Yerli otomobilin ortaya çıkmasıyla birçok kişi ne şekilde olursa olsun böyle girişimlerin yararlı olduğunu, AKP’nin “iyi çalışmalarının” kutuplaşma saikiyle eleştirilmemesi gerektiğini açıkladı. Bu açıklamalara bir de girişimin Türkiye için öyle veya böyle hayırlı olduğu eklendi.

AKP’nin yerli otomobil çalışması, senelerdir her seçimde propaganda usulüyle zaten önümüze geliyordu. Yerli otomobilin en son gelişmesi de bizzat Erdoğan’ın çalışmayı üstlenen iş insanlarını “işe başlamazsanız hesaplaşırız” diye tehdit etmesiydi. Bu açıklamadan 9 ay sonra, çalışmalar hızlanmış olacak ki yerli ve milli otomobil ortaya çıktı.

Yerli otomobil çalışması elbette AKP’nin inşaata ve betona dayalı projelerinin dışında bir proje gibi görünmekte. Basitçe kamunun imkanlarını gereksiz inşaat projelerine aktaran ve emlak balonlarıyla ekonominin çarklarını döndürmeyi amaçlayan mega projelerdense; bir fabrikayı, gerekli teknolojileri, modern üretimi içeren bir projeyi desteklemek elbette mantıklıdır. Ama görünen o ki AKP’nin yerli otomobilinde bunların hiçbirisi yoktur ve olması da düşünülmemektedir.

Yerli arabanın Türkiye’ye İtalya’dan getirilmesi skandalı şunu gösteriyor: Türkiye, yerli otomobilin, daha doğrusu herhangi bir otomobilin temel parçalarıyla ilgili hiçbir üretim adımını kendi öz kaynaklarıyla gerçekleştirememektedir. Eğer mesele sadece arabanın bazı parçalarının birleştirilmesi veya kısmi parçalarının üretilmesi meselesi ise zaten uzun yıllardır birçok ünlü firmanın Türkiye’deki fabrikaları bunu gerçekleştirmektedir. Zaten bu durumunun o fabrikalarda çalışanlara veya genel olarak Türkiye’de yaşayanların ekonomik durumuna yararı tartışmalı bir konudur. Eğer mesele üretim değil de marka meselesiyse de parası ile alınan bir araba prototipinin övünülecek bir tarafı yoktur. 

AKP’nin yerli üretim arabası ne denildiği gibi yerlidir, ne de gerçek bir üretim sürecini içermektedir. Zaten gerçek bir üretim sürecini ve Türkiye’de yaşayanların da yararına bir arabayı, aylardır açılacak bir fabrika için Volkswagen’in ağzına bakan ve türlü türlü teşvik veren bir hükümet de gerçekleştiremez.

*

Tüm bunlar AKP’nin ekonomi politikalarını azıcık bilen biri için bile sürpriz değildir. Peki bu “Ne olursa olsun yerli otomobil hayırlı olsun” diyen orta sınıf muhalifleri nereye koymalı? Türkiye’nin burjuvazisinin arabalarla olan ilişkisi tam 130 yıl öncesinde bile “Araba Sevdası” romanıyla özetlenmiş bir ilişki. AKP’nin bahsetmekten çok haz aldığı gibi temelleri olmayan, sadece görünüşle, süsle, AKP’nin şatafat düşkünlüğüyle de “itibardan tasarruf olmaz” sözüyle de ilgili bir ilişki. Burjuvazinin köksüzlüğüyle, korkaklığıyla ve bedel ödemekten kaçmasıyla da ilgili bir ilişki. Osmanlı’dan beri etkisinde kaldığı Batı’ya hem çok özenmesi, hem de içten içte nefret dolu olmasıyla…

Burjuvazinin tüm çelişkileriyle birlikte AKP de Batı ile hiç anlaşmak istemiyor hem de yönetici konumunda kalabilmesinin tek yolunun onları taklit etmeye çalışmak olduğunu biliyor. Osmanlı’ya geri dönüşün hiçbir anlamda mümkün olmadığını biliyor ama çekik farlı arabaları bile kendi fetih ideolojisine bağlamaya çalışıyor. Tüm bu koşullar sadece AKP’nin gerici ideolojisiyle de ilgili değil. Türkiye’deki burjuvazinin tarihi ve dün verilen “hayırlı olsun” mesajları, durumun sadece AKP’nin çürümesiyle ilgili değil burjuvazinin kendi koşullarıyla ilgili olduğunu gösteriyor.