Adalar’da faytonlara koşulan 81 atın ruam hastalığına yakalanmasıyla tekrar gündeme gelen fayton zulmü İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinden geçen kararla birlikte çözülecek gibi görünüyor. Karara göre İBB fayton plakalarına üç yüz bin lira, atlara da dört bin lira vererek faytonları satın alacak. Kararın Faytoncular Odası Başkanı tarafından açıklanan diğer maddesine göre de faytoncu ailelerinden en az bir kişi İBB’de işe alınacak. Söylenene göre böylece meslekleri ellerinden alınan faytoncular işlerini kaybetmemiş olacak. Adalar’da ulaşım için de elektrikli araçlar kullanılacak.

Problemlerden ilki atların içinde bulunduğu tüm kötü koşulların sorumlusu olan, yeterli bakım yapmayan, sağlık durumlarını umursamayan ve faytonlarla ilgili son süreçte neredeyse kamuoyunu atları başıboş bırakıp salmakta tehdit eden faytoncuların tüm bu süreçten yüklü miktarda paralar kazanacak olması. Hem atlara yapılan tüm zulümden, hatta insanların sağlığını tehdit eden durumlardan bile sorumlu olup kamunun parasıyla işin içinden çıkılması, çözüm olarak uygulanan düzenlemenin faytoncularla “gereksiz” bir uzlaşma olduğunu gösteriyor.

İkinci sorun da Faytoncular Odası Başkanı Hıdır Ünal’ın açıklamasıyla gündeme gelmiş olan, fayton plakası sahiplerinin veya ailelerinden bir kişinin İBB’de işe alınacak olması. Yine faytoncuların mağdur olmasını engellemek için gibi gözükse de faytoncuların yüksek şekilde avantaj sağladıklarını görüyoruz. Belediyelerde sebepsiz yere işten atılmış onlarca işçi, belediyelerin kapılarında hakları olan işlerini geri isterken kılını kıpırdatmayan Büyükşehir, konu faytoncular olunca kesenin ağzını sonuna kadar açmakta beis görmüyor. O kadar propagandası yapılmış liyakat koşulu bile faytoncuların işe alınmasında unutuluyor.

“Nostalji” için sembolik fayton kalmayacak olması olumlu olsa da atlara yapılan zulümlerle sürekli gündemde olan faytoncuların ‘kamulaştırma’ adı altında yüklü miktarda para kazanacak olması, bunun üstüne de hiçbir usule uygun olmayan şekilde belediyede iş verilecek olması kabul edilebilecek bir durum değil.

Fayton sorununun herhangi bir şekilde çözme isteğinin arkasında meselenin gündemde çok yer tutmuş olması, hem seçimler öncesi verilen sözler, hem de yıllardır yapılması gerekirken yapılmamış düzenlemelerin üstünü kapatma ihtiyacı var. Atların sağlıkları, kaldıkları ahırlar ve çalışma koşulları düzenli şekilde denetlenmiş olsaydı, Büyükada’da atların çalışma saatlerinin uzamasına neden olan turist patlaması ve plaka kiralama süreçleri düzenlenmiş olsaydı en baştan tüm yaşananlar engellenebilirdi. Birikmiş olan denetimsizliğin sonuçları, bu sefer de kestirip atma denebilecek bir çözümle ortadan kaldırılmaya çalışılıyor.

Bu tür sorunlar sadece serbest piyasa çerçevesinde, yani satın alma, arz, talep, mülkiyet hakkı gibi kavramlarla çözülmeye çalışılırsa böyle saçma çözümlerin ortaya çıkması kaçınılmaz. Gerçek çözümler için önce her canlının sahip olduğu temel hakları kabul etmek gerekiyor. Bundan sonra da kamunun, tüm bu süreçlerde denetleme ve düzenleme hakkının olduğunu, kimsenin kendi ‘özel mülkiyetiyle’ ilişkisinde denetimsiz kalamayacağını söyleyebiliriz.

En son olarak da Adalar’da yaşayan, çalışan veya gezmeye giden herkesin bu süreçlerde söz söyleme ve kararlara katılma hakkının kabulüyle, yani demokrasiyle daha akılcı çözümlere ulaşabiliriz.