AKP’lilerin üstün çabaları ile yolsuzluğun üstünün örtülme çalışmaları dur durak bilmeden devam ediyor. Ama arada su kaçıran açıklamaları da akıllara başlıktaki veciz sözü getiriyor. AKP’liler tarafından mızrak bir türlü çuvala sığdırılamıyor. Çuval dolusu laf, çuval dolusu önlem, çuval dolusu pay dağıtma, çuval dolusu oylama, AKP’lilerin hırsızlık konusunda aralarında çatlak oluşmasını engelleyemiyor. Bu sürece Başbakan da dahil oluyor.
AKP’nin bir cephesi “komisyona bile ne gerek vardı görüşünde” ki bu Erdoğan’ın cephesi . Bu arada Erdoğan dokunulmazlıkları kalkmasın da bu iş ucundan başlamasın diye bu dört sefil bakanı yeniden milletvekili seçtirirse sakın şaşırmayalım. Yoksa dört bakana kağıt mendil muamelesi yapar kenara koyarlardı.“Bir tuğla çekilse duvar yıkılır” hesabı bu hükümet döneminde daha kabarık.
Bir cephede de “çıkın Yüce Divan’a yargılanmak istediğinizi açıklayın” görüşü var. Bu da Davutoğlu’nun cephesi oluyor. Bir de Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’nun açıkça söylediği “cezalarını biz keseriz” ifadesi var. Arada yolsuzluk ürünü kol saatini defalarca “alınması bile ayıp” diyen AKP’liler var. Demek ki bayağı bir AKP’liye göre ortada kesilmesi gereken bir ceza var. AKP’lier arasında hırsızlık zincirine bir şekilde bulaşmamış ise Erdoğan aleyhine kaynayan bir kazan olduğu kesin.
AKP’de “aklama bütünlüğü” olmadığını bir de nereden anlıyoruz? Muhalefet partileri durmadan AKP içerisindeki milletvekillerine sesleniyor. Genel kuruldaki oylamada “yargılansınlar” diyecek AKP’li çıkabileceğini düşünüyorlar. Belli ki ortalıkta gezinmekte olan Erdoğan’ın engelleyememiş olduğu veriler var. Güçlü bir ihtimal olarak bir yanı da AKP de böyle bir sonuç çıkabileceğini önüne koyuyor. Bu nedenle delilleri imha etme kararı alıyor, büyük bir hızla bavullar dolusu paraları yerlerine iade ettiriyor.
Davutoğlu grup toplantısında konuşurken konuşurken bir yerde bilinçaltı diline ayna gibi yansıyor. Muhalefet partilerinin AKP’deki milletvekillerinin vicdanlarına seslenmelerine sinirlenerek “bizim onlara verecek bir hesabımız var” diyor hemen ardından “cevabımız var” diyerek düzeltiyor. Ve bildiğiniz nakarata geçiyor “bizi kimse bölemez” şeklinde. Ama arada bir kere hesap verme konusu kaçmış oluyor. Zavallı Başbakan içinde hesap verme fırtınaları kopuyor da elden ne gelir.
Genel kurul AKP’nin mayınlı arazisi, kendisi de farkında. Bazı oylamalarda kendi içinde fire çıkması da başına hiç gelmemiş bir durum değil.
Yargılansınlar kararı çıkarsa konu Anayasa Mahkemesi’ne intikal etmiş olacak. AYM Başkanı’nı bugünlerde AKP hiç sevmiyor. Hele hele Erdoğan’ın yargılanması söz konusu ise. Hele hele hükümetin yaptığı hukuksuzluklara itiraz ederken. Anayasa Mahkemesi seçim barajının düşürülmesi başvurularına tam da statükoya uygun bir şekilde reddetti. AKP’nin takdir edeceği bir karara daha imza attı. Mahkemelerle, hakimlerle çıkarına göre bir küs bir barışık olan AKP sonunda yolunu iyice şaşıracak.
Bu gelişmeler etrafında “hukuk ve herşey iyice batsın herkes o zaman ayaklansın” demeyeceğiz, “her seferinde herkes için hukuk ve adalet” diyeceğiz. AKP’nin çatlaklarının ve acizliklerinin farkında olup “yesinler birbirini” demeyeceğiz üzerine daha fazla gideceğiz. AKP’ye karşı olmanın bu dönemde bütünsel siyaset yapmanın karşılığı olduğunu, kaçınılmaz olduğunu ifade edeceğiz. Bu dönemde kapitalizm karşıtlığına kaçmanın en kibar hali ile hedefi ıskalamak olduğunu açıkça ifade edeceğiz. Ve biz AKP’yi yıkana kadar yürüyeceğiz. (Bilimsel ve Laik Eğitim İçin Ayaktayız demek için İstanbul’da 11 Ocak’da Kadıköy Boğa’da saat 13.00’de buluşuyoruz. Diğer iller için www.birlesikhaziranhareketi.org )