Maalesef ölümleri sıraya dizmeye çalışanlar ülkeyi yönetiyor. Az kaldı diyoruz çünkü her yerde yuhalanıyor ve kovuluyorlar.

Erken seçim dediler ama “gerçek seçim” süreci yaşayabilecek miyiz, Erdoğan’ı seçtirme nafile çabasına girdikleri “tekrar seçim” kaç kere tekrarlanacak kestirmek çok zor.

***

AKP ne planladıysa çok şükür ki halklar tarafından bozuluyor. Başkanlık planı yaparken de HDP’yi hiç hesaba katmamıştı, başkan olamadı. Şimdi de seçim hükümetinde HDP’yi hesaba katmamıştı ve bakanlık vermek durumuna düştü. Bakalım ne çamurlara yatarak bu hukuku lağvetmeye çalışacak.

HDP her fırsatta AKP’yi köşeye sıkıştıracak hamlelerle, demokratik ve siyasal düzlemdeki rolünü en merkezi siyaseti hedefleyerek oynamalıdır. Eğer %13’lük bir muhalefet başarısı varsa, %20’ye yürümeyi hedefliyorsa bu zemini güçlü kılmanın yolunu hep birlikte bulmalıyız. Erdoğan’ın en çok korktuğu ve hesaplarına sığmayan bu oluyor.

Ve içeride çok istedikleri şehitler üzerinden alevlenecek savaş ortamı gerçekleşmedi. Düşündü taşındı yüreği yandı toplumsal akıl devreye girdi ve “Erdoğan için ölmeyeceğiz” dedi. Halklar birbirine değil daha çok Erdoğan’a düşman oldu.

***

Çözüm süreci çubuk değil ki önce uzatacaksın canın istediğinde geri çekeceksin. Erdoğan tıpkı o fotoğraftaki güvercini dürter gibi savaşı pompalayarak halklar arası düşmanlığı dürtebileceğini sandı.

Halklar arası barışta hiç yol alınmadığı kadar yol alınmıştır, bir evrimleşme yaratarak Kürt halkına olan bakış açısında ciddi değişim yaratmıştır. Bunun sonucunda  AKP karşısına dikilen bir büyük Gezi ayaklanması olabilmiştir.

Artık aktör olmak isteyen her siyaset bu gerçeğe göre hareket etmek zorundadır.

Toplumun aklında yer eden gerçek “Bir görüşme varsa evlatlar ölmüyor demektir”. AKP, Erdoğan’ın başkanlık hırsını “Vatan meselesi diye yuttururuz” diye düşündü ama iflas etti.

***

Kürt sorununun batıya anlatılması zor olabilir -ki bizim sol anladı mı o bile tartışmalıdır- ama yakınlarını Erdoğan’ın sarayı için kaybetmenin kolay olduğunu halklara anlatamazsınız. Meşruluk mertebesinde kaybedersiniz, Erdoğan ve AKP’si kaybetmiştir. Halkın indinde artık Kürt sorunu için ölmek yanlıştır.

Halklar artık “Mecliste %13 bir başarı yakalayan bir aktör varsa, siyaset ile çözme imkanı yakalanmışsa buradan yol alınmalıdır” diye düşünüyor.

Yarbay Mehmet Alkan da bu yüzden  feryat ediyor, dediğine yerden göğe kadar AKP dışında hepimiz katılıyoruz; “Sonuna kadar çözüm diyenler neden sonuna kadar savaş diyor?”. Savaş protokolü içinden çıkıp “kral çıplak” diyen yegane insanlardan biridir. Ölümün değil yaşamın savunucusu olarak kendini ortaya koymuştur.

***

Silvan’da şahit olduğumuz AKP’nin devletin tüm olanaklarını kullanarak tam bir katliam denemesi yapmasıdır. Sadece Erdoğan’a onaylatılan bir savaş tablosu oluşmuş, tırlar dolusu yığınakla bir ilçenin etrafı sarılmış. Suriye’ye yapmak istediği savaşı içeride bir ilçeye yapmak istemişler.

Silvan halkı yaşadığı katliam günlerinin geri geleceğini, önüne geçmek için de şehit cenazelerinden Erdoğan’a karşı yükselen öfke ile  el ele vermek istediğini dile getriyor. Ve Lice de silahlar patlamasın diye bedenini siper ediyor, canlı kalkan oluyor.

Silvan’da Yarbay Mehmet Alkan’a benzer biçimde alay komutanı istifa etmiş. Belediye yetkililerinden aldığımız bilgilere göre “Ben vatan için canımı veririm ama Erdoğan’ın kişisel çıkarları için askerlerimi ve kardeşi kardeşe öldürtmem” diyerek Silvan’a yapılan katliam denemesine ortak olmamış.

***

Silvan halkı örgütlü ve Diyarbakır mitinginde de can kayıplarını engelleyen politik tutumu ile bu katliamı boşa çıkarabilmiştir. İlçe tam bir Kobane görüntüsüne bürünmüş, evler, dükkanlar, araçlar kullanılamaz hale getirilmiş.  

Devletin halkı hedef aldığı bu savaşta her ne olursa olsun kaybedeceği ortadadır. Tüm eşitsiz koşullara rağmen IŞİD Kobane’de nasıl kaybetmiştir durum benzerdir.

Silvan halkı batı halkları ile el ele vererek Erdoğan’ı başkan yaptırmadığının farkındadır. Bu gücün büyümesinden yanadır.

 

Elbette batıdaki barış mücadelesinden çok şey bekliyorlar.