Ortaçağ karanlığı AKP’nin son halini anlatmak için herkesin karar kıldığı tanımlama haline geldi. AKP’liler dışında bu tanımda herkes buluşuyor. Mücadelesinde de Gezi’deki gibi buluşabileceğinin en önemli göstergesi.
Hiç tesadüf değil bu tanım, AKP de bu görüşü pekiştirici adımlar atıyor. Artık mağarada yaşamı ifade eden İlk Çağ nitelemesi olamayacağına göre en geri, en ilkel bulunan çağ AKP’nin üstüne kazınıyor. Kendisinin de itirazı yok zaten. Bilakis anlamlandırmanın ve bu akıllara zarar tanımı “kendime nasıl yontarım” peşinde, onlara göre asıl Rönesans buymuş.
Modern Çağ’ın düşmanları zamanında diyelim ki linç örgütleyen yobazlar ise, bugün AKP’nin kürsüleridir. O zaman yeni bir çağa ayak direyen engizisyon ise bugün de AKP’nin “eğitim şurası” dır. Bilimi ortadan kaldırıp “değer” dediği kendi sübjektivizmini yerleştirmek isteyen AKP’yi Ortaçağ Karanlığı tam olarak tariflemektedir.
Ortaçağ’da veba salgını olduğunda bilim harekete geçmeye başladığında büyünün en büyük değer olduğu savunulup linç örgütlendiyse ve vebadan binlerce insanın yok olmasına yol açılmışsa bugün de AKP de aynı rolü oynamaya adaydır. AKP milyonları veba yüzünden ölmekten kurtaran bilime karşıdır. Diyelim ki büyük bir salgın hastalık gelse başımıza, bilim çözmeye çalışırken, AKP’liler “bizim değerlerimiz, kadınlar dışarı çıkmasa olmazdı” diye kükremeye devam edecekler.
Modern hayat adına ne varsa aklınıza gelen AKP onun düşmanıdır. Avrupa’nın Rönesans Hareketi ile 1400’ün ortalarında, insanlık modern bir yaşama kavuşup, rahat bir nefes aldı almasına ama AKP gibileri de türümüzde kalmış işte. Dünyaya ta 1500’de yayılan modern yaşam geçerken AKP’ye uğramamış. Biliyoruz ki hırsızlığa, ölüm politikalarına batmış AKP’nin kurtulmak için önüne koyduğu tek çizgi budur. Bataklıkta batarken görüntüsü kalmayana kadar bu karanlığa bağlı kalacaktır.
Bilimi tamamen ortadan kaldırıp yerine baştan aşağı adına değer dediği, halka değil sadece kendisine ait din anlayışını hakim kılmak istiyor. İnce ayar; fen bilimleri “fen bilgisi” olarak verilecek. Bilime karşı nefreti siz artık buradan anlayın. Din eğitimi zorunlu bir şekilde anaokuluna kadar iniyor. Çocukların bilimsel eğitim hakkı gasp edildiği gibi, ailelerin çocuklarına istediği gibi din eğitimi vermesi ellerinden alınıyor. Bu arada çocukların pedagojisi ayrı bir bilim ve AKP de bilim karşıtı olduğu için doğal olarak gündemlerine girmesini beklemiyoruz bile.
AKP de bu tanımdan hiç rahatsız değil hatta Davutoğlu sahiplendi, Osmanlı dönemini kast ederek “Ortaçağ dedikleri dönem insanlığın aydınlatıldığı bir çağdır” dedi. Ama toplumun kast ettiği dönem daha da geri bir dönem, Osmanlı bile diyemeyiz. Bilim insanlarının yakıldığı, kadınların sokağa çıkamadıkları, “din elden gidiyor” “değerlerimiz ne olacak” denilen dönem kast ediliyor. Bu korkunç tarifin üstlerine yapışacağını görüp rahatsız olan bazı Nabi Avcı gibi AKP’liler de “buna Ortaçağ karanlığı demesek” diyor ama sayın Avcı sen onu git saray sakini Cumhurbaşkanı’na anlat.
Topluma yerleşmiş kök salmış dili yerinden oynatamayacaklar, modern çağ ile ettiğimiz haklarımıza el uzatamayacaklar. Anlaşılması çok zor, çok gerideki çağın diline dönmek Erdoğan kendini yerlere atsa da mümkün olmayacak. Bu durum dünyanın yuvarlak olduğu gerçeğini, bilimselliğini reddedip AKP istediği için öküzün iki boynuzu arasında olduğunu iddia etmek gibi gelmiyor mu size de? Erdoğan diyor ki isteseniz de istemeseniz de bu böyle. Dünyanın yuvarlak olmasının istemek ile ne alakası var? Rönesans bir “çığ” gibi Orta Çağ’ın üstüne inmiş ve onu geri dönemez bir şekilde fosilleştirmiştir. Bazı fosiller kalmış işte.
Bir de adında Bilim Bakanı yazan Fikri Işık Erdoğan’ın Küba olayından sonra atak yapmak istemiş olacak ki dünyanın yuvarlak olduğunu Müslümanlar’ın bulduğunu söylemesi var. Bunu ortaya atarak aslında Copernicus, Galileo, Macellan gibi bilimle çağ atlatanlara da savaş açan AKP’lilerin sonu çok hazin olacak çok.