunun için sevk edilmediği için Erdoğan daha tehlikeli boyuttadır. Sanki Kurtuluş Savaşı’ndaki kongreler döneminden savaşı yönetme hüviyetini ellerine almış gibi hareket ediyorlar. Bunu engelleyebilirdik toplum katında asıl o kararı elde eden biz olurduk. Davutoğlu şuursuzca Putin’e bile %49,5 almış bir partiye saldırının yapılamayacağını anlatmak istiyor.

Tam olarak muhalefetin belli bir kesimi, toplumla yaşadıkları (yaşamadıkları) etkileşim seviyesi sıfırın altında eksilerde olduğu için hissizleşmiş bir soğuklukla bu dönemi geçiriyor olacak.

***

Rusya’nın belgeleri veya gücü bayağı bir yeterli saray ile uğraşmaya, savaşı bile göze almaya. Erdoğan kıvranıyor “Rus uçağı olduğunu bilseydik farklı davranırdık” diyor. Rusya IŞİD belgelerini ortaya serip Bilal Milal ortaya çıkınca gayet yumuşak bir tonla “..ailemi bu işe karıştırmak çok daha ahlaki olmayan yanıdır.” diye kıvranıyor, ABD de İncirlik nedeniyle kollamaya çalışıyor. İşte anlaşamadıklarının savaşı bile göze aldıklarının resmidir. Onlar anlaşamazken, IŞİD’e yardım suçları ortaya dökülmüşken üzerine gitmek gerekmez mi?

Rusya bildiği gerçeği şimdi işine yaradığı için açıklamaktadır. Bugüne kadar bildiğimiz bir gerçek daha var ki Erdoğan neye çığlık atıyorsa oradan vurmak en doğrusudur. Bu konular da savaşa götürecek kadar bir meseledir ama müsebbibi Erdoğan’dır. Bazılarına kötü haber, yine Erdoğan yine Erdoğan’dır.