Şu aşamada AKP’nin geriye düştüğünü söyleyebiliriz. Anket verileri bunu gösteriyor. Erdoğan’ın Anadolu’nun sessizliğinden şikayetçi olması, yüzünün büklüm büklüm olması başlı başına bir veri. Bir yandan da bir Mercedes ve çerez davasına yerin dibine girecek bir daha da çıkmayacakmış gibi duruyorlar. Diyanet’in Mercedes ‘i için günlerce dava gütmeleri hem de Maliye Bakanı’nı ortaya atıp çerez parası açıklamaları, akıllara ziyan.

Bu aşamaya HDP barajı geçemediğinde AKP’nin 312 milletvekili-tek başına iktidar olacak olma ihtimalini yıkarak gelinebildi. Şimdi HDP’nin barajı geçmesi ve AKP’nin 264’e düşmesi tek başına iktidarı alamaması aşamasındayız. Seçim ile ilgili pek çok konuya boylu boyunca girilmesiyle gelinebildi, nötronların protonları kavanozda tutarak değil defalarca çarpışması ile mümkün olabildi. Seçimlerin bayağı bir önemli olduğu apaçık ortada, bu dönemi (nasıl bir rahatlıksa) kendi haline bırakmış kesimlerde bundan memnun olacaktır ve faydasını görecektir. Bağımsızlaşma yolunda bu sayede bayağı bir yol kat edebilme imkanına kavuşacaklar.

HDP’yi CHP olmadan asla almak istemeyenler, bağımsızlığı gerekçe göstererek AKP’yi bırakıp muhalefet ile uğraşanlar, ulusalcıların bir kesimi, neye dayandığı belli olmayan “HDP’nin AKP’ye sıcak baktığı” konusundan vazgeçemiyorlar. Dağa taşa “seni başkan yaptırmayacağız” yazılması da kesmiyor. Çünkü ellerinde başka bir dayanak noktaları kalmayacak. Bu komploların AKP’nin işine yaradığını bile görmek ve anlamak istemiyorlar. Fakat HDP Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’ye gidip de Rıza Türmen’i aday göstermek için teklifte bulunduğunda bu kesimlerin hiç birinin olumlu yorumunu alamamıştı. Olmayan bir HDP-AKP’yi defalarca ağızlarına alanlar HDP’nin bu ileri adımını bir kere bile ağızlarına almadılar. Hiç şansımız yok, bu kesimlerin kendi durdukları yer dışında hiçbir yer bağımsız değil, kendileri dışında her şey bir tasarlama.

Bakınız CHP ve MHP konuyu anlamış görünüyor. Başarılı bir muhalefet yapıyorlar. MHP pek çok açıklamasında HDP’nin barajı aşmasını olumlu bulduğunu söylüyor, Adana’daki patlama konusunda derhal tutum alıyor ve miting konuşmalarında (eski dönemler düşünüldüğünde) Kürt Halkı veya HDP üzerine bir düşmanlıktan ilerlemiyor. Ya zaten aklı başında bir insan düşündüğünde AKP’den neye sıra gelebilir ki. Bu da AKP’ye kaybettiriyor, HDP’nin barajı geçmesine kardeşlik ediyor.

Ulusal mücadele zamanında Mustafa Kemal ve arkadaşları memleketi işgalden kurtarmak için kenara çekilip hiçbir temas olmadan nasıl bağımsız olsak daha güzel oluruz dememişler mesela. İstanbul Hükümeti’ni zorlamışlar, İtalyanlar’la görüşmüşler (anti emperyalist mücadelede emperyalistlerle görüşmüşler) bir yandan Anadolu’yu örgütlemişler, Sovyet Rusya ile temasa geçmişler. Nitekim Sovyet Rusya’da sonuna kadar ulus mücadelesinin başarıya ulaşması için yanlarında olmuş.

Sosyalizmin Türkiye’de birden gelişmeyeceğini tespit etmelerine rağmen sonuna kadar ulusal mücadeleyi desteklemişler. Şimdi bir işgal tehlikesi ile karşı karşıya değiliz ama basbayağı AKP tehlikesi ile karşı karşıyayız. Halkımızın tasarım açıklamalarıyla aydınlanmaya değil öyle “dimdik” çözümlere ihtiyacı var. Tarihteki en bağımsız tavır alış bile bugün idealize edilmeye çalışılan şekilde olmamıştır.

“Seçimler nedir ki” davası bitmiştir. Bu dava solu yiyip bitirir. Yangın çıksın, büyük felaketler yaşansın, kadınlar her gün acımasız şekillerde ölsün, çok büyük ayaklanmalar çıksın ondan sonra konuların başına geçeriz derekesinde alı koyuyor.  Her şeyi beklemeye maalesef alışmışsınız bırakamıyorsunuz ama tarih sizi beklemeyecek ve affetmeyecek.

Vakit varken canını seven muhalefet karşıtlığını bırakıp AKP karşıtlığına geçsin.