Suudi Arabistan'daki petrol rafinerilerinin vurulması, ABD yönetiminin bölgede sürdürdüğü çatışma politikasının son sonucu oldu. Suriye iç savaşından sonra, bölgedeki çıkarları için çatışan ülkeler kendilerine yeni savaş alanları açmaya devam ediyor.

Suudi Arabistan'ın devlet şirketi Aramco rafinerilerinin vurulması petrol fiyatlarına şok etkisi yaptı. Dünya petrol üretiminin yüzde beşini ve Suudi Arabistan'ın toplam üretiminin yarısını yapan rafinerilerin üretimlerine bu ayın sonunda tamamen geri dönmesi bekleniyor. Yine toplam petrol üretiminin aksaması tehlikesi bile petrol fiyatlarını ve buna bağlı piyasaları sarsmaya yetti.

İran saldırıyı üstlenmemiş olsa bile saldırının boyutu ve etkisi ve kapsamı İran’ın bir şekilde saldırıyla bağlantısı olduğunu gösteriyor. Buna rağmen özellikle ABD’nin saldırıya yönelik tepkisi, daha önceki olaylardaki tavrına göre yumuşak kaldı. ABD saldırının arkasında İran’ın olduğunu iddia etse de Trump’ın yapılacaklarla ilgili olarak önce Suudi Arabistan’la konuşacaklarını söylemesi, genel tehdit ve baskı söylemlerinden uzaktı. Fransa ve Japonya da gerilimin artmasından yana olmadıklarını, soruşturmanın tamamlanmasını beklemek gerektiğini söylediler.

İran’a karşı bu verilen bu yumuşak tepki, saldırının hedefinin hassaslığından olsa gerek. Petrol piyasalarını vuran saldırı, İran’a karşı yüksek düzeyde herhangi bir saldırının karşılığının neler olabileceğiyle ilgili herkesin gözünü korkuttu. Petrol piyasasındaki dengeli gidiş, birçok ülke için İran’a karşı çıkarlarından daha ağır basıyor. Dünyanın en büyük petrol üreticisi konumuna gelen ABD bile tüm dış politika tercihlerine rağmen petrol fiyatlarındaki bir dalgalanmayı göze alamıyor gibi görünüyor.

*

Yemen’de kıtlığa yol açan, Suriye’yi yakıp yıkan çıkarların ve gerilimlerin kaynağının ne olduğu bu saldırı sonrasında ortaya çıktı. Suudi Arabistan da dahil olmak üzere tüm taraflar,  petrol piyasasının tehlikeye düştüğünü görünce bir anda “şahin” tavırlarını bıraktı, “soruşturmanın sonuçlarını bekliyoruz” havasına büründü. Yapılan yorumlara göre son dönemde İran’a karşı en sert tavrı sergileyen Trump bile en fazla yaptırımların genişletilmesiyle yetinecek. Yani Yemen’de bombalanan çocuklar, yaşanan kıtlık ve ölen onbinlerce insan değil; bombalanan ve üretimi duran bir petrol rafinerisi, savaşan ülkelerin savaş söylemlerini bir anlığına da olsa durduruyor. Kapitalizmin pazarı Ortadoğu halklarından daha önemli.

Tüm taraflar sorulduğu zaman demokrasi için, özgürlük için, bölgede yaşayanların kendi iyiliği için ya da en aşağı kendi ülkelerinde yaşayan insanların çıkarları için bu savaşlara giriyor. Ama açıklamalar ve eylemler hiçbir zaman bu denilenle uyuşmuyor. Asıl uğruna savaşılanlar ya petrol rafinerileri, ya doğalgaz hatları, ya inşaat fırsatı ya da bir ülkenin gümrük hakları oluyor. Bütün bunlar bu çatışmaların sadece bir ülkedeki insanların bile değil; sadece tek bir sınıfın, bütün bu pazardan para kazanan sınıfın savaşları olduğunu gösteriyor.

Savaşlarda ölenlerin, aç kalanların, göç etmek zorunda kalanların değil, kapitalizmin savaşı…

Aramco’ya yapılan saldırı kapitalizmin ikiyüzlülüğünü ortaya çıkardı.