Kıdem tazminatının gaspı kapımızda bekliyor. Damat Albayrak’ın güle oynaya açıkladığı “reform” milyonlarca işçinin gırtlağına yapışacak.

Yandaş ekonomistler el pençe divan havuz medyasına “hiçbir hak kaybolmayacak” gibi kimsenin inanmayacağı demeçler veriyor. Kendilerinin bile inanamadığı yalana milyonların inanacağını sanıyorlar.

AKP’nin para akışına acil olarak ihtiyacı var. Kriz derinleşirken elde avuçta hiçbir şey kalmadı. Albayrak aylar önce “bütçe açığını sıfırlayacağız” demişti, şimdi o açıkları ve kaçakları kıdem tazminatı fonu ile yamamaya çalışacaklar. Peki kıdem tazminatı fona devredilirse ne mi olacak? İşçi işten atıldığında patron kıdem tazminatı ödemeyecek. Patronun işçi için fona yatırdığı paranın yarısı en az 15 yıl sonra veya ilk defa konut aldığında ödenecek. Paranın tamamının ödenmesi ise emeklilikte ya da 56 yaşına geldiğinde olacak. Bugünün EYT mücadelesinin başlangıcı da işte böyle işçi düşmanı politikalarla yıllar öncesinde hayata geçirilmişti.

Patronlar da hazır mı?

Bu değişiklik hayata geçerse patronlar fona yatıracağı parayı yıllar boyunca yine işçinin maaşından kesmeye devam edecek. Bu primi fona yatırıp yatırmaması; sigortasız, güvencesiz çalışma koşullarının tavan yaptığı ülkemizde koca bir muallaktır. Elbette AKP’nin bunu garanti altına almak gibi bir derdinin olmadığını ve herhangi bir garantiyi anmadığını dahi bilelim. Primlerin yatırılmasını garanti altına almamak uzun vadede belki AKP'nin de ayağına dolanacak. AKP’nin patronlarla, hangi koşullarda masaya oturacağını henüz bilmiyoruz. Konuştuğumuz bütçe 65 milyar TL. İstedikleri toplu parayı vermek patronların o kadar da işine gelmeyebilir. AKP’ye para, patrona işçinin yükünü sırtından atmak imkanı hazır varken iki dost kendi arasında makul bir anlaşmaya da varabilir. Yani tüm adımları ve planları önümüzde en berrak haliyle durmuyor, göreceğiz.

Hakkı yenilenler işsizler ordusuna katılacak

Şimdi mevcut işlerinde çalışanların kıdem tazminatını alacağını, ikinci işlerinde ise fona devredileceğini ileri sürüyorlar. Mevcut hakkı koruyacağız demeleri, ana hakkı ortadan kaldırdıktan sonra hiçbir şeye yaramaz. Ayrıca kurda kuzu emanet etmeyeceğiz elbette. Hiçbir söylediklerine inanmıyoruz, AKP patronlarla oturduğu o masadan kendi kesesini dolduracak bir anlaşmayla kalkmak zorunda.

Kıdem tazminatının gaspıyla gelecek ikinci felaket işten çıkarmaların artması olacak. Bu ülkede 7 milyon işsiz var. Kıdem tazminatını sırtından atan patron işçileri seve seve işten atacak, kıdem hakkı yenilenler peyderpey bu işsizler ordusuna katılacak.

Yine çok güzel gelişme ve ilerleme diye attıkları bir işsizlik fonu vardı. Devletin kasasında biriken o fonların işsizlere değil patronlara yaradığını biz değil İŞKUR açıklıyor. Geçen yıl 34.6 milyar lira gelir elde eden İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsizlere 5.8 milyar lira; işverene ise 17.4 milyar lira ödendi.

Kıdem tazminatının da üzerine böyle yatacaklar. Ancak emekçilere biçtikleri bununla sınırlı değil. Yani; hakkını yiyecekler, işten atacaklar, patronlara yedirilen işsizlik fonundan ödenek vermeyecekler ve emekçileri bitmek bilmeyen bir yoksulluğa mahkum edecekler.

Çizgileri geçelim, barikatları kuralım

Kıdem tazminatı işçi sınıfının en temel çalışma hakkıdır. “Kırmızı çizgimiz” diye tanımlanan bu hak, AKP tarafından dümdüz edilmek üzere. Yani kırmızı çizgiyi çoktan aştılar. Açıklamalara ve izaha değil topyekün bir hareket planına ihtiyacımız var.

Öncelikle “bu değişikliği yapacaklar ama yine de elimizden geleni yapalım” yenilmişliğini en baştan rafa kaldırmak gerekir. Bu gasp girişimini geri püskürtmemiz mümkündür. İkinci olarak “hele bi olgunlaşsın” diyecek durumumuz yok. İktidarın içinde bulunduğu durumla, koca bir borç kriziyle işçileri ezmekten geri durmayacağı çok net.

Kıdem tazminatı gaspıyla boğazındaki lokmaya el uzatılan 15 milyon bir yanda, yoksullukla başbaşa kalan 7 milyon işsiz bir yanda. Milyonları bu sefalete mahkum etmeye çalışanlarsa bir avuç. Üretenlerin örgütlü gücünün karşısında geri adım attırabiliriz.

Kendiliğindenliğe teslim edecek vaktimiz maalesef yok. Mücadele edenler harekete geçmiş olmalı, tüm işçiler her yerde; bir diğer arkadaşının koluna girmeli. Şalterler her yerde inerse o göz diktikleri 65 milyar TL’yi mumla aramak zorunda kalacaklarını bilelim. Erdoğan’ın önceleri hoşuna giden sonra kendi koltuğunu da titreten Sarı Yelekliler örneği birkaç ay öncemizde.

Evet, kapitalizm kendi mezar kazıcılarını yaratıyor. Sermaye iktidarı AKP, ekonomik krizde kendi sonunu hazırlıyor. Ancak gömülecekleri yer için, o çukurları kazmak için o kürekleri dağıtmamız lazım. Hiç vakit kaybetmeden, hemen şimdi.