ABD’de Bernie Sanders’ın Demokrat Parti’nin başkan adaylığı için yürüttüğü kampanya hem tüm dünyada neoliberalizmin geldiği durumu anlamak hem de sosyalist politikaların başarı olanaklarını ve yöntemlerini görmek için ipuçları sunuyor.

Adaylık kampanyası aynı anda hem Trump’a hem orta yolcu, liberal Demokrat Parti bürokrasisine hem de emekçi kesimlerin üzerinden zenginleşen milyarderlere karşı yürüyor. Kampanyanın hedefleri arasında büyük ilaç ve sigorta şirketleri, 2009 krizinin sorumlusu büyük bankalar, çalışanlarına geçinemeyecek kadar az maaş veren ve onları devlet yardımına muhtaç bırakan Walmart gibi büyük şirketler var.

Sanders’ın sunduğu programın en önemli özelliği, önceden uygulanması veya önerilmesi imkansız gibi görülen bu fikirlerin artık bütün ülkenin gündeminde konuşulan, tartışılan bir noktada olması ve popüler hale gelmesi. 2016’da adaylık yarışında Clinton’a karşı önerilen herkes için ücretsiz sağlık hizmeti gibi öneriler, Demokrat Parti’nin neredeyse bütün adayları tarafından kabul edilmiş durumda. Buna ek olarak Demokrat Parti’deki adaylık yarışı da 2016’da olduğu gibi sadece Sanders ve neoliberal Clinton arasında sıkışmış değil. Warren ve Harris gibi adaylar göreceli olarak benzer politikaları dile getiriyor.

Sanders’ın önerdiği programın bir diğer özelliği, ABD siyasetinde hiç var olamamış, büyük kaynaklara sahip sermaye kesimini karşısına alan bir siyasetin mümkün olduğunu göstermesi. Hiçbir uzlaşma emaresi göstermeden, dilini sakınmadan sermayenin gücünü tırpanlayacağını iddia ediyor. Yapılan bağışların bir adayın kampanyasını belirlediği ABD siyasetinde, milyarderlerden bağışları reddedip sadece küçük miktardaki bağışlarla yarışa devam edebilmek politikaların insanlara ulaşıp karşılık bulduğunu gösteriyor.

Demokrat Parti içindeki yarışın önemli bir bölümü, geçen yıl kendi başkanlık seçimimizde de yaşadığımız gibi hangi adayın Trump karşısında kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğuyla ilgili. Orta yolcu adaylar, Sanders’ın şansının az olduğunu çünkü Cumhuriyetçilerin Sanders’ı ‘komünistlikle’ suçlayarak marjinalize edeceğini iddia ediyor. İşte bu nokta, dünyanın her yerinde politik anlamda yaşanan bir duruma işaret ediyor.

Neoliberalizm kendi politikalarının sonucu olarak ortaya çıkan gerici, milliyetçi, otoriter akımlara karşı durmak istiyor ama bu akımları ortaya çıkaran yapısal sorunları; sermayenin kontrolüne verilen kamu kaynaklarını, emekçi kesimlerin kırpılan haklarını, diğer ülkelerle olan emperyalist savaşları hedefine koymak istemiyor. Bunun açığa çıkışı da aynen şu şekilde oluyor: Neoliberalizmin yarattığı Trump, Johnson gibi canavarlara karşı duracak orta yolcu, herkesi kapsadığı iddia edilen adaylar. Joe Biden, Obama’nın ardından işte bu yolun yolcusu. Obama da kendinden önceki Bush’a karşı böyle bir profil çizmişti. Herkesi kapsama iddiası nedense sadece sermayedarlara verilen bir güvence gibi çünkü herkes sorunların nereden kaynaklandığını biliyor. İşte bu orta yolculuğa karşı Sanders, sivri programından vazgeçmeden hem kampanyayı yürütüyor hem de sistemin şirketleri, zenginleri kayıran yönlerini açığa çıkarıyor. 

*

Sanders’ın başkan seçilerek ABD’nin ekonomik sistemini tersine çevirmesini bekleyemeyiz. Kendinin de itiraf ettiği gibi böyle dönüşümler için tek tek kişiler değil kitlelerin büyük hareketleri gerekir. Buna rağmen eğer ABD gibi tarihsel olarak sosyalizm mücadelesinin geride olduğu, soğuk savaş zamanında antikomünistliğin her anlamda topluma nüfuz ettirildiği bir ülkede bile Sanders’ın politikaları popülerlik kazanabiliyorsa şartlar tüm dünyada olgunlaşmaya hazır diyebiliriz. Artık soğuk savaşı ve Sovyetlerin dağılışını yaşamamış yeni bir jenerasyon, sosyalizm umudunu eski yüklerinden kurtulmuş şekilde taşıyabilecek yeni bir nesil var. Yeni nesil, neoliberalizmin çözemediği ekonomik, ekolojik ve toplumsal sorunlarla, eskilerle uzlaşmadan yüzleşecek cesarete sahip olmalı. Sanders, yürüttüğü politika ile ABD’nin yeni nesline başka ihtimallerin de olduğunu gösteriyor; böylece sosyalizm mücadelesini sonuçlarına taşıma imkanı olmasa bile sürdürecek yeni bir kaynağını açıyor.