AKP’nin elinde rezil hale gelen “adalet” dediği mekanizması 17 Aralık’a resmen bir gün kala yolsuzluk dosyasını kapattı. Cemaat medyasına yapılanların iki gün önce olması da bir tesadüf değil. Belli ki yolsuzluğun üstü örtülsün de nasıl olursa olsun diye planlamışlar.

Siyasal örgüsü, delilleri ile ayan beyan AKP’nin tescillenen hırsızlığı bu adımı ile bir kere daha tescillendi; “ben hırsızım ne yapıp edip paçayı kurtarmalıyım” şeklinde bir tescil. Türkiye’deki hükümetler arasında en büyük yolsuzluklara imza atan AKP ne yaparsa yapsın tarihe sülalece hırsız olarak geçmiş bulunmaktadır. Ayakkabı kutuları, ses kayıtları, para sayma makineleri, Bilal Erdoğan ne unutulur ne de unuttururuz.

Hem hırsız hem diktatör ama seçimlerde aldığı oyla yoluna devam eden AKP tüm sağcılar gibi hayatı tekerrürden ibaret sanıyor. Ama yanılıyor. Ne cemaat ne CHP için hiçbir şey eskisi gibi değil. Zaten Kürtler, Sol, Sosyalistler için AKP karşısında pek çok şey değişmiş durumda. Yolsuzluk seçimlerde tek başına ikna sebebi olmayabilirdi ve olmadı. Yolsuzluk önceki çalanlar yüzünden tarihsel bir mazeret bulabildi Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilebildi. O zaman ikna etmek için siyasi bir alternatif olma ihtiyacı da açıkça ortadaydı. Bugün siyasi bir alternatif olmak AKP’ye karşı ortaklaşmak siyasi arenada at başı haline gelebiliyor. Kimse önüne geçemiyor.

Cemaate yapılanlar karşısında “yesinler birbirini” tavrı çok cılızdı. Hemen hatırlayalım 17 Aralık’ta bile yolsuzluğun üzerine gitmek konusunda bu nedenle geriye düşülebildi. Bugün ortadan kalkmış olması Gezi’nin bize kattığı ilerleme olarak da değerlendirilebilir. Herkes adını hukuksuzluk koydu, AKP’yi karşısına almaktan geri durmadı, duramadı. Bu sefer her şey eşitlenmedi, oklar herkesin tehdidi haline gelen AKP’ye dönebildi. Bu olgunlaşan momenti görmeliyiz bizzat elimiz, üstünde olmalı.

Cumhurbaşkanı’nın bir yıldır defalarca kürsülerden ilan ettiği “inlerine gireceğiz” sözünü hukuk mekanizması emir şeklinde telakki etti. Ne savcı ne hakim ne hakimler kurulunun ne meclisin sözünün hükmü var. Artık Cumhurbaşkanı söyler onlar uygular. Karşımızda tam anlamıyla AKP sekreterliğine dönüşmüş bir hukuksuzluk mekanizması var. Diktatörün sözlerini uygulayan adı hukukçu yazmanlar var. AKP paçayı kurtarmaya devam etmek için gaza basmaya devam edecek. Deli Dumrul gibi “köprüden geçenden beş akçe geçmeyenden on akçe” alarak, “makul şüphe” adı ile şekillenen baskılarla tüm kesimlere saldıracak.  AKP görecek toplum seçeneksiz kalmıyor, artık bizim de kozumuz büyük, Birleşik Haziran Hareketimiz her gün büyüyor.

AKP dünyaya hatta kendi içine bile anlatamadığı diktatörlüğünü hat safhaya çıkardığı bu virajında durmadan gaza basıyor. Yolsuzluğunu ortaya çıkardığı için cemaati bitirme operasyonu kendi içine de bir mesaj amacı taşıyor. “Hala bitiremedim hala içimde uzantıları var” diye korktuğu kendi içinde parçalanma olasılığı olduğu çok açık. AKP’nin bu virajında bizim direksiyona hafifçe dokunmamız bile yetebilir. Doğru siyasetle, doğru yere odaklanarak, el birliği ile.