Başlığa bakıp “nasıl oluyor?” derseniz solun çok büyük laflar (kapitalizmi yıkacak tek unsur olarak kendisini göstermek) edip hiçbir şey yapmamasını özetleyen ünlü atasözüne benzeyen bir özet diyebilirim. Şu anda hangi gelişme olsa (savaş çıkma ihtimali bile olsa) solun yerinden hiç kalkmayan buda heykeli edasıyla kapitalizmi ve emperyalizmi doğrudan yıkma vaadi dağıttığını görürsünüz. Size iktidarı alma havasında konuşuyordur. Peki doğrudan sitemi yıkma hamlesi var mıdır tabi ki yoktur. Bunun için kendisini hiçbir zaman hazır hissetmemektedir. Korkarım oturduğu yerden kalkamayan buda heykeli olarak kalacaktır.
Genel seçimler de AKP karşıtlığında buluşmak sistem içi çözümdür bu nedenle kenardadır, Erdoğan erken seçim için savaşı bile göze almaktadır sadece koalisyon formüllerine karşı çıkmakla yetinir, toplumda %13 olmuşuzdur umurunda değildir, savaş tehlikesi önümüze gelir bu sefer de birlikte iş yapacakları kendine göre emperyalizm karşıtı olmadığı için harekete geçmeyecektir.
Bu familya hiç bir zaman Gezi sürecinde AKP’ye karşı siyasetin tüm kesimleriyle mücadele ettiğini şimdi niye mücadele etmediğini açıklayamayacaktır. Kendisini safkan antikapitalist safkan antiemperyalist ilan ederek bir besin kaynağı aramaktadır ama besin olacak bir yanı yoktur.
CHP antikapitalist mi?
Bahsi geçen kesimlerin pek çok momentte CHP ile iş yapmayı hiçbir biçimde sorun etmediğini CHP’ye oy kaptıracak siyasi çalışmaları yıllarca yaptığını açık ve seçik olarak biliyoruz, mesela Kürt sorununda hep aynı yerde durdular. Peki CHP antiemperyalist midir? Tabi ki hayır, AB’yi savunur, emperyalistlerle müzakere halindedir, burjuva sınıfı ile işbirliği içindedir, özelleştirmeleri reddetmez. Ulusalcılık kotasından anlaşmaktadırlar CHP’ye vize vardır, yürür giderler. Bu çelişkili duruma da cevap veren bir yiğit çıkarsa seviniriz.
Toplumsal muhalefet konjonktüre göre en geniş kesimi toplamaya mecburdur. Buna da en çok Sosyalistler mecburdur. Mesela kadın cinayetleri gündeminden uzakta kalırsanız mahvolursunuz kadın cinayetlerini durdurmak için de en geniş kadın hareketini yaratmaya mecbursunuzdur. Savaşı durdurmak için de böyledir AKP’yi veya Erdoğan’ı durdurmak için de böyledir. Şimdi anlatır anlatır durursunuz ama günü gelir “hık”” der hepten kenara çekilirsiniz.
Siz restore etmeyenler (köktenciler) ve biz restore edenler oluyoruz ya anlattıklarınızdan anladığımız kadarıyla. Yaptıklarınızdan diyemeyeceğim ortada bir şey olmadığından. Pardon yeriniz dardı değil mi bu yüzden oynayamıyordunuz? Köktenciler olarak mesela seçimleri tamamen ortadan kaldırınız, mesela kapitalizmi doğrudan yıkınız, iktidarınızı kurunuz. Anlattıklarınız belki o zaman anlaşılabilir.
Bir de Cem Yılmaz’dan Dinleyin
Bizim sol ile ilgili tartıştığımız bu konular Türkiye insanının karakteristik özelliklerini de taşıyor gibime geliyor. Cem Yılmaz da Türkiye insanını en iyi tahlil eden komedyenlerden biridir diyebiliriz. Soldaki en üst seviyedeki sistem yıkıcılarının görüşlerini ne biz ne halk anlayamıyor ya ona benzer bir anlatımı var. Bir gösterisinden yabancı dil adında bir bölüm, tabi tüm canlandırmayı izlemek lazım.
“Türkiye’de birine İngilizce biliyor musun diye sormak hakaret, “kim ben mi tabi ki biliyorum come on” şeklinde yanıt alırsınız, İngilizce falan bunlar tıraş şeyler, “ne kadar biliyorsun?” “derdimi anlatacak kadar” “derdin ne?” ”İngilizce bilmiyorum”. Biz neyden çekiyorsak eksiğimizden değil fazlalığımızdan çekiyoruz. Fazlalıkları atsan balon gibi yükseleceğiz ağırlıktan gidemiyoruz bir yere. Mükemmel konuşmadıktan sonra konuşmama hastalığımız var. Mesela yurtdışındaki havaalanlarında pasaport kontrol edilirken dil bilmeyen insanımız ki ona lafım yok “What's your purpose of visit?” (ne amaçla ziyaret ediyorsunuz) sorusu geldiğinde “hıh” diyerek masum bir gülümseme atar, bu bilmediğinin göstergesidir, bilmediğin dili oksitlemedir, yabancı dili hava ile yakmaktır, yani yok ki öyle bir şey. Asıl çok bildiği için yanılanlar var yıllarca gramer TOEFL, şunlar bunlar almış üst seviyede İngilizce bilenler istiyor ki orada patlayım. Dehşet bir İngilizce ile bu soruya cevap verir şakır şakır İngilizce konuşmaya başlarlar. “Ne diyon lan sen?” durumu yaşanır soruyu soran Pakistanlı gayet sınırlı bir İngilizce ile konuşuyor benim vatandaşım karşısında TOEFL düzeyinde cevap veriyor.”
Sol şimdi her önüne gelen gündeme TOEFL düzeyinde cevap vererek geçiştirebileceğini sanıyor. Akmadan kokmadan devam edebileceğini sanıyor. Gündemler önüne kaya gibi düşüyorsa gün gelecek meteor olarak düşecek. Hep birlikte göreceğiz.