Şike soruşturmasını etkileyecek yasa meclisin ilk oylamasından geçerek Cumhurbaşkanı’na takıldı. AKP’li bakanlar arasında ciddi bir görüş farklılığı yaşandı. Tayyip Erdoğan uzun süren istirahatının ardından meclis kürsüsüne çıkarak nefretle bu görüş farklılığına köpürdü. İtirazcılar, ellerini nereye koyacağını şaşaladı.

 
Şikecilerin bir ticari kaygıyla korunduğu nasılda ayan beyan ortada. Yasa tamamen şike cezalarında indirimlerin önünü açıyor, suça teşvik ediyor. Toplum nezdinde suç olarak kabul edilebilecek her eylemin spor camiası içinde özel bir ayrıcalıkla hafifletilmesi ve hatta suçların yok sayılması anlamına geliyor.
 
Bu kirli oyunların kimler için, hangi hesaplarla ne uğruna dönüdüğünü biliyoruz.
 
Cumhurbaşkanı’nın kaygısı toplumun kaygısıyla sıyırma mesafesi ile çakışıyor. İtiraz gerekçesini şöyle açıklıyor; “şiddet vardır, bahis vardır, mali konular vardır... spor dünyasının en güçlü, en sağlam iyi bir iklime kavuşması açısından ben doğrusu getirilen suç ve ceza dengesini yetersiz buldum...”. Eli varmıyor ama kendisi de bu çarkın bir dişlisi, ne yapsın biçare.
 
Bülent Arınç da itirazı haklı bulmakla ne kadar büyük bir hata ettiğini anlatıyor. Toptan Tayyip Erdoğan’dan azarı yiyen AKP şurekâsı ikinci turda lök gibi oturuyor yasa kabul ediliyor, soruşturma esnasında tutuklananların büyük bir kısmı serbest bırakılıyor.
 
Ortada kâr söz konusu. Suç da, Cumhurbaşkanı da, cumhur da vız gelir.
 
Spor (insanların sağlığı ve iyiliği için gereklidir) mevzubahis hiç değil.
 
Spor adı altında dünya çapında işleyen mekanizma bizim mahalle futbolundan fersah fersah uzakta. Avrupa krizden can çekişirken sporun krallarından İspanyol Barcelona takımının teknik direktörü Josep Guardiola önemli derbi maçı öncesi düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin maçla ilgili sorularına "önemli olan El Clasicco değil Merkel ve Sarkozy’nin avroyu kurtarması” şeklinde yanıt veriyor.
 
Topun kaleyi bulup bulmaması avro krizinin ne olacağına bağlı. Bizim mahallede de forvetlere bağlıydı ne güzeldi...
Bizim kapitalist hükümetin ve yasaya onay verenlerin kafası ile önemli olan spor camiasındaki şike, şiddet, karanlık ilişkiler, haksız kazanç, dolandırıcılık değil ceplerine ne girecek o önemli.
Yasaya sadece BDP’li vekiller hayır oyu verdi. Hatırlatmak lazım sadece AKP değil CHP ve MHP de bu cephe içerisinde.
 
Meselenin bir başka ucunda faili meçhul cinayetlerden yargılananların, İbrahim Şahin’in serbest bırakılması var. Deliller yetersizmiş! Tam bir tezgâh.
 
İşte bu yüzden hepimiz toplumun asıl mahkemesi olan, adaletin gerçek terazisi olan Cumartesi Anneleri’nde buluşmalıyız. Faili meçhul cinayetleri işleyenler her Cumartesi halkın adaleti ile kuşanarak yargılanıyor.
AKP kendi kapatılma tehlikesini atlattı darbecileri bıraktı şimdi de faili meçhul cinayetlerinden tutuklu olanları bırakıyor, tıpkı Sivas katliamcılarını serbest bırakması gibi. Alacağını aldı, anlaşmasını yaptı, tüm katiller fora.
 
Kârdan kafayı yemiş hangi menfur anlayış böyle yapmaz ki?
 
Bu sebeplerle kapitalizme karşı, kârdan delirmiş olanlara karşı Sosyalizm bize çok yakındır. Elimizi uzatmak istediğimizde en yakın olabilecek mesafe kadar.
 
Geçen her saniye her yere her insana öncekinden daha gerekli ve yakındır Sosyalizm.
 
Enflasyon oranları tehlike olmaya başladığı süreçlerden geçerken yatıp kalkıp devlet kasaları nasıl dolduracağının peşinde. Büyüme oranının 2012 de kesinleşen düşme oranlarını nasıl kurtarması gerektiğinin telaşında.
Şike yasasını onaylayan zevat, içinde bulundukları çözümsüzlüğü ortaya seren, ipliğini pazara çıkaran toplumun tüm dinamiklerine düşman, “tamam kasana para vereceğim” diyen gaddarlara bir o kadar yakındır.
 
Bu nedenle devlet öğrencileri, Kürtleri, gazetecileri, sosyalistleri tutukluyor. Şikecileri, faili meçhul cinayetleri işleyenleri, Sivas katliamcılarını, kadın katillerini, tecavüzcüleri serbest bırakıyor.
 
Bizler sadece mahkeme önleri değil her yeri zapt etmeliyiz. Mahkeme salonları bizim savunmalarımızla değil bizim adaletimizle dolup taşana kadar.