Ülkesini Amerikalı işadamlarına sunmuş, askeri bir işleyişle yönetimi ele geçirmiş, muhalif olan görüşleri gizli örgütlerle işkencelerden geçirerek katleden Dominik Cumhuriyetleri’nin diktatörü Trujillo’yu unutmayalım. Bu düzeni durdurmak için kendilerini sorumlu gören Mirabel Kardeşler’i (Kelebekler) hiç unutmayalım. Onların yürüyüşünü biz devam ettiriyoruz . İşkenceler, katliamlar onları yıldırmadı. Onurlarından, kararlılıklarından korkan diktatörlük alçakça üç kızkardeşi  katletti. Minerva, Maria Teresa, Rufino De La Cruz.

 
25 Kasım 1960. Unutulmaz günlerden birinin adıdır biz kadınlar için. Birleşmiş Milletler kararı olduğu için değil Mirabel Kardeşler dünyaya sonsuza dek yetecek mücadele kararlılığı bıraktıkları içindir. Büyük bir zulme karşı büyük mücadelenin kadınları olarak tarihe geçmeyi hak ettikleri içindir.
 
Yolumuzu aydınlatan bu gerçekle olabilecek her türlü farklılığıyla kadınlar birleşiyor, 51 yıl sonra yürümeye devam ediyor. Başka kadınlar için. Başka kadınların ölmemesi için. Başka kadınları öldürenlerin hesabını sormak için. Mirabel Kardeşleri öldürenlerden hesap sormak için. Bugün yanıbaşımızdaki kadın cinayetlerinin nedenlerini açıklayarak durdurmak için.
 
İki yıldır nerdeyse hiç nefes almadan yürüttüğümüz mücadele bir çok kadını, kadın cinayetlerini durdurma kararlılığının bir parçası haline getirdi. Devam etmekte olan kadın cinayetlerinin sorumlusu mahkemelere, karakollara, valiliklere meclise karşı “biz durduracağız” diyerek.
 
Ayşe Paşalı’nın katiline müebbet cezası, Münevver Karabulut’un davasında en üst ceza Gamze Gürgen’in katiline müebbet verilmesini sağlayarak, meclisten geçmesi için çok fazla yol kat ettiğimiz yasayı yaratarak. Bu süreçte bir çok kadının ölümünü durdurmuş olma ihtimalinin büyüklüğüne inanarak.
 
Sıf kadın katillerine en ağır cezaları vermemek, kadını değil aileyi korumak, korumak için önlemler almamak, kadınların hazırladığı yasayı yapmamak için “elektronik kelepçe” denilen yöntemlerle süreci geçiştirmek isteyen hükümete haykırıyoruz.
 
Zorunlusunuz! Bizim meclise teslim etmiş olduğumuz, defalarca kayıt altına alınan, tüm kadınlar adına bize söz verdiğiniz yasamızı çıkarmak zorundasınız.  Kurulduğundan beridir içinde kadın ölümlerinin arttığı Aile Bakanlığı değil Kadın İçin Bakanlık kurmak zorundasınız.
 
Mücadelemizin bir parçası olan Fatmagül’ün kelimeleri binlerce insanın kulaklarında yankılanıyor artık “önce fısıltıyla başladı her şey sonra başka seslerde gelmeye başladı....ASLA YALNIZ YÜRÜMEYECEKSİN!”.
 
Mahkeme önüne onun için gelen kadınların sloganları, onunla yüz yüze vermiş, sol yumruklarını kadırmış kadınlar toplumun hafızasına geçiyor.  
 
Mahkemelerde, mecliste adaleti karartamıyorlar. Fatmagül’ün dediği gibi “cezalarını adaletin önünde bulmadan önce toplum vicdanında bulacaklar”. Adalet biziz susturamayacaklar.
 
Dün adalet Mirabel kardeşler’di bugün biziz.
 
Kadın katillerine ağır cezalar verseler, adli tıp adaletli raporları verse , meclis kadınların istediği yasayı yapsa ve uygulasa, kadınları korumak için gerçek önlemler alınsa, kadın için bakanlık kurulsa toplum vicdanı hep peşlerinde olacak. Yine peşlerinde olacak. Durmadan peşlerinde olacak.
 
Kadınlar artık her yerde tek başlarına var oluyor. Erkekler de korumayan devlet mekanizmaları da kadınları tekrar evlerine hapsedemeyecek.
 
Kadınlar artık geçim sorunlarını çözme gücüne sahip. Kadınlar artık çocuklarına kendi başlarına bakabiliyor. Kadınlar yalnız yaşayabiliyorlar. Kadınlar artık okuyor, anlatıyor, meslek sahibi oluyor, her konuyu biliyor, anlıyor, çözüyor, planlıyor, mücadele hayatına giriyor, örgütleniyor, durduruyor.
 
Artık hiç bir kuvvet bizi bizden alıkoyamayacak.