HDP Kriz Masası'nın açıklamasını kabul ederek acı sonucu öğrenebiliyoruz, yüz yirmi sekiz karanfilimizin toprağa düştüğü belirtiliyor. Barışı büyütmeye gitmiştik, devletin Ankara'nın göbeğinde savaş hazırlığı yaptığını hesap edemedik.

Hepimizin barışa kavuşacağı günlerin garantisiydi onlar, Diyarbakır'a Suruç'a inat her durumda meydanı zapt edenlerdi. 
Veysel Atılgan'ın öğretmeni ne demiş "Verdiğin dersi aldık çocuğum". Gerçekten kaybettiğimiz insanlarımızdan Türkiye toplumu çok şey öğrendi, sadece bizlerin değil herkesin barış şehidi oldular. 
Düşenlerin ardından yer yarılmış gibi her yerden Erdoğan'a karşı öfke fışkırdı. Yoldaşlarımız, arkalarından mahşer gibi yürüyen kalabalıkları ve bu kalabalıkların ağzından düşmeyen "Hırsız Katil Erdoğan!" sloganlarını bıraktılar. 
***
Demirtaş'ın devleti işaret eden açıklamalarına yüklenerek paçayı kurtaramayacaklar. Milyonlarca insan korkusuzca meydanlara çıktı "Daha ne kaybedeceğiz ki?" diye düşündü. Ankara'da bile artık devletine hiç bir güveni kalmamış işin başa düştüğünü bilen insanlar doldurdu cenazelerin ardını.
Kürt illerindeki analar, asker anaları Erdoğan'a öfkelenirken şimdi de Ankara'nın göbeğindeki ülkenin en büyük katliamı için bir ağızdan "katil Erdoğan" diye gözyaşı dökülüyor.
Bu tabloya rağmen yüzsüzler ordusu Meclis Başkanı'nı cenazeye yollamışlar, sanıyor ki koruma ordusu onu koruyacak, cenazedeki halk affetmedi "katiller dışarı" sloganı ile topa tuttu.
***
AKP suçlu olduğunu biliyor bunun için ortak yas açıklamaları yapıyor. Ört bas etmek için "birlik beraberlik, ortaklığımız" diyor. Hükümetin asıl savunmak istediğini Sabah Gazetesi yansıtıyor. Alçaklar sürüsü "kanlı meydan" türküsünün şifre olduğunu söylüyor, mitinge katılanların kendi kendine katlettiğini ima ediyor.
Başbakan en rezili "Elimizde canlı bomba listesi var eylem yapmadan tutuklayamayız." dedi. Bir itirafçının konuşmaları; ellerimizle beslediğimiz büyüttüğümüz IŞİD'çileri kalkıp hukuka mı teslim edeceğiz? IŞİD'i besledikleri belgelenmemiş gibi konuşuyor. Türkiye’de yazdığı yazıdan, yaptığı açıklamadan, dinlediği müzikten tutuklanan binlerce insan varken bu yalanlara hepimizin karnı tok.
***
Devlet IŞİD'i bugünler için besledi. Suruç'un Diyarbakır'ın IŞİD'li bombacısı MİT'in avucunun içindeydi, bu zaten kamuoyu önünde alenen konuşulan tarafı, konuşulmayan kısmının boyutları tabiki bu katliama götürdü.
Suruç'un da Diyarbakır'ın da üstünü örttüler Ankara'nın da üstünü örtmek için çalışacaklar. Muhalefete, HDP'ye saldırmaya ilk fırsatta üstüne yıkmaya çalışacaklar.
***
Polis dendikçe çok sinirleniyorlar, çok açık ki devlet kademesi her türlü emri saraydan alarak planlamış. Gezi'de Diyarbakır'da yapmak istedikleri buydu, yapamamışlardı. Hazırlandılar, vakit kazandılar ve Ankara'da yaptılar. Erdoğan bu yüzden "emri ben verdim" diye tehdit etti.
Emri alan polis sabah hiç ortada yokken bomba patlar patlamaz tomaları yığdı, yaralıları taşımak isteyenlere gaz sıktı. AKP ile yerleşmek isteyen bir katliam sistematiği işledi.
Herkes bilir bir ortak eylem için iller arası yola çıkıldığında devlet, güvenliği bahane ederek şehir çıkışında varacağımız şehir girişinde arar tarar durdurur engel koymaya çalışır.
Ve elbette devletin bu süreci yönettiğine en büyük kanıt kendini yenilmez yıkılmaz sanan tüm iletişim araçları önünde sırıtan kişidir "hah ha biz yaptık ama ne istifası" bu sırıtma, herkes anladı herkes gördü, suçluyu tüm kameralar önünde ele verdi. 
***
AKP'den herkes herşeyi bekliyor. Yapacakları en büyük en alçakça kötülüğü yaptılar. Hemen ardından meydanlarda fışkırırcasına toplanan kahraman kalabalık şöyle titretti; "alacaksan bizim de canımızı al hiç bir biçimde korkmuyoruz". Bu hınçlanmayı politik bir mecrada ortak ele almazsak devam edecekler. Durmayacaklar!
***
Hacı Birlik kardeşimizle ilgili yine onu suçlayan soğukkanlı açıklamayı yapan içişleri bakanı bu sefer "istifa çağrılarını olay neticelendikten sonra değerlendireceğim" diyor. Bu kadar soğukkanlı bir kez daha!
Bakan yetmez asıl Cumhurbaşkanı Erdoğan istifa edecek. Erdoğan'ın istifasını görene kadar el birliği ile tarifi çok zor olan acımızın hesabını sormak zorundayız. 
Topluma en ortak dille Erdoğan'ı ve yapacaklarını anlatmak zorundayız. Bu da cenazelerden yükselen sese "Katil Erdoğan" sloganlarına sahip çıkarak olacak.