Geçen hafta televizyon programcısı Cem Seymen’in gençlere verdiği “farklı ol böylece iş bulabilirsin” öğüdü sosyal medyada büyük tepki topladı. Seçim süreci nedeniyle İBB’de dönen rant ve bundan küçük büyük nemalananların boyutu ortaya dökülmüşken yapılan bu öneri dalga konusu yapıldı. Seymen’in kendi “başarıları” (milletvekili olan babası) ortaya döküldü.

Cem Seymen’in yazdıkları tepki toplasa da durumu sadece Seymen’in çarpık görüşleri olarak ele almak hata olur. Ne kadar sığ olsa da Seymen sadece kendi düşüncelerinden çok daha fazlasını, gençlerin kuracakları kendi hayatlarıyla ilgili şu anda sosyolojik ve politik olarak hakim olan görüşü anlatıyor.

Sosyal medyadaki tepkilere baktığımızda bu durum ortaya çıkıyor. Gelen birçok cevap aslında Seymen’in tavsiyesine uyulduğunu ama bunun bir sonuca varmadığını, iş bulmanın artık liyakata göre değil yandaşlığa veya köleliğe razı gelmeye göre belli olduğunu anlatıyor. Burada ortaya çıkan tepki kurulu düzene olsa da akıllardaki çözümün, sistemin kökten değişmesi değil de iş bulma sürecinde liyakatın; yaratıcılığın ve kendini geliştirme çabasına önem veren “akıllı” patronların belirleyici olması olduğu görülüyor.

Seymen’in özelliği, AKP’ye muhalif geniş kesimlerde de yaygın olan, iyi yönetilen ekonomi hayalinin bir sözcüsü olması. Kaynakların iyi kullanımı, yaratıcılığın teşviki, inovasyonlar, önü açılan gençler ve yaratılan farklar hep bu hayalin terminolojisini oluşturuyor.

Yaygın olan bu görüş politik seviyede de seçim kampanyalarında görülüyor. İdeolojik anlamda bütün ikna ediciliğini kaybetmiş AKP’yi bıraksak bile, Ekrem İmamoğlu’nun işsizlikle ilgili çözümleri, temelde işçilerle işverenleri buluşturacak İstihdam Ofisleri’nden daha ileri gitmiyor. İş ve çalışma hakkı; işverenlerin ve böylece piyasanın inisiyatifinde olduğu sürece iyileştirmelerin yüzeysel kalacağı kesin. Yıldırım da elbette bu hayalin sözcülüğünü (50.000 kişiye iş sağlayacak Biyoteknoloji Vadisi ile) yapmak istiyor ama ona kimse inanmıyor.

*

Seymen’in görüşleri sadece uç bir noktayı değil, birçok kesimin aslında kabul ettiği neoliberal görüşleri temsil etmektedir. Kapitalizmin yeni nesile sunabildiği tek şey bu çürümüş görüşlerdir. Gençlere verilen tavsiyenin tek amacı, kapitalizmin yaratamadığı ve yaratamayacağı fırsatların; yani istenilen bir işte çalışabilmek, sanatla veya sporla uğraşabilmek, kendini istediği alanda ilerletebilmek gibi insani ihtiyaçların karşılanamamasının bireyin kendi suçu olarak görülmesidir. Böylece bu yoklukları yaratan düzen bir perdenin arkasında işlemeye devam edebilir. Görülmesi gereken şey Seymen’in tam da bu düzenin yaratacağı kişiliğe sahip olmasıdır. Düzgün işleyen bir rekabetten bile geçmeden, yalnızca doğuştan sahip olduğu avantajlarla bir konum elde etmiş birinin söyledikleri şaşırtıcı gelmemelidir, kapitalizmin saklamaya çalıştığı her şey Seymen’in gözünden de kaçmış durumdadır.

Peki bizler bu görüşlere nasıl cevap vermeliyiz?

- Ekonominin iyi veya kötü yönetilmesi görece bir farktır. Kapitalizm en gelişkin olduğu ABD’de bile krizler çıkarmakta, insanlara sağlık hizmeti bile sunamamaktadır. Ekonominin iyi yönetildiği neoliberal sistem bir hayaldir.

-Ekonomik sistem bir avuç patronun elinde olduğu sürece işşizlik sorunu çözülemez çünkü sermaye her zaman bunu işçi sınıfına karşı bir pazarlık aracı olarak kullanır. Asıl çözüm ekonomik düzenin yani üretim araçlarının halkın kendi kontrolünde olmasıdır.

-Gençler asıl farkı kendi hayatlarını sermayenin isteklerine ve koyduğu çerçeveye göre düzenleyerek değil kapitalizme ve kölelik düzenine karşı savaşarak yaratacaklardır. Ancak bu şekilde Cem Seymen gibileri tarihin çöplüğünde yerini bulacak, gençler yeni bir dünyayı yaratmanın özgürlüğüne kavuşacaktır.