Gezi Direnişi’nde emeği ile geçinen pek çok işçi kendini bir şekilde var etmişti. Ama örgütlü bir şekilde grev kararlarıyla üretimden gelen gücünü kullanan işçi sınıfının varlığını aramadık değil. Bu varlık ayaklanmaya bambaşka bir ivme katacaktı. Şimdi başlangıcımızın devamı olacak güçte bir greve kavuştuk. Gezi direnişi sayesinde hareketlenen, organikleşen, olgunlaşan tarihimiz bugünlerde grevle taçlanıyor.
Metal İşçileri memleketin her yanını saracak olan greve hazırlanıyor. Elbette hepimizin olduğu gibi işçi sınıfımızın da hakkıdır Gezi Direnişini tarihine eklemek, arkasına almak. O yüzden de bu grev bir başka olacak bu grev hepimizin olacak.
Karşı karşıya bırakıldıkları sömürü (DİSK’in açıklamış olduğu) açlık sınırının da altında. Bu Türkiye toplumunun dayandığı sınır anlamına da geliyor. Milyonlarca işsizle metal işçisinin tepesinde sallanan sömürü düzenin iyice azgınlaşmak isteği anlamına geliyor. Peynir, domates fiyatı her ay her hafta artarken işçinin aldığı ücretin üç yıl boyunca aynı yerde kalması anlamına geliyor. Buna ne can dayanır ne akıl dayanır.
Ekonomi büyüyor masalının altındaki büyük gerçek; enflasyon büyürken, cari açık artarken, AKP dolandırırken, emeği ile geçinenlerin dayanabilecekleri sınırın da altının zorlanmaya çalışılması. Aç gözlü AKP’nin yükselen sesi “Bakalım nereye kadar dayanacaklar?”. Soma’nın, Ermenek’in düzeni de böyle değil miydi? Tekel Direnişi’nde şair Mehmet Özer’in sesi nasıl yankılanıyordu? “Eti geçti duydun mu? Bıçak Kemikte! Kımılda da kurtar şu onuru. Bıçak Kemikte!(Binlerce Tekel İşçisi arkadan haykırır: “Bıçak Kemikte!”) İşte onuru kurtaracak 15.000 metal işçisi, 14 ilde, 42 fabrikada örgütlü bir şekilde çıkıyor greve, arkalarında duran bir sendika ile patronların ölüm teklifini suratlarına çarpana kadar, MESS ve arkasındaki AKP yenilene kadar.
Metalin patronları (MESS) grev kararını alan Birleşik Metal İş’in karşısına Türk Metal’deki işçilerle anlaşmayı imzalayarak grev kararını kırmak istedi. Her zamanki gibi “Biz aslında işçilerle anlaşıyoruz” diyerek orman kanunlarını geçirmek istediler. THY grev kırıcılığı yapan patronlar metal işçisinin grev kararlılığını bu şekilde engelleyebileceklerini sandılar. Ama nafile Türkiye’de hele de Soma’da kaybettiğimiz işçi kardeşlerimizle saraya çıkan AKP çelişkisinin ne kadar yaman bir hale geldiğinin çocuklarımız bile farkındalar. Bu yüzden metal işkolunda pek çok yerden patronun oyunu işçiler tarafından bozularak grev oylamasında yüksek oranlarda evet kararı çıktı. Türkiye ekonomisinin koşullarının grevsiz olamayacağına pek çok insan kanaat getirmiş durumda. Hepimiz şahidiz, her yerden greve destek çağrıları yükseliyor.
Karşımızda örgütlü bir patronlar grubu var. Aynı TÜSIAD, MÜSİAD dünya çapında da AB gibi G20 gibi. İşçiler de bu yüzden MESS’i yenmeyi önlerine koyuyorlar. MESS’i yenmek AKP’yi de yenmek anlamına geliyor, dünyadaki sömürgenlerin geri durmaları ve yenilmeleri de anlamına geliyor.
İşçiler çok iyi biliyorlar AKP’nin bir panikle grevi engellemek için şimdi derhal kolları sıvadığını. Tekel Direnişi’ne saldırdığı gibi ekmeğini savunan metal işçisine “ideolojik bunlar” diyecek, kılıktan kılığa girecek. Şişecam işçisinin grevinde olduğu gibi MESS’i korumak için “grev erteleme” kararı almaya çalışacak. Bunların hepsi boşa düşmeye şimdiden mahkumdur. Öyle veya böyle AKP karşısında el artırıyoruz, devam edeceğiz.
Önümüz seçim büyük bir grevle karşı karşıya kalmış olan AKP’nin vay haline. Hırsızlarının oylamasında fire vermiş yaralanmış, örselenmiş, parçalanmış AKP’nin vay haline (319 milletvekili arasında 60’a yakın milletvekili mecliste AKP’li yolsuzların yargılanmasına evet oyu verdi).
Belki de seçim tarihine kadar kapısına dayanacak bir grev. Hepimiz grevimizi sarıp sarmalayacağız. Gezi’yi görenler, direnişin kıymetini bilenler bu grevi geleceğimiz yapmasını da bilecekler.