Ermenek’te eşini kaybeden ablamızın dediklerini hatırlıyorsunuzdur, unutmak ne mümkün! “Yerin altından sağ çıksalar ne yapacağız ki?” diye sormuştu. Ama “bu hale getirenleri köpek gibi süründüreceğim” diye açıkça hesap soracağını da ilan etmişti. Soma’da 2831 işçinin işsiz bırakılması ablamızın dediğini doğruladı. İşte özelleştirmelerin sonu Soma’da karşımızda. Toplu işçi ölümü, toplu işsizlik. Hayatta kalmayı başaranlar işsizliğe terk edildi. Soma AŞ tüm patronlar gibi devletin alım yapmadığını, gelirlerinin bittiğini gerekçe göstererek ortadan kaybolmak istiyor.
Ve karşımızda yine Taner Yıldız, her toplu ölümde sahneye çıkan AKP’nin vitrin yüzü. Ortamın yatıştırıcısı, suç örtücüsü. Yükselen kamulaştırma taleplerinden çekindiği belli ki cevap yetiştiriyor, özetle TKİ (devlet) olarak madenleri işletme sorumluluğunu almayacaklarını, özelleştirmelerle işçilerin canını tehlikeye atmaya devam edeceklerini anlatıyor.
Kamunun elinde olmayan işyerlerinin sonu nereye varıyor artık herkesin malumunda. Patron her koşulda cebindeki parayı çoğaltmak için işçiyi ölüme terk ediyor parası kar edemez hale geldiğinde işçinin birikmiş tüm haklarını çalıp, işyerine kilit vurup ortadan kayboluyor. Ortada yakasına yapışılacak bir merci kalmıyor.
Devlet bu düzen devam etsin diye tabi ki patronlardan hiçbir zaman desteğini çekmiyor. Soma’da şu anda hükümet tüm şehri, tüm bölgeyi, gözden çıkardığı için şirketlerden alım yapmayı kesebiliyor. Üretim yapan zeytin üreticisinin ağaçlarını yok ediyor. Ölümlerden dolayı patronların ceza almaması için elinden geleni de ardına koymuyor. Öfkelenen işçilerin karşısına da derhal gazı ve tomaları dikiyor.
İşçilerin geleceğinin nereye varacağı umurlarında olmadığı gibi ülkede madenlerden enerji kaynağı olarak verimli bir üretim sağlanması da umurlarında değil. Devlet, madenlerimi ben işletirim kapattırmam gibi basit ve en olması gereken ekonomi adımı atamayacak kadar özelleştirme çamurunun içine batmıştır. Ülkedeki pek çok kaynak özelin eline verilip kilit vurulacak aşamaya getiriliyor.
AKP sonra ne yapıyor, ölüm politikası her daim devrede olduğu için en büyük felaket ile en büyük ölümleri yaratacak nükleer enerji üretmenin peşine düşüyor. Rusya’dan nükleer enerji satın alıyor. Putin Türkiye’ye boşa gelmedi, ülkelerarası bir alış veriş süreci işledi. Ülkesinin ekonomisini iflas noktasına getirmiş olan Putin doğalgazda indirim yaparken vurgunculuk peşindeki hükümeti temsilen Erdoğan’da ondan nükleer almış oldu. O da ne? Taner Yıldız gene sahnede bu doğalgaz indiriminin halkın cebine yansımayacağını baştan ilan ediyor. Nereye yansıyacak? Tabi ki Erdoğan’ın hanedanlığına, sarayının açıklanamayan maliyetine yansıyacak.
Kısa yoldan vurgun, kısa yoldan enerji üretimi peşindeler. Bu yüzden büyük enerji anlaşmaları yapıyorlar yaşanan yıkıma, madenlerin kapanmasına aldırmıyorlar. Taner Yıldız ile herkesin gözüne kül üflüyoruz, konu kapanıyor sanıyorlar.
AKP hesapta büyük oynuyor mesela G20 zirvesinin dönem başkanı olabiliyor, büyük paralara imza atıyor; Soma’daki enerji kaynağı ne ki nükleer anlaşmanın karşısında. “Büyük yatırımların hükümetiyim ben” diyecek.
Ana nafile, binlerce canı yanan işçinin, emekçinin ve ailelerinin hedefine yerleşmiş durumda. Bugüne kadar ekonomik anlamda sorunu çözmüş olarak görünen AKP buradan hızla kan kaybediyor. Yatağan işçilerinin bu kadar hızlı, bu kadar politik ve kararlı ayaklanması bundandır. Her adımlarında Soma’yı Ermenek’i hatırlatmaları bundandır. Soma’daki ateş sadece düştüğü yeri yakmamıştır.
Özelleştirmelerin işçilere neler yaptığı açığa çıkmıştır. Bundan sonra “iyi yapılan özelleştirmeleri” savunan yanar.