1 Mayıs’a birlik içerisinde hazırlanıyoruz. Solun çoğulcu birlikleri her adımında sermaye egemenliğine karşı mücadeleyi büyütüyor. Meydanlarda işçi sınıfıyla etkili ve büyük buluşmalar olacak.

Derinleşen ekonomik kriz, emekçileri sadece çaresizlikte değil, kendi elleriyle kurtulmak için direnişlerle buluşturuyor.  Emekçilerin herkese yetecek olan kudreti, dünya çapında buluştuğu için 1 Mayıslarda görülüyor.

Gerçek tarihimiz, ışığımız; Marksizm, bize gösteriyor ki işçi sınıfı devrimci yumruğunu ancak iktidar hedefiyle yürüdüğünde masaya vurmaya hazırlanıyor. Sermaye sınıfı karşısında kendi yönetimini kurmak,  “baş” olduğunu göstermek üzere diş biliyor.

Bugünün iktidarı hiç gitmeyecekmiş çizgisinden kurtulmalıyız. Çabalarımız, düzen sınırlarına savrulamaz, emekçilerin hükümeti hedefine yürüdükçe yerini bulabilir. Emekçilerin yönetimi bugün değilse ne zaman? Düzene karşı alternatifiyle kendini ifade etmeyen sol siyaset, yerinde saydırtmaktan başka bir işe yaramıyor.

Karanlıkları yaracak olan; dünyayı savaş tehlikesinden, bitmek bilmeyen ekonomik krizlerden nihai olarak emekçilerin yönetimi kurtarabilir. Sermayenin kökünü kurutmak için başka yol yok.

İşin sonunun buraya varacağını sermaye bal gibi biliyor. En çok da bu yüzden 1 Mayıslar işçi sınıfının kapitalizmin sömürüsü karşısında birliklerini ilan etme günü, gövdesiyle kendi gücünü görme günü, meydanlarda tüm coşkusuyla kararlılığını anlatma günü. Bu yüzden yönetenler her 1 Mayıs’ta ayrı bir sancı yaşıyor.

Ülkedeki milyonların açlığı, yoksulluğu dayanılır olmaktan çoktan çıktı.

“..Uzaktan simsiyah sivriliği, nokta nokta uzayıp damara batan, kocaman başlı bir nalın çivisi gibi deli gözbebekleri, gözbebekleri! Hele bunlar hele bunlarda öyle bir ağrı var ki, bunlar öyle bakarlar ki!...”*

İşçinin emekçinin yönetimini kurmaya “şartların hazır olmadığını” düşünenler tarihten biraz olsun ders alsınlar.

Yıllar boyu Taksim 1 Mayısları işçiye emekçiye halklara yasaklandı, fakat Taksim yıllar boyu emekçi halklar tarafından canla başla o kadar zorlandı ki Büyük Gezi Direnişi de Taksim’de cereyan etti. Kimsenin beklemediği zamanda ve şekilde emekçi halklar dev bir gövdeyle kendini ortaya koydu.

Emekçilerin dev direnişleri, solun sürprizi; bir türlü hazır olamadığı "sürprizleri mi" olacak? Hangi zamanlar olursa olsun emekçiler, birlik içerisinde olduğu her koşulda sömürü şartlarının bir yanıyla değil tümüyle dövüşerek ilerme çabasını gösteriyor. Tarihte solun buna her seferinde hazırlıksız yakalanmasının neresi kabul edilebilir?  

