Kadınlar için seçimler kritik bir önem taşıyor. Rejim değişecek, tek adam olma hedefindeki Erdoğan’ın elinde düzen korkunç bir hal alacak. Kadınlara yönelik uygulamanın altında gericiliğin, diktatörlüğün imzası olacak. Bugüne kadar kadın cinayetlerine yol açan her lafı beşe, ona katlanarak IŞİD’in kadınlara uyguladıklarına daha fazla kucak açacak.

 
Bu yüzden kadınlar için AKP ile hesaplaşmanın, durdurmak için ortaklaşmanın, AKP’nin zayıf halkası olan sandıkta hesap sormanın, kadınlara söylediklerine bin pişman etmenin, kadınlarla erkeklerin eşit olduğunu Erdoğan’ın gözüne sokmanın, topluma karışan her kadının, haklarına dört elle sarılan her kadının modern yaşamına el ve dil uzatılamayacağını göstermenin tam da zamanıdır.
 
Kadınlar, Özgecan’dan beridir düzenle daha keskin bir gerilim hattında yürüyor; bir düzenin yegane temsilcisi AKP olması ve durmadan kadın düşmanlığı üretmesi hasebiyle ikitüm  dünyada çürüyen kapitalizmin AKP’de vücut bulan halinin en çok kadınları vurması hasebiyle. Seçimler de bu gerilim hattının ayrı bir basamağı haline gelebilir.
Özgecan milyonları sokağa döken “üç beş ağaç” gibiydi. Tüm Türkiye’nin hesaba kitaba takılmadan patlayan bir vicdan muhasebesiydi. Karşısında AKP mutlak bir geri adım attı ve sürekli üstünü örtmek istediği kadın cinayetlerini önüne almak zorunda kaldı. Pek çok ilde meydanlara dökülen kadınlar Erdoğan’a Gezi’yi hatırlattı ve Gezi gibi ilerlemesinden korktu. En çok yankılanan indirimler konusuna yanıt vermek “iyi hal indirimlerinde dikkatli olunmalı” demek zorunda kaldı. Yani kadınlar AKP’yi hizaya sokmayı başarmıştı.
 
Ve ayaklanmanın doğru yerinden yakalayarak yeni bir inşa sürecine girişti. Yıllardır biriken kadın cinayetleri mücadelesi sayesinde. Gezi sonrası deneyimlerin sayesinde.
 
Kadınlar, erkek egemenliğinin korkunç sureti kadın katillerine karşı mücadele ederken düzen ile olan gerilimini nasıl ilerletmelidir? Burada bir an bile erkek egemenliğine karşı olan öfkenin hararet seviyesini düşürmemelidir. Kadın katillerini besleyen damar başta erkek egemenliğidir.
 
Düzen denince akla AKP geliyor değil mi? Gayet normal, düzen bir bilmece değildir, bilmece gibi soyutlanarak anlatılamaz. Seçimler sürecinde de kapitalizme parmak basılacak ise Türkiye’de milyon dolarlık ihalelere para yatırıp kadınları korumaya para ayırmayan, kadınları işgücünden bile saymayan, işsizlik girdabına önce kadınları fırlatan, her yeri faize boğan AKP hedef gösterilmelidir. Kapitalizm deyip saklambaç oynar gibi ortalıktan kaybolunmamalıdır. AKP’nin her açıdan üstüne yürünmelidir. Bilhassa sandıkta üstüne yürünmelidir.
 
Bolca çaldığı ihalelerle AVM’leri yapan da AKP’dir ama ne yaman AKP çelişkisidir ki kadınlara “AVM’leri kullanma eve kapan” diyen de AKP’dir. Yani biz kadınlar için AKP’yi durdurma mücadelesi katmerlidir. Toplumla, kitlesellikle buluşarak ilerleyen sosyalist feminist bakış açısı olmazsa olmazımızdır.
 
Mücadelemiz kerte kerte ilerlerken Türkiye’nin genel gidişatına da tavrımızı koymalıyız. Unutmayalım Erdoğan, diktatörlük, gericilik, erkek egemenliği, kadın katilleri içli dışlıdırlar.
 
Kadın cinayetleri konusunda indirimleri kaldıracak yasayı yapmayan AKP’yi mahkemelerde teker teker indirimlerin uygulanmasını engelleyerek yenmeyi başardık. Mahkemelerde ağırlaştırılmış müebbet kararı yaygınlık ve yerleşiklik kazandı. İndirimleri leblebi gibi kullanmak isteyen hakimlerin kabusu olduk. Ama AKP bu durumu geriye çekmeye çalışıyor, yasanın çıkarılmasını sallıyor.
 
Yasanın çıkarılmasını engelleyen, kadınları korumayan AKP’nin mahkemelerde teker teker nasıl karşısına dikildiysek sandıklarda da teker teker karşısına dikileceğiz.
 
Kadın erkek eşitliği nasıl oluyormuş göstereceğiz.