1 Mayıs’a yaklaşırken emekçilerin daha iyi yaşayabileceği değil ölmelerini engellemek zorunda olduğumuz günlerin mücadelesini veriyoruz.
İşçi ölümleri rakamları bize bu ülkede hiçbir şeye yetişmeyen bir ücret değil yaşamlarına imkan bırakılmayan aşamaya geldiğini gösteriyor.
İşçileri, artı değer yaratan emekçileri her şeyden önce ne yapıp edip yaşatmalıyız. Taksim meydanına da 1 Mayıs günü bu mücadelenin bayrağını dikmeliyiz.
Soma’da 301 kardeşimizin davasının ilk duruşması biterken madenin “fıtrata” uygun yönetilmesini sağlamış, ucuza kömür alışı yapmış AKP Hükümeti yargılanmaktan kaçıyor, şimdi de Taksim’i emekçilere dar etmeye, ağzının suyu aka aka hazırlık yapıyor.
Gelecekleri varsa görecekleri de vardır elbet.
Taksim meydanına kilometrelerce olan bölümlere düzinelerce bariyer yerleştiriyorlar. Tam bir korkaklık ve haydutluk örneği!
Bu haydutlara meydanı bırakmayacaklar; 1 Mayıs ile ilgili notlarımıza bir kez daha bakalım.
1 Mayıs 1977 üzerinden tam bir yıl geçmiş katiller bulunmamış, faşist saldırılar devam ederken DİSK "1 Mayıs'ta 1 Mayıs alanındayız" diyerek Taksim’e çağrı yapıyor. Katliamdan emekçilerin korkmadığını sinmediğini gösteriyorlar. Coşkulu bir şekilde iki yüz bin emekçinin katılımı ile 1 Mayıs 1978 yapıldı. Tüm karalama çabaları bugün olduğu gibi dün de boşa düşürülmüş.
1979'da Ecevit Hükümeti 1 Mayıs'ta sokağa çıkma yasağı ilan edince Behice Boran ve partili yoldaşları yasağa inat sokağa çıkıyor ve yürüyüş yapıyor tarihi fotoğraf karesi de bu şekilde oluşuyor.
Yani gücümüzden korkan egemenlerin uygulamaya çalıştığı yasak tarihte hep boşa düşmüş. Gücümüzün nelere kadir olduğunu biz hiç unutmayalım yeter.
Bugünlere gelince yasakları hiçbir dönem dinlemedik. 1Mayıs 2010’da bu sefil barikatlar yine vardı. Senelerce “karanlıkları yara yara” kazandık. Ta ki Taksim Gezi’deki ağaçlar AVM rantına kurban edilmeye karar verilinceye kadar.
Gezi Direnişi 1 Mayıs’da Taksim’e yasak getirildiği yıl patladı. Bilelim ki bu yasak gün geçtikçe patlayacak yeni ayaklanmalara gebedir.
Tarihteki ayaklanmalarda olduğu gibi Gezi Direnişi’nde direnişi öğrenen toplumun dönüşü de muhteşem olacak. Rusya’da 1905’te Çar’a dilekçe vermek için ayaklanan işçiler sonraki ayaklanmalarda yıkmanın bilincini kuşanmıştı.
Taksim 1977 Katliamı’nın sorumlularını yargılamıyorlar. Derin devlet geleneğini kale gibi koruyorlar. Türkiye egemenleri yeni katliamlara kapıyı açık tutmak istiyorlar. Yüz yıldır Ermeni kardeşlerimize yapılan soykırımın inkarı, devrimcilere ve emekçilere de işletilmek isteniyor.
Taksim yasağı iç hukuka bakınca bir suçtur. Sendika yöneticileri defalarca beraat etmiştir. Mahkeme 1 Mayıs’ta Taksim’de olmayı anayasal hak olarak ilan etmiştir. Bu nedenle halkın değil tomaların girmesi yasaktır.
Geçen sene 1 Mayıs’tan beridir devletin engeli kademe kademe meydana yakın noktaya Fransız Konsolosluğu’na kadar geriledi. Keyfine gelince geçen sene Tünel’de kestiler, “Galatasaray’dan öteye gidemezsiniz” dediler. Bu sefilliklerine inat cadde eylemlerle kaynamaya kaynaşmaya devam etti.
Kaynaya kaynaya kaynaşa kaynaşa meydanı da kazanacağız.
Taksim’i Topçu Kışlası değil Gezi tepelerindeki çimenlikteki insanlar seyretmeye devam etti, “Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs’ta hınca hınç İşçilerin Yaşaması için doldurmuş” insanlığı izlemeye de doyamayacaklar.