Seçim sath-ı maili kızışıyor, birleşmeler ve saflaşmalar netleşiyor. Bizim taraftan bakarak bir değerlendirme başlangıcı yapacağım, www.direnişvedayanışma.org sitesi üzerinden AKP’yi geriletmek için seçim sürecinde HDP ile dayanışma çağrısı yapıldı. Seçim sürecine yönelik topluma seçenek yaratacak bir siyasal tavır belirlendi ve süreci örgütlemek üzere geniş toplantısıyla ilk ve önemli adımını da atmış oldu.

Solun siyaset yapma ve çözüm üretme adına birleşme deneyimleri artık güncel bir tarihsel birikime yaslanıyor. Gezi’den bugüne gelen neyin nerede nasıl bir bağlamla ilerleteceğini ortak bir şekilde kestirmek çok daha mümkün çok daha hızlı gerçekleşebiliyor.
Eğilimler ortaklaşabiliyor, mesela Cumhurbaşkanlığı seçiminde yapılmamış olan yapılabildi. Ortak bir siyasete ve sonuna kadar yapılacak bir seçim çalışmasına karar verilebildi. Ve AKP’nin sandıktan elini kolunu sallayarak geçmesini engellemek daha mümkün hale gelebildi. Böylece AKP’nin bir adım geri atması yüzlerce adım geri atmasının, uçurumdan yuvarlanmasının temelini oluşturabilecek.
Toplumsal yaşam toz zerresinin bile önemli olduğu ve yabana atılamayacak kadar gerilimli bir süreçten geçiyor. AKP’nin yaymak istediği sandığa giderken bile “diken üstünde olmak” gerilimi. Kendini bundan azade görerek seçim sürecinde anlaşılmaz ve tutulamaz bir dal tarif ederek bir muhalefet çizgisi yaratmaya çalışanlar yanılıyorlar, yanlış yapıyorlar.
Lenin’de solun sürekli olarak somutun yerine soyutu ikame etme eğilimini eleştirmişti. Bugün hala bu eleştirinin güncelliğini görebiliyoruz. AKP yerine soyut bir emperyalizm, seçim mücadelesi yerine soyut bir sistem mücadelesi tarifleniyor. Bundan önceki tüm bu türden konumlanmalar hiçbir sonuç ve ilerleme sağlamamıştır, sağlamayacaktır.
İğneyi ipliğe ancak içinden geçerek geçirebilirsiniz geçmeden söküğü dikemezsiniz. Sökük büyür de büyür. İğnenin deliğinden geçmek zorundasınız.
AKP’yi geriletecek imkan varsa yolumuz toz zerresiyle bile buluşmalı ki bizim Türkiye’de HDP gibi bir imkanımız var. Neden HDP ile yolumuz buluşmasın? Her eleştiri her enerji AKP’ye yönelmelidir, muhalefete yapılan her eleştiri AKP’ye yazılacak kadar keskin bir dönemdeyiz. Böyle bir stratejik hata yapmaya hakkımızın olmadığı bir süreçten geçiyoruz.
HDP’nin barajı geçmesi için seçim mücadelesi vermek, başkanlığı durdurma imkanını yakalamak, toplumun nefes alarak harekete geçebilme imkanını yakalaması anlamına da geliyor.
Solun bağımsız hareket etmesi de yanlış ele alınıyor. Tam bu konuda hemen Mahir Çayan’ı hatırlatmak isterim; “Marksistler için tek şey önemlidir; konjonktürün, yani belirli bir toplumda, tarihin belirli bir anında, sınıflar ve güçler ilişkisinin kendileri için elverişli olup olmamasıdır.” Yani siyasette kendi özgücüne güvenmek yetmez her dönemde, her seviyede, şimdiki zamanda, kılı kırk yaran değerlendirmelerle ilerletilebilir. Bu nedenle HDP için dayanışmada bunun için hızla bir birlik kurulabilmiştir.
***
Gezi’de kaybettiğimiz gençlerin katillerini koruyan mahkemelerde aklayan AKP adalet sistemi, daha geçen hafta Mehmet Ayvalıtaş’ın babasına yerlerde sürükleyerek saldırdı. Dün Berkin’in katillerinin açıklanmasını ve yargılanmasını isteyen iki genç devrimciyi, Bahtiyar Doğruyol, Şafak Yayla’yı yargısız bir şekilde infaz etti. AKP “iç güvenlik” adındaki karanlık yasalarını uygulamaya başladı. AKP’nin Gezi ve devrimci düşmanlığı seçim sürecinde iyice hortladı ve derhal katliam sayfasını açtılar.
30 Mart 1972’de Kızıldere’de Denizleri kurtarmaya giden Mahir Çayan ve arkadaşları da yargısız infazla katledilmişlerdi. On’ları unutmadık, nesiller boyu mücadelelerini anlamaya, sürekli kılmaya devam ediyoruz. Katil devlet er ya da geç hesap verecek.
Toplum 1 Mayıs’a, Gezi’nin yıldönümüne, Soma’nın yıldönümüne ve seçimlere hazırlanırken bu karanlığın her yeri kaplamasını engelleyeceğiz. Her yeri Gezi Ruhu’nun kaplamasını sağlayacağız. Berkin’in katillerinin yargılanmasını hep birlikte omuzlamaya devam edeceğiz.