Ceylan Soysal göz göre göre aile meclisi tarafından katledilmiş gencecik bir kadın. Tam da AKP Hükümeti’nin Kadın ve Aileden Sorumlu Bakanlığı’nı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı  olarak değiştirdikten hemen sonra. 12 Haziran 2011 seçimleri arefesinde kadınları, konusu dışında bırakıp Ceylan Soysal’ın katledildiği aileyi konusu dahiline aldıktan sonra. AKP için kadın, ailede bulunmalı yoksa her türlü sona mecbur olmalı.

 
Boşanan, evlenmeyen, ayrı yaşayan, cinsel yönelimi yüzünden ezilen, bekar yaşayan, ailesinden ayrı yaşayan hatta çocuk doğurmamış hatta hatta üç çocuk doğurmamış ve başka bir çok kadın, hükümet sorumluluğunda olmamalı.
Madem Aile Bakanlığı bu bakanlık Ceylan Soysal’ı korumadığı aile meclislerinin de hesabını vermelidir. Aile ile birlikte Aile Bakanlığı’da yargılanmalıdır.
Kadınlar, aile meclislerinde katlediliyorsa Aile Bakanlığı derhal kapatılmalıdır.
Biz kadınlar olarak (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu) seçim öncesinde binbir emekle AKP’nin önüne yasa hazırlayıp koyuyoruz. Meclise kadar gidip görüşmeler yapıyoruz. Mutlak suretle kadınların cinayetlerden kurtarmanın yönteminin kadınlara yönelik her türlü uygulamanının kapsamının genişletilmesinden bahsediyoruz. AKP kadınları konu olmaktan çıkarıyor. Aile Bakanlığı kuruyor. Yasamızı çıkarmadığı gibi tatile çıkıyor.
Bizim yasamızı gündemine kadınlar her gün ölürken almayan AKP hesap verecek.
Kadınların ölüm haberleri gelmeye devam ederken yasamızı çıkarmadan tatile giden hükümet hesap verecek.
AKP Hükümeti yüzyıllardır büyük mücadeleler sonucu kadınların kazandığı hakları “nasıl tırpanlayabilirim?” diye uğraşıyor. Kadınlar toplumsallaşmasın eve hapsolsun, sadece çocuk baksın diye uğraşıyor. 
Fakat kadınlar için İstanbul’da gün bugündü (24 Temmuz 2011). Bu gün kadınlar yüzler olup tek bir çığlıkta İstiklal Caddesi’ni boydan boya kapladılar “Hesap Soruyoruz” diyerek. Birleşik kadın mücadelesi kadın cinayetlerini durdurmak adına en büyük direnişini ortaya koydu. Muhafazakâr, kapitalist kafalı hükümet yetkililerine cevap verdi. “Hiç bir hakkımızı geri vermeyeceğiz. Toplumda daha çok yer alacağız. Kadın cinayetlerini siz değil biz durduracağız!”
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu bir yıldır dur durak bilmeden mücadeleyi büyütüyor. Bu mücadele, kadın hareketinin önderlerini yaratacak kadar çetin ama bir o kadar da onurlu bir yolu ortaya koydu. Bir çok egemenin ve son kertede egemen eğilime hizmet eden liberalin kâbusu olacak örgütlü kadın mücadelesini yaratmış olan kadın önderler var artık. Ancak 8 Mart’larda yakalanabilen birleşik kadın mücadelesi, yazın ortasında ortalık tatil meraklısından geçilmezken yüzlerce kadını bir araya getirmeyi başardı.  Güneşe inat kor gibi sıcak bir mücadele ortaya koydu. 
Kadınlar, ensesinde gezen ölüme karşı artık umudunu kadınların örgütlü gücüne bağladı. 
Devlet kadın cinayetlerinin hesabını vermek zorunda kalacak, kadınları her türlü imkânını kullanarak korumak zorunda kalacak, tüm kadın katillerine ağır cezalar vermek zorunda kalacak. Hiç bir kadın katledilmeyecek. İşte büyük kadın yürüyüşünün yol haritası ve yaklaşmış olduğu kazanım.
AKP hükümeti Kadınları Evlere Hapsetme ve Zorunlu Çocuk Doğurma Bakanlığı kursa bile yenilecek. Kazanılmış hiç bir hakkımıza elini uzatamayacak.  Kadınlar topluma daha fazla karışacak. Toplumun kurtuluşunun yapıcılarının en önemli kısmını kadınlar oluşturacak.
Kürt sorununa çözüm bulmak isteyen hükümet vakit kaybetmeden bütçesini ayarlayarak binlerce polisi yeni bir savaş politikasına hazırlıyor. Devlet her gün en az üç kadının hunharca öldürüldüğü bir ortamda kadınları korumak için üç beş kolluk gücünü görevlendirmiyor.
Kapitalist sistemin tüm pisliğine karşı gerçek bir örgütlü mücadele içerisindeki devrimcileri, haksız hukuksuz bir şekilde tutuklamakta son derece hızlı olan yıllarca tutsak eden hükümet kadın katillerini yargılamıyor, ağır ceza vermiyor.
Haksız ve hukuksuz bir şekilde gazetecileri tutuklamakta hiç vakit kaybetmeyen hükümet, kadınların canını tehdit eden kadın katillerini tutuklamıyor, kadınları korumuyor. Kadın cinayeti gerçekleşene kadar izliyor.
Kapitalist bir hükümet olan AKP özelleştirme ve emekçilerin güvencesizleştirilmesi için gereken yasaları ve düzenlemeleri süratle gerçekleştiriyor fakat kadınları koruyacak yasaları çıkarmak konusunda adım atmıyor.
Son kertede erkek egemen aklın en korkunç ifadesi kapitalist hükümetin başındakiler ve tüm birimlerinin (meclis, savcılık, adli tıp, emniyet) kafasında somutlanıyor “kadın, cinayeti mutlaka hak ediyordur ve gerçekleşiyordur”. Tacizin hak edildiğini düşünen, üç çocuğu salık veren, kadının ismini bakanlıktan çıkaran, devrimci bir kadına “kız mıdır kadın mıdır?” diyen, hükümette bir kadın bakanı olan bir akıl tabiki bu süreci nesnel olarak bu şekilde yönetir. Kadın cinayetlerinin hem de hunharca devam etmesinin sebebi olmaya devam eder.
İşte bu nedenle kızkardeşlerim Büyük Kadın Yürüyüşü çok başarılıydı ama “Büyük Kadın Kalkışması” na doğru hızla yol almalıyız. 
Bir kadın bizim için bir dünya demek. Bir dünya kaybetmemek için.