1 Mayıs’ın coşkusunun bu sene artması, Taksim’i kazanmış olmanın ağırlığından geliyordu.

 
Tarihsel açıdan DİSK’in önderliği kaçınılmaz bir şekilde alana yansıdı. Alandan seçim payesi kapmak isteyen sağcıların ne anlama geldiğini cümle alem biliyor zaten.
 
Aklın yolu birdir. Devletin copu ve gazı olmadan tüm dünyayı coşkulandıracak bir 1 Mayıs olabildiğini herkes gördü.
 
Tüm sene alanlardan toplaya toplaya gelen toplumun farklı kesimleri 1 Mayıs coşkusunda birleşti. Emek mücadelesinde yollarını kesiştirdi.
 
Hak, hukuk ve demokrasi mücadelesinin, emek mücadelesi ile birleştiği günün adı oldu bir kez daha 1 Mayıs.
 
Taksim’in direne direne kazanılmasını bile beğenmeyenlere, birleşik, kitlesel coşkunun varlığını gösterdi 1 Mayıs.
 
Alanın ev sahipliğini yapanlar çoktu. Hep memnuniyetsiz bu kez de memnuniyetsiz misafirler de vardı.
 
Mücadelenin yılmazlığı, sürekliliği herkesi kapsar, misafirleri de eninde sonunda doğru yöne sürükler.
 
Beğenmeyenlerin hiç bir zaman el atmadığı mücadelenin ve hayatın gerçek yapıcıları, gür sesiyle türküler söyledi, sloganlarını haykırdı, alanda.
 
Taksim Meydanı büyük devrimci çabalarla gücünü alana taşıyanlarla doldu taştı.
 
Kazananlar ve kazanacaklarla doldu 1 Mayıs Meydanı.
 
Taksim’i kazananlar 77’nin hesabının verildiği günlerin de kazanılacağından emindi.
 
1 Mayıs coşkusu hepimize, bıkmadan direnmenin, kazanmanın kaçınılmazlığı kanununu anlattı.
 
Mücadelesinde “mutlaka kazanacağım” yürekliliğiyle yola çıkanlar kararlılığını alana duyurdu.
 
Konak Belediye’sinde hakları yenen taşeron işçileri,
 
Sendikalı olan fakat yeni kanunlarla işsizleştirilmeye çalışılan binlerce emekçi,
 
YÖK’e, geleceksizliğe karşı kararlı mücadelesinden şaşmayan gençlik,
 
Geleceğinin şifrelenmesine karşı sokakları örgütleyen Liseli Gençlik,
 
Kadın cinayetleri için sürekli mücadeleden kopmayan Kadınlar,
 
Haksız ve hukuksuz yere tutuklanan devrimcilerin, siyasi parti yöneticilerinin, gazetecilerin özgürlük mücadelesini verenler,
 
Baskılara, yasaklamalara, tutuklamalara karşı kimliğinin özgürlük mücadelesini veren Kürtler,
 
Japonya’nın ve dünyanın felaketi olan nükleer santrallere karşı mücadele edenler,
 
Nefret cinayetlerine karşı kurtuluş mücadelesini veren LGBTT toplumu,
 
Faili meçhulleri yapanlardan, gözaltında kayıpların asıl sorumlularından, darbecilerden, işkencecilerden hesap sormak için mücadele edenler,
 
Ortadoğunun zulmüne direnip dünya işçi sınıfınnın kurtuluşundan yana olan İran’ın devrimcileri,
 
1 Mayıs alanına aktı.
 
Mücadelesinde kazana kazana gelenler hepimizi bugünde de yüreklendirdi.
 
Samsun’da kazanan Tekel İşçileri de oradaydı.
 
Yürekli ve yılmayan mücadelesi ile önemli bir sürecin başlamasını sağlayan Cumartesi Anneleri oradaydı.
 
Tek başına olsa da yılmadan fabrika önlerinde işyerlerinde direnişe geçen ve kazanan emekçiler oradaydı.
 
Ömürleri zulümle yasakla geçen, milletvekilleri yasaklandığında mücadelesiyle yasağın kalkmasını sağlayan Kürtler de oradaydı.
 
Taksim Meydanı’nı kazananlar oradaydı.
 
Cezevlerinde haber bekleyen, devrimci tutsakların, sürgünde dikkat kesilen, bu mücadeleyi bugünlere getirenlerin, aklı ve kulağı da oradaydı.
 
1 Mayıs Meydanı tarihini yazan, alanın dolması için aylarca uğraşan, alanın aklını oluşturan pankartları, dövizleri, bayrakları, hazırlayan, başka illerden koşarak Taksim’i dolduran, yurtdışından gelerek bu coşkuyu büyüten, alanda koşturup başarılı bir 1 Mayıs olsun diye uğraşan, kararlı ve yürekli insanlara bin selam olsun.