Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi ile tırmanan anti demokratik süreç devam ederken, Mardin bağımsız milletvekili Ahmet Türk Cumhurbaşkanı ile görüşmesinin ardından şunları ifade etti: “Parlamentoda katkılarımız olmayacaksa, işlevimiz yoksa o parlamentoda bulanmanın da çok anlamlı olmadığını ifade etmek istiyorum.”

 
Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi ile tırmanan anti demokratik süreç devam ederken, Mardin bağımsız milletvekili Ahmet Türk Cumhurbaşkanı ile görüşmesinin ardından şunları ifade etti: “Parlamentoda katkılarımız olmayacaksa, işlevimiz yoksa o parlamentoda bulanmanın da çok anlamlı olmadığını ifade etmek istiyorum.”
 
Ahmet Türk parlemento içerisinde AKP tarafından yaratılan inkâr ve yasak sürecinin 36 vekili boykot noktasına getirdiğini vurgulamak için bunu dile getiriyor.
 
Milyonların umudu olan vekillerin katkısı olmasını bırakalım, Kürt sorunu çözülmek isteniyorsa yegâne adrestir. Ayrıca parlementoda kadınlardan gençlere, mevsimlik işçilerden faili meçhullere, işsizlikten darbecilerin yargılanmasına, geçmiş dönem milletvekilliğinde olduğu gibi milyonların umudu 36 vekilin omuzlarında birikmiş bulunmaktadır.
 
AKP bu sorumluluğu taşımadığı için bu kadar hoyrat, sağcı, muhafazakâr, %50 onay almış kapitalist mantığı ile yönetiyor süreci.
 
36 vekil bu inkâr politikasını boykot ederek aslında topluma çok büyük katkı sunmaktadır. CHP bile bu boykotun arkasına sıralanmaktadır. Bu haksızlığa karşı mücadeleyi, boykota karar vererek, alanlarda polis barikatlarını yıkarak 36 vekil başlatmıştır. Hiç bir dönem halklarla dayanışmayan CHP mantığı, kendini ayırarak, meclise gitmiş kısmi bir olumlulukla yemin etmemeyi tercih etmiştir. Asgari düzeyde Emek ve Demokrasi Blok’u ile bir araya gelerek bu süreçte bir dayanışma göstermemiştir. Seçim mitinginde Diyarbakır’a gittiğinde BDP’nin göstermiş olduğu dayanışmanın binde bir adımını bile atmamıştır.
 
Bugün Suriye devletine halkına zulüm ettiği için rest çeken AKP aslında aynı şekilde hareket ediyor. Acımasızca halka saldırıyor. Dünya savaş politikalarında bile reddedilen öldürücü düzeydeki gaz bombalarını her seferinde halkların üzerine aynı acımasızlıkla boca ediyor.
 
Hopa’da kolluk güçlerinin attığı gaz bombası ile göz göre göre katledilen devrimci öğretmen Metin Lokumcu gibi Şırnak’da Hatice İdin atılan gaz bombaları nedeniyle hayatını kaybetti. Hatip Dicle’nin milletvekilliğini kazandığında hakkı olan zaferi kutlarken Hatice İdin 54 yaşında bir kadın olarak halkların mücadelesinde ölümsüzleşti.
 
Ezilenlerin ve sömürülenlerin mücadelesinin geriye düştüğünü düşünenlere Metin Lokumcu ve Hatice İdin bir yanıttır.
 
Bir anıttır.
 
Mücadelede ölümsüzleşmeyi göze almış halklar ve devrimciler tüm zalimlerin düşkünlüğü karşısında bir anıttır.
 
Tüm dünyaya, milyonların hayatının kurtulması için, ölümsüzlükleri ile en büyük doğruyu anlatırlar.
 
Aylarca bir basın açıklamasının iddianamesini hazırlamayan ve KCK Davası’ndaki tutukluların süresini uzatan yargı sistemi seçimlerden hemen önce Hatip Dicle’nin cezasını çarçabuk onayladı. Cezayı onaylayan yargıtay üyelerinden birisi ayrıca YSK üyesi. YSK ve Yargıtay arasındaki besbelli olan hükümet yanlısı siyasi koordinasyonla Hatip Dicle’nin vekilliği düşürüldü. Zamanında trafik cezasında hayatını kaybeden seçilmiş bir vekilin yeri boş kalabilirken jet hızı ile Hatip Dicle’nin yerine AKP’li bir vekil getirildi.
 
Başbakan “yargı ile bizim ne alakamız olabilir” diyerek yargıya devlet yanlısı siyasi kararlar almasının yolunu daha fazla hazırlıyor. Kendisine yönelik olumsuz gelişmelerde yargıya zamanında “siyasi parti kursunlar o zaman” diyerek ahkam kesmek konusunda tereddüt etmiyordu. Şimdi kendine yarayan kararlar aldırttığı için “yargıya karışmam abi” ci oluverdi çıktı.
 
AKP ekonomik olarak ilerlediği için diğer hükümet dönemleri düşünüldüğünde halkın %50 oranında onayını aldı. Fakat asıl gerçek, diğer kapitalistlerin sonu neyse oraya doğru ilerlemekten kendini alamamasıdır. Dünya nükleer santralden sarsılıyor, kaçıyor iken AKP kararlı bir şekilde nükleer santral kurmaya çalışıyor. İşsizliğin nesini çözdü de geldi başımıza?
 
Yunanistan’da bir zamanlar ekonomik olarak hızlı büyüyordu. Acele giden ecele gider misali, bugün dalga dalga krizden gerileyen kapitalistlerin sonu gibi AKP’de ecelini yapı taşlarını döşemektedir.
 
Fakat seçimlerin bir başka temel belirleyeni hükümet ne tür bir baskı ve düzenleme yaparsa yapsın Kürt illerinden alınan sonuçlardır. Tüm zorluklara rağmen seçilen 36 vekildir. Bu AKP’nin en yaman çelişkilerinden biridir.
 
Ekonomisini büyüten hükümet olarak anadil hakkı engellenen, durmadan kimliği inkâr edilen, her türlü zulüm yaşatılan Kürtlerden onay alamamaktadır. Hiç bir dönem alamayacaklardır da. Binanaleyh bu sürecin sonunda da halklardan yana düzenleme yapmak zorunda kalacaklar.
 
Dünyanın tüm halklarının kurtuluş tarihi AKP mentalitesindeki zalimlere inat yazıldı. Halkların bir bildiği var elbette. Halklar, ne dün ne bugün ne yarın, kendinin ve toplumun geleceğinin bekâsının sorumluluğundan vazgeçmeyecek.