Bolivya’da yaşanan darbenin neden yaşandığı su gibi açık. Morales’in halkın refahını en öne koyan politikalarına karşı sermaye güçleri yıllardır bir boşluk bulma ve onu başkanlıktan indirme peşindeydiler. Son olarak lityum rezervlerinin kamulaştırılması planı sermaye için bardağı taşırmış olmalı ki ordunun da yardımıyla darbe düzenledi, uluslararası propaganda olarak da seçim usulsüzlükleri bahanesini ortaya sürdü. Darbeyi düzenleyenler toplumdaki en gerici kesimlerin desteğini alabilmek için yerlileri aşağıladı ve darbe sonrası İncil’in Meclis’e geri döndüğünü bile savundu.
Bunlara rağmen, devlet başkanı Evo Morales darbe sonrası Meksika’ya iltica ettikten sonra MAS (Sosyalizme Doğru Hareket) vekilleri tekrar Meclis’e girebildi. Meclis Başkanı olarak yine MAS üyesi Eva Copa seçildi, Morales’in kabul ettiği seçimleri yenileme kararını hızlı bir şekilde uygulayacakları açıklandı. Bununla birlikte Morales yanlısı halk da darbeye karşı son güçleriyle direnmeye, eylemler düzenlemeye başladı.
Bolivya’nın deneyimi; neoliberal politikaların hakimiyetini sürdürdüğü, dünyada da buna tepkinin her coğrafyada yükseldiği bir dönemde sosyalist bir mücadele açısından değerli dersler sağlıyor.
Bu derslerden ilki elbette seçimle iktidarı kazanmış, 13 yıla yakın bir zaman iktidarı elinde tutan Morales iktidarının darbelere açık olmasıyla ilgili. Güney Amerika da Ortadoğu gibi her türlü emperyalist müdahalenin en üst seviyede olduğu, ülkelerin burjuvazilerinin de bu müdahaleleri memnuniyetle karşıladığı bir bölge. Bu noktada sosyalizmi hedefleyen bir rejimin sürdürülebilmesinin en önemli koşulu, rejimin en önemli dayanağı olan proletaryanın devletin silahlı zor aygıtını devre dışı bırakması ve kendi gücüne dayanan zor organları oluşturması olabilir. Bunu demesi yapmaktan kolay elbet ama Bolivya özelinde şunu diyebiliriz, bu yönde atılmış her adım, ABD destekli darbenin gerçekleşme ihtimalini azaltırdı. Bırakalım Bolivya’nın kendi ordusunun darbe yapma ihtimalini, bu yöndeki her adım başka bir dış gücün Bolivya’ya saldırması riskini bile düşürürdü.
İkinci olarak, darbenin gerçekleşmesi şu durumu gözler önüne seriyor: Bolivya’da hala yönetime talip olabilen, devletin içinde kalabilen ve gerektiğinde darbenin açtığı boşluktan yararlanıp kendini hemen ‘başkan’ ilan edebilen bir burjuva sınıfı yaşıyor. Son denge durumu, yani darbenin gerçekleşebilmesi ama Meclis’in hala meşru olarak MAS’ın kontrolünde kalabilmesi burjuvazinin gücünün belli bir seviyeye kadar azaltıldığını gösteriyor, yine de bunun yetersizliği de ortada. Bu düzeyde şu şekilde düşünebiliriz; sosyalist mücadele kapitalizmin egemen olduğu, emperyalizmin dünyanın her yerinde acımasızca kol gezdiği bir dünyada ancak bisiklete biner gibi yapılabilir. İleri doğru atılmayan her adım ve her duraklama anı, mücadelenin gerilemesine, bisikletten düşülmesine; yani sermaya sınıfının bir adım öne geçmesine, bir mevzinin kaybedilmesine yol açacaktır. Çünkü bu savaş temelden eşitsiz bir savaş olacaktır. Sermaye sınıfı içte ve dışta her boşluğu dolduracak, her fırsatı değerlendirecek ve kimsenin gözünün yaşına bakmayacaktır. Bu hem uluslararası ilişkiler açısından, hem savaşlar gibi müdahaleler açısından, hem de içte ve dışta propaganda açısından geçerlidir.
Bu zorlu durum karşısında sosyalistlerin yapabileceği tek şey halkların örgütlü gücüne ve bu gücün köhne devlet aygıtı karşısındaki potansiyeline, eskimiş olanı yıkıp yenisini kurabilme potansiyeline güvenmek olabilir. Yarım kalmış her program maddesi, gerçekleştirilmemiş her söz, sosyalist mücadelenin deneyimi ile kuşanmamış her yurttaş ve en önemlisi burjuvaziye ait yıkılmamış devletin her parçası, burjuvaziye karşı olan savaşta sosyalist mücadelenin ayağına dolanacaktır.
Bolivya’daki siyasal durum şu anda pamuk ipliğine bağlı gibidir. Darbeyi destekleyen polisin, ev ev eylem yapan halkı gözaltına alması haberiyle, binlerin Morales için gerçekleştirdiği eylemlerin haberleri aynı zamanlarda gelmektedir. Bu denge durumunda yapılması gereken tek şey bunu korumaya çalışmak değil karşı taraftaki sağcı, gerici ve darbeci Bolivya burjuvazisinin dayandığı kolonları tek tek yıkmak olmalıdır. Bu zorlu görev için Bolivya halklarına güvenebiliriz.