Bana kalırsa solun gündemlerden gündem beğenmek, konulardan konu seçmek şansı yoktur. At başı giden sorun bellidir onun üzerine yürürken toplum neye yöneliyorsa gidip o suyun başını tutmak zorundadır. Sorun AKP, toplumun yöneldiği de seçimlerdir. Bu bir tercih rejimine bağlanamaz. Bu durumda hayat hiç kimseye güzel olmaz.

Sol, seçimler gündemine bir nevi dolgu yapıyor. Argüman sıralayabilme becerisi ile tercihen “seçimleri abartmayabiliriz” diye anlatıyor. Geçelim hocam bu “abartmayalım” bölümünü lütfen geçelim. Bal gibi de abartacağız. Birleşik Hareketimizi de abartacağız toplumun seçim gündemini de abartacağız.

Solun sözlerinin sonu şuna tekabül ediyor, “çok iddialıyız ama seçimlerde esamemiz okunmasa da olur” olmaz kesinlikle böyle olmaz.

Hedef şaştığı anda oyalanmaya başlarsınız havaya bakmaya başlarsınız. Öğretmenden gözlerini kaçıran öğrenciler gibi toplum size baktığında gözlerinizi kaçırırsınız. Toplum bize baktı bunu bilelim, ne güzel ki gözler üzerimizde. Birleşik Haziran Hareketi’nin “gerici eğitimi boykot” sürecinde baktı, AKP de bir artçı sarsıntı daha geçirdi.

Kardeşim, gündemin belirleyeni olmamak solun makus talihi değildir. Bal gibi de laik eğitim için Türkiye gündemini belirledik. Seçimlerde niye belirlemeyelim?

Türkiye için AKP en büyük sorunsa bunu kurcalayamazsınız. Şuradan anlaşmaya çalışalım, diyelim ki AKP değil de emperyalizm diyorsunuz. O zaman isabetsiz de olsa toplum durur bakar ne diyorlar diye ama o zaman da sizin sonuna kadar arkasında durmanızı bekler. İşte o zaman siz “emperyalizm gündemini savunurlar” olarak tüm dünya çapında enternasyonalist bir birlik için çalışır çabalar, gece gündüz uğraşmak durumunda kalırsınız. Sonuç ortaya koymak zorunda kalırsınız. Bunun hakkını bu şekilde vermiyorsanız hayat size mi güzel?

Tabi hemen başa dönmeliyiz, Türkiye muhalefeti AKP’yi yıkmayı en başa yazmak zorundadır, gece gündüz uğraşmak zorundadır.

Şunu bilelim AKP’ye karşı seçimlerde ne yapacağını kara kara düşünen bir toplumumuz var. Umudunu buradan kaybetmeye veya yeniden kurmaya hazırlıyor kendini. Aynen Yılmaz Güney’in Umut filmindeki Cabbar’ın kara kara ne yapacağını düşünmesi karelerinde olduğu gibi. Sol bu kareler için sorumluluk almamazlık edemez ki. Cabbar ile kafa kafaya vermemezlik edemez ki, bir yol göstermezlik edemez ki.

Sol ömrünü “gelişmelerden istediğimizi alacağız istediğimizi almayacağız” şeklinde geçirdikçe iddiasını biraz daha kaybetmektedir. Mesela krizi almamıştır, işçi ölümlerini almamıştır, kadın cinayetlerini almamıştır gündemine, zaten darbecilerle hesaplaşmayı kesinlikle almamıştır. Hep bol argümanlı nedenleri olmuştur.
Mesela yerel seçimleri alalım demiştir zamanında ama Cumhurbaşkanlığı seçimlerini almayalım demiştir bu tutumu neye göre hala anlaşılamamıştır. Şimdi de “genel seçimleri almayım kalsın” konusunu belli kalıbına uydurmaya çalışmaktadır. Neyse ki yer yerinden oynamıştır da "Gezi Direnişi'ni ben almayım" diyememiştir.

Toplumun gündemi beş tane şıkkı olan bir soru değildir ki. Gündem vardır sorun vardır kabak gibi ortadadır. Onu seçme şansı ne toplumun ne de bilhassa solun yoktur, olmamalıdır.

Size bir örnek vereyim. Kadınların uzun süredir kadın cinayetleri dışında farklı bir konuyu seçerek ilerlemesinin imkanı yoktur. Bu nesnelliği yakalayan kadınlar kadın cinayetleri üzerine durmaksızın yürümektedir. Kadın cinayetlerini gündemine almamayı maalesef kadınlar ölürken bol bol denemesini yapanlar da olmuştur.

Kadınlarla ilgili farklı başlıklarda gündem arayışı peşine düşeni mi istersin, görmemezlikten gelen mi istersin, çok iddialı laflar ediyorsunuz diyeni mi istersiniz o da olmuştur. Ama toplumda yakalanan kadın cinayetleri mücadelesi ve sorun öyle önemli bir aşamaya gelmiştir ki sol kadın cinayetleri gündemini önüne koymaya başlamak zorunda kalmıştır. Çok da iyi olmuştur.

İşte bizim önümüzdeki nesnelliğin en çarpıcı hali budur. Bıçak kemiğe dayandığında değil katilin ruhunu hissettiğimiz anda sol olarak ayağa kalkmalıyız, alamet-i farikamız budur bu olmalıdır.

Demişiz zaten “Hırsız Katil AKP!” bu yüzden kardeşlerimizi tutuklamışlar. Buradan merceği büyütmeliyiz, hepsini göreceğiz diye sadece görüntüyü sürekli küçültmekten vazgeçelim.