Taksim, sermaye egemenliği ile işçi sınıfının tarihsel, siyasal geriliminin alanı olmaya hep devam etti. Ne geçmişi tüketebildiler, ne yarınları... 1926'dan 1975'e 50 yıl süren fiili yasaklamalarla bitirilmek istenen 1 Mayıs 1976’da, işçi sınıfı kitlesel-siyasal 1 Mayıslara biriken hasretiyle Taksim Meydanı’nı hınca hınç doldurdu. 70'lerin artan ekonomik krizi, dönemin politik atmosferi de etkili olmuştu. Ertesi yıl gücünü daha büyük toplama imkanını elde etmiş oldu, 77'de unutulmaz günün adını koydu; 1 MAYIS 1977 TAKSİM. Kaç nesil unutulmaz işçi sınıfının dev gövdesini gördüğü karelerle, 1977 1 Mayıs fotoğraflarıyla büyüdü, ayakta kaldı. Kaybettiklerimizi, 34 karanfilimizi mücadelede öfkesine taşıdı. İşte bu yüzden Taksim’i işçi sınıfına dar etmeye çalışanlara, her bir yıl, dünya dar oldu. Bu 1 Mayıs’ta da, 2022 1 Mayısı'nda da, dünyayı dar etmek için, işçi sınıfının tüm gücüyle çıkabilmesi için, ne gerekiyorsa, nerede gerekiyorsa orada olacağız, hazırlanacağız.

 “Kızıl meydan bütün meydanlardan geçer 1 Mayıs’ta, bayraklı bayraksız,
türkülü, türküsüz
geçer bütün meydanlardan.”**

Büyük 1977 1 Mayıs’ı var eden koşulların ön adımı olan 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin nasıl cereyan ettiği de çarpıcıdır; 1970 yılında sendikalaşma hakkı, sendikasına karar verme hakkı elinden alınmak istenen işçi sınıfı, kimsenin beklemediği zamanda ve güçte, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi'ni var etti. Dönemin solu da hazır değildi. Sendikalı olmayan, Türk-İş’e üye olan, sayısı yüz bini aşan İstanbul ve çevresindeki işçilerin yürüyüşe geçeceği, polis ve askerle çatışacağı, askerlerin elinden silah alarak direneceği hesap edilememişti.

Her tarihsel siyasal döneminde emekçilerin yönetimlerini kurmaya hazırlıklı olmak çığır açıcı bir fark yaratacak. İşçi sınıfının atacağı dev eylemlerini  nihai kazanıma dönüştürebilecek.

İşçi sınıfının 1800’lerde Amerika’da 8 saatlik iş süresini kazanma mücadelesi, büyük saldırılar altında bugünlere kadar gelen tarihsel siyasal 1 Mayıs Günü'nü yarattı. 2. Enternasyonal tarafından sermaye egemenliğine karşı uyanışı temsil eden “işçi sınıfının birlik” günü ilan edildi. Egemenlerin kararıyla değil işçi sınıfının kararıyla, bileğinin hakkıyla tarihe geçti, tüm kapitalist yönetimler on yıllardır uygulamakla mükellef oldu, dünya çapında bugünlere ulaştı. 1 Mayıs'ta bir kez  daha, dünya çapında, işçi sınıfının gövdesini herkes görecek. O güneş bize ve her yere doğsun diye devrimci coşkumuzla gün sayıyoruz…

“Düş değil bu hayal değil he hey be hey
Yetmişbin dev işçim kalktı yürüdü.
Kokuşmuş düzene sahip çıkanın
Alnın çatına baktı yürüdü yürüdü yürüdü....
Nasırlı elinde gürz gibi kini,
Güneş tepesinde kızıl bir sini,
Sağır beyinlere ayak sesini sesini sesini
Paslı çivi gibi çaktı
Yürüdü yürüdü yürüdü
Yürüdü yürüdü yürüdü
Yeter demek için patron karına he hey be hey
Dev adımlar selam yazdı yarına he hey be hey
İşbaşından cadde ortalarına
Kükreyen sel gibi aktı
Yürüdü yürüdü yürüdü
Yürüdü yürüdü yürüdü…"***

* Nazım Hikmet, 835 Satır, AÇLARIN GÖZBEBEKLERİ (1922)
**Nazım Hikmet, Son Şiirleri, 1 MAYISTA KIZIL MEYDAN (25 Nisan 1963)
***Aşık İhsani'nin 15-16 Haziran Büyük Direnişi için yazdığı, türküleriyle dile getirdiği dizeleri.