Gençler İstanbul’da işsizlik ve YÖK ‘ün karşısına dikilerek Taksim Meydanı’nı kuşattı. www.genclermeydana.net den mutlaka takip edelim.

 
Atina’dan Tahrir’e, Tahrir’den Tunus’a, Tunus’tan Madrid’, Madrid’den İstanbul’a bugünün enternasyonalist ayaklanmasının direklerini gençlik çakıyor.
 
İnsanlık tarihte bir çok kere gerçek çıkış yolunu ancak bu türden kalkışmaların sonucunda bulabildi.
 
Anne, babalar evlatlarını büyütürken hep tekrarlar şu sözleri: “çocuğum kendini ezdirme, hakkını yedirtme”.
 
Çok doğru, yerden göğe haklı sözler. Bu sözle büyüyen bir çok kuşak sonra kendi çocuğunu büyütüp nesiller boyu devam eden “hakkımı yedirtmemeliyim” in tohumlarını küçüklükten atmış oldu.
 
Bu sözün gerçek ve en tutarlı hali karşılığını nasıl buluyor? Gençlik kendini ezdirtmediğinde, hakkını yedirtmediğinde.
 
Gençlik geleceğini istediğinde, üniversiteye başlamadan ve bitirene kadar belini her anlamda büken YÖK düzenine karşı örgütlendiğinde buluyor.
 
Ne mutlu hepimize hakkını yedirtmeyen bir gençlik var. Egemenlerin zulmüne karşı kendini ezdirtmeyen bir gençlik. Bunun için meydanları dolduruyor.
 
Metin Lokumcu’nun da hesabını soran bir gençlik.
 
Bu direnişten hepimize fazlaca görev çıkıyor.
 
İşsizliğin kendi ocağımızı söndürmesini bekleyerek değil milyonların ocağı sönerken ayağa kalkmalıyız.
 
Dünyanın en büyük ekonomisi ABD’de işsizlik rakamları gittikçe artıyor. Herhangi bir kapitalist için bile umut kalmamış durumda.
 
Milyon milyon insan, işsizlik ve yarattığı yokluk nedeniyle ömrünün ne kadar olacağını bile kestiremiyor.
 
Evrensel olamadık diye sakın üzülmeyelim. Dünya her açıdan iç içe, işsizlikte de iç içe, meydanlardaki direnişleri de iç içe olacak. Kimsenin bundan fazlaca kaçacak durumu kalmadı.
 
Kapitalizmde işsizliğin sonu yok. Çözümü de yok. Çözüm meydanlarda.
 
İspanya, Tunus ve Türkiye gençliğinin %30’un üzerinde işsizlik oranı ile aynı canavar ile boğuşuyor.
 
Taksim, Madrid, Tahrir, Tunus Meydanı’ndaki gençlik bu durumun farkında. Bu nedenle mücadeleleri kaçınılmaz bir şekilde birleşiyor.
 
Üniversiteleri bittiğinde karşı karşıya kalacağı tehlikenin şimdiden farkında.
 
Başbakan Tayyip Erdoğan yüksek güvenlikli kürsülerinden “iş sözü vermedik ki!” diye haykırıyor.
 
İş umuduyla milyonlarca, milyarlarca har(a)ç paraları yatıran ailelere ve gençlere aldırış bile etmeden.
 
Gençliği birbirine kırdıracak kadar fütursuzlaşan başbakan “bilmem kaç bin tane genci bilmem kimin karşısına dikerim” tehtidi savuruyor.
 
Gençlik bu lafa dünya tahlili yaparak meydanlarda cevap veriyor.
 
Çoğumuz haklı olarak seçim sonucu ne olacak dikkatliliğindeyiz. AKP’nin muhtemel düşecek ya da aynı kalacak oy oranı bize en çok neyi anlatıyor?
 
Yaratılan anti demokratik ortamın daha çok toplum aleyhtarı bir hale geleceğini. Yeni liberal politikaların azgınlaşacağını. İşsizliğin daha da canavarlaşacağını. İşte en çok bu iz üzerinde olmak zorunlu görünüyor.
 
Fakat bu arada Özgürlük ve Demokrasi Bloğu ile birlikte, kadın cinayetlerine karşı, geleceksizlik ve YÖK’e karşı, Cumartesi Anneleri ile beraber meydanlarda yaratılan direnişle AKP’nin sonu için geri sayımın çoktan başladığı bir süreç de ilmek ilmek örülüyor.
 
“Gençler Meydana” şiarı ile gençlik yola yeni çıkmış gibi görünebilir.
 
Sakın bu yanılgıya düşmeyelim. Tutarlı biçimde hakkını yedirtmeyen gençlik geçmişten geleceğe süren bir akılla eylemini ortaya koydu.
 
Atina, İspanya ve Tunus’taki tılsımı arıyoruz tabiki.
 
Taksim Meydanı’na gidip sadece bugünün değil tüm zamanların gençliğine sorabilirsiniz “binleri meydanlara dökmenin yolu nedir acaba” diye?
 
Gençler İstanbul’da işsizlik ve YÖK ‘ün karşısına dikilerek Taksim Meydanı’nı kuşattı. www.genclermeydana.net den mutlaka takip edelim.