AKP seçimlerde bir başkanlık iki iktidarını kaybetti. Niye bunu tekrarlayıp duruyorsun demeyin. Siyaset arenasındaki solun konumlanışları değerlendirmeleri bu tekrarı gerekli kılıyor.Solun gelmiş geçmiş yaşadığı tarihteki yenilgilere takılıp kalması bunu gerekli kılıyor. Solun kazandıkları değil de “ne acılar yaşandı” havasından çıkamaması bunu gerekli kılıyor. 

Savaş tehlikesini AKP hiç çekinmeden körüklüyor, bu veryansın edilecek bir gelişme değil de nedir? Diyor ki “bedeli ne olursa olsun” yani savaş da dahil. Siyasetin merkezine yönelmek için daha ne tür bir kötülük olması gerekir ki? Ama sol yanana yıkılana gözünü kapatmış zayıf kıldığı durumunu daha da çıkmaza sokuyor. Toplumun tırnakları ile kazandığının kıymetini bilemeyecek kadar zayıf bir pozisyonda kalmaya sıkı sıkıya bağlı olduğunu anlatmak istiyor.“Benim gündemim seçim, erken seçim, savaş değil de kavramsal sanat olamaz mı ne var ki bunda?” diyor. Sonra da niye bu kadar az olduğunun nedenlerini uzun manzumelerle anlatarak kendi dışında bir nedene bağlayıp kapatmak istiyor. 

Ama öbür tarafa bakalım, durumun en farkında olan AKP, ne duruma düştüğünü gayet iyi biliyor, tam kuyruğuna basılma hali. Seçimleri kaybeden AKP’nin kaybedecek çok şeyi var. Birkaç gündür tesadüf değil savaş çığırtkanlığı yapması.Hem seçimde kaybetti hem de ardından yargılansın denildi. Seçimde kaybedince AKP kafayı kaldıramadan “dört bakan yargılansın” diye üstüne bindirilince ilk aklına gelen felaketi, savaş gündemini ortaya attı. IŞİD sınırda cirit atmaya başladı. Belgeleri yayınlanan IŞİD’e gittiği ispatlanan tırlarla ilgili daha tek kelime edebilmiş değiller. 

Erdoğan ve tam bağlı olan ekibi bu pislikleri ancak savaşla örtebileceklerine kani olmuşlar. MGK toplantısından sonra açıklamalara bakılırsa bu gözü dönmüşlüğe asker bile tam destek vermemiş, icazeten hükümet yanlısı açıklama yapmak durumunda kalmışlar.

***

Ortadoğu’da silahsız halklar IŞİD’den kilometrelerce kaçmanın yoluna, silahlı olanlar da savaşmanın yoluna bakarken ne acayiptir kibizim sınırlarda askerlerle IŞİD çeteleri neredeyse karşılıklı oturup kahve içecekler. Tel AbyadIŞİD’den temizlenince nasıl bir telaş nasıl bir Kürt düşmanlığı nasıl bir PYD düşmanlığı sardı bunları. Güya çözüm süreci vazgeçilmezleri arasındaydı.

Sınırın bu tarafında bu yaşanırken Kürt Halkı’nın en büyük acılarından birini yaşadığı Roboski’de evlerin taranması gazlarla saldırılması katırların öldürülmesi Kürt düşmanlığının körüklenmesi, çatışmalarla ülke içinde de iç savaş havasının yayılmasını istediklerini açıkça ortaya seriyor.

***

İhtimal dahilinde anılan koalisyon ortağı CHP’nin en temel şartı dört bakan yargılaması iken şimdi “Suriye’deki savaş konusu ne olacak” haline geldi. Bilelim ki seçimlerden önceye göre daha çetin bir sürece giriyoruz muhalefet Irak İşgali dönemindeki muhalefetin ötesinde bir gücü toplamak durumundadır. Ne yapıp edip muhalefete suçu atıp erken seçimi koymak istiyorlar halklara “ya savaş ya erken seçim” demiş oluyorlar aslında. İşte yine geldik seçim gündemine. Bir sıçradın iki sıçradın şimdi ne olacak çekirge?

***

Seçimler nedir ki diye başlayan cümlelerine bazı kesimler şimdi sonuçların olumlu olduğunu anarak başlıyorlar. Bu da fena bir aşama değildir ama şunu kenara not edelim bizler daha güçlü daha ortak seçimlere sol olarak etki edebilseydik ve bunu seçimlerden sonra sürdürebilseydik Türkiye’nin elinde, solun elinde çok daha fazla sonuç olacaktı. O kadar da değil, abartmamak lazım laflarına bu süreç, o süreç, şimdiki süreç kurban edildi. 

Bazen pardon ya sık sık solu çocuk gibi “neden bu kadar azız” derken görürsünüz. Yine sebepsizdir, burada da sebepsiz üzgündür, kendinde sebep aramak istememektedir. Çünkü özeleştiriyi, polemiği yaban otu olarak tariflemiştir. Ortamlarda sorulduğunda “bir çeşit yaban otu arkadaşım diye anlatmaktadır”. 

Sebep çok nettir dünün seçim gündeminde çok gerilerde kalan, bugünün savaş gündemine gecikiyor.