Kapitalist düzen diplomasisinin Türkiye’de sürdürdüğü hareketlilik dikkatleri üzerine topladı. İsrail-Herzog, Rusya-Ukrayna dışişleri bakanları, NATO-Stoltenberg görüşmeleri sonucunda AKP bilindik sahnelerle büyük aktör havalarına girdi. Ülkenin düzen yanlıları da “diplomatik memnuniyet” yarışındalar. Türkiye’yi “çok dengeli dış siyaset” içerisinde görüyorlar da "neyi nasıl dengeliyor?" epey tartışma konusu.
Rusya bombalayarak Kiev'e ilerliyor. Emperyalist kapitalist düzen yüzünden göçe zorlanan, bombalar altında kalan, adında insani olan savaş koridorlarında katledilen insanlar sürecin gözü dönmüşler elinde olduğunun göstergesidir.
Rusya’nın “Ukrayna devleti yoktur” çizgisiyle öne sürdüğü şartlar, savaşarak öne sürülürken, NATO savaş aygıtının her zamanki kışkırtıcılığı sürerken, Batı emperyalizmi Ukrayna topraklarına “emperyal askeri yığınak” yaparken, Ukrayna hükümeti neo-Nazilerle, NATO ile işbirliğini sürdürürken Rusya ve Ukrayna emekçi halkları bakımından “memnun” olunacak bir şey yok!
Şahlanış havasındaki AKP'ye gülüyoruz. İçeride Batıya, ABD’ye çok kafa tutuyordu ya aslında aylardır bir telefon görüşmesi peşindeydiler. Son gelişmelere bağlı gelen Biden telefonunu “büyük diplomatik zafer” olarak sundular. Dengeli denilen gelişmeler AKP için pek çok handikapla geliyor. El altından götürdüğü İsrail ilişkisi yeni değil ancak verilen son görüntü kendi tabanı bakımından da sorunlu. Uzun zamandır Avrasyacı çizgiyle bütünleşmek durumunda kaldığı için “Batıyla süper ilişkiler” iç siyaset bakımından kurtarıcısı olmaktan çoktan çıktı. "Batıyla ilişkileri tazeledi" diye dönüp bakacak olan destekçisi kalmadı. Hatta batıyla süren ilişkiler bazı ortaklarla sorun yaşatabilir. De ki AKP batıyla iyileşen durumdan çok puan elde etti, Rusya egemen sınıfı bu durumu “memnuniyetle” mi karşılayacak?
Fiyakalı diploması altında kaynayan bir kazan var, durmadan altına odun atıyorlar. Rusya, ABD önderliğinde batı emperyalizmi tarafından gittikçe köşeye sıkıştırılıyor. Dünyanın ihtiyacı olan enerji Rusya'da var. Batı Venezuela gibi ülkelerdeki ablukayı kaldırarak enerji ihtiyacını karşılamaya alternatif yollar arıyor. Rusya'daki petrol, doğalgaza batı emperyalizminin uygulayacağı abluka sonucunda Çin’in fırsattan istifa etmesi, piyasada kendisine çarpan etkisi yaratması bekleniyor.
Bu kamplaşmanın Ortadoğu’daki emperyal konumlanışlara yansıyacağı konuşuluyordu. Irak'taki ABD konsolosluğuna roketlerle saldırı oldu.
Dünya kapitalizminin başat hegemonyasını sürdüren ABD'nin karşısına Rusya'nın yanında saf tutmasa bile Çin'in piyasa gücü elde ederek çıkması ayrı gerilim noktasıdır. Çin'in sahneye çıkması da ABD hegemonyasının gerilemesi yeni de değildir. Bu ABD'nin bu kamplaşmalardan hegemonyasını büyüterek çıkması tartışmalı duruyor.
Dünya kapitalizmi bugüne kadar nükleer silahları gündeme almadan bu kamplaşmaları sürdürüyordu. Bu evrede Ukrayna hükümeti üçüncü dünya savaşını dile getirdi, NATO'yu çağırdı. Taraflar arasında ortaya en baştan atılmış nükleer silah tehditleri var. Lavrov'un masadaki sözleri bu tutumun devamıdır.
Kapitalizmin rekabet mantığı kapitalist devletler arası bir anlaşmayı imkansız kılıyor. Anlaşamadıkları için iki dünya savaşı çıkardılar. Tüm emekçi hakları bu son durumu da gördü; kapitalistler yönetemiyor, anlaşamıyor, yine orman kanunlarını işletiyor.
Kafa karışıklığına gerek yok, Rusya emekçi halklarının savaş karşıtlığı mücadelesi Rusya kapitalizminin gerçekliğini ortaya seriyor. Baskı altındaki halk binlerce gözaltı ve tutuklamaya rağmen kendi kapitalistine karşı direniyor.
Ayrıca dünya emekçi halkları, işçi sınıfı bu kapışmalar ve çelişkiler arttıkça, başka güçlere bel bağlamadan, kendi gücünü büyütme zorunluluğu ile başbaşadır.