AKP “hak hukuk gerilerde kaldı şimdi artık başkanlık zamanı”diyor, bir yandan da Kürtler’i Ortadoğu’da yok etme gözü dönmüşlüğüyle Suriye’de savaşa hazırlanıyor.
Bunu “seçimden tek seçenek olarak çıktığını, tek başına karar verebileceğini, Erdoğan yönetiminde fiili başkanlığa çoktan geçildiğini kılıf örmenin tam zamanı” diye düşünerek yapıyorlar.
AKP Kürt sorununda da fabrika ayarları doğrultusunda “Kürtsüz Kürt sorunu çözümü” stratejisini katlayarak devam edeceğini ilan ediyor.
Sanki yeni bulmuş gibi önceki sağcılardan devraldıkları katliamcılara, koruculara teslim ettikleri ölümlü bir süreci ilerleteceklerini bölgedeki katliamlarla gösteriyorlar.
Zamanında sahte gözyaşları ile Dersim Katliamı’nı eleştiren AKP şimdi aynı katliamı,aynı havadan bombardımanı, Silvan’da “sokağa çıkma yasağı” adı altında kanlı bir şekilde gerçekleştirmek için günlerdir uğraşıyor.
Seçimden %49,5 ile çıkarak başarılı olsa da başkanlık konusu kabul edilmiş değil, 7 haziran’da halklar tarafından konunun kapatıldığınınüstünü örtmek istiyorlar. 7 Haziran’da AKP hezimeti doğrudan başkanlık ile ilgiliydi ve halkların kararı çok netti: başkanlık istemiyoruz.
AKP’nin ne dediğini ne yaptığını aşağı yukarı daha ölümlü ve ve daha kanlı bir sürece sokmaya çalıştıklarını yaygın olarak öngörebiliyoruz. Bu nedenle muhalefetin önüne ne koyacağı her zamankinden daha alarmlı bir aşamayı geldik de geçiyoruz.
AKP, yazar takımı ile başkanlık tartışmasını ve nasıl uygulayacaklarını ortaya salmış durumda. Muhalefetten bu tuzağa düşenler “bu konu tartışılabilir, değerlendirilebilir” mealinde ifadeler kullandılar. Oysa Erdoğan’ın başkanlığının değerlendirilebilir bir tarafı yoktur. Başkanlık tartışmasını değerlendirilebilir görmek AKP, Erdoğan, diktatörlük, savaş, kanlı bir süreci paket halde kabul etmek anlamına gelecektir. Ayrıca 1 Kasım seçim sonuçlarının birisi de Erdoğan’a yeterli milletvekili vermeyerek başkan yaptırmamak şeklinde olmuştur. Bir.
Muhalif kesimlerden “seçimler nedir ki sokaklar var ya” diyenler bakıyoruz en çok seçim sonuçlarını yorumlayanlar oluyor. Seçim sonuçlarına bakıp bir yol çizmeye çalışıyorlar “seçim sonuçları nedir ki” demiyorlar (diyemiyorlar). Neresi bunun seçimi umursamazlık, seçimler demek ki herkesi bayağı bir ilgilendirmek zorunda. İyi güzel de bunu seçim sürecinin başında yapsanız da birazcık işin ucundan tutsanız, merak etmeyin elinizde kalmazdı. İki.
Bir de seçimi bayağı bir önemsemiş çalışmasını yapmış ama “seçim sonuçları nedir ki” diyenler var, “yapılan bu seçim meşru değildir” şeklinde şahlanarak devam ediyor. O zaman biz HDP’nin meclisteki %11 gücünü saymayacakmıyız? Bu güçle ne yapacağımızı konuşmayacakmıyız? Halklar sandığa gitti oy kullandı, oyları koruduk, oyları saydık, dramatik bir hata olmadığını gördük, sorarlarsa buna ne diyeceğiz? Olmaz bunu ne halklara anlatabilirsiniz ne de kabul ettirebilirsiniz. Üç
12 Eylül yenilgisini üzerinden atamadığını pek çok konuda ertelemeci-görmezden gelici yaklaşımı ile gösteren kuşakların ve muhalefetin kamuoyunu bıktırdığı bir başka yaygın söylemi var; örgütlenmeliyiz. Yine 1 Kasım sonucunu eğilimsel olarak yenilgi kabul edip derhal bu hatta geçtiğiniörgütlenme gündemini öne sürdüğünü gözlemleyebilirsiniz. Mesela halk Erdoğan’ın başkanlığı seçim sürecinde büyük bir tehlike arz ettiğinde muhalefetin belli bir kesiminin kapısını çalsa bakın ne oluyor;
Halklar –Tık tık
Muhalefet belli bir kesimi –Buyrun
Halklar –Seçim sürecinde başkanlık tehlikesi varsiz ne yapmayı planlıyorsunuz?
Muhalefetin belli kesimi –Bugün git yarın gel şu anda örgütlenme gündemindeyiz.
Bu da olmaz, olamaz bugün neyse sorun onu konuşacağız, ona çözüm bulacağız. Örgütlenme konuşuyor gibi yapıp halkı başımızdan savmayacağız.Dört.
Bana kalırsa AKP başkanlık tartışmasını yangından mal kaçırır gibi yapıyor. Bir kez daha bu AKP’nin zayıf yanını, toplumdan çekindiğini ve bu işin içinden kolayca çıkamayacağını gösteriyor.
Muhalefet her nerede ve nasıl bir araya geliyorsa, Erdoğan/AKP’ye başkan olamayacağının dersini vermek üzere, seçimlerdeki başkanlık itirazına dayanarak, hareket halinde olduğunu halklara göstermek, ona olan güvenini tazelemek zorundadır.