1 Mayıs’ta işçi sınıfı ülkenin gidişatı için yürüyecek. Ülkenin emek verenleri meydanlara çıkacak. Ekonomik krizde patronları kurtarmak için telaşa düşenlere gövdesiyle cevap verecek. Bileğinin hakkı ve örgütlü mücadelesi ile kazanmış olduğu haklarına göz diken hakim sınıfları yenme yolunda gücünü tazeleyecek.
**
Seçim sürecinde YSK’nın tutumu AKP-MHP ile çelişti. Sandık sonuçlarından sonra MHP açıklamaları AKP ile çelişti. Hakim sınıfın çelişkileri artarken işçi sınıfını güçlendirecek mücadele hattını ortaya koymanın tam zamanıdır. Kazanılmış haklarına el konulacak işçi sınıfını susturmak için her türlü baskı koşulları artırılacak.
İktidar ittifakı içerisindeki çelişkiler kendini pek çok örnekle belli ediyor. Bahçeli %18’lik oyu olduğu iddiası ile AKP’ye yalnız devam edemeyeceği uyarısında bulunurken, yeni uzlaşı peşindeki Erdoğan “Türkiye ittifakı” peşine düşüyor.
**
AKP, kriz ve önüne gelecek seçimler nedeniyle her türlü uzlaşı yollarını arayabilir. Bu ifade ona hizmet eder. Ekonomik krizden paçayı kurtarma telaşındaki hakim sınıflarla en ufak uzlaşı ihtimalinin başta emekçilere, tüm topluma daha büyük felaketler getireceği bilinmelidir. Sermaye sınıfı kendini kurtarmak için her türlü baskı koşuluna imzasını koyuyor, yine koyar, demokrasi aramaz. Sermaye sınıfıyla çelişmek konusunda dikkatini yitirmiş tüm kesimler AKP’nin aradığı uzlaşıya görüyoruz ki açık saha top koşturuyor. Sosyalistler bu gerçeği bir saniye bile göz ardı edemezler.
İstanbul konusunda YSK’nın vereceği karar ile sandık konusundaki hakim yaklaşım daha açık ilan edilmiş olacak. Erdoğan “faşist saldırı adımlarının, İstanbul seçim iptalinin, baskı koşullarının artışının” bugüne kadar sırtını sandığa yaslandığı için kendi topuğuna sıkmak anlamına geldiğini biliyor. Hangi koşullar gündeme gelirse gelsin halktan destek istemeye mecburlar. Bu açıdan da kesin bir rotaya girebilmiş değiller.
**
Sermaye sahipleri ve emekçiler arasındaki uzlaşmaz çelişki emekçiler lehine büyütülmek zorundadır. Seçim sonucu, büyük şehirlerdeki belirleyici gücü temsil eden emekçilerin uyarıları önemli bir imkanı yarattı. Bu imkanın kıymeti bilinmeli, en geniş işçi örgütlenmeleri çağrısı yapılmalıdır.
İşçi sınıfı konumu gereği, doğrudan doğruya direndiği her yerde, sermaye ile uzlaşmaz çelişkisini ilan ediyor. İşten atılanlar fabrika önlerinde, emeklilik hakkı yenenler meydanlarda direniyor. Kriz koşulları ağırlaştıkça daha güçlü çelişecek, daha da büyük güçle çelişkileri ilan edeceklerdir. Ülkenin yaşadığı krizin gerçek boyutlarını tüm gerçekliği ile ilan edecek, kavgasını her koşulda, gücü ne olursa olsun verecek olan işçi sınıfıdır. İşçi sınıfının her adımını, etkili hale getirmenin yolları aranabilir.
**
Toplumun patronlar karşısındaki en uzlaşmaz çelişkisini temsil ettiği için bugünü yönetenleri yenmenin biricik yolu “emek verenlerin ekonomi programı”nı ortaya koymak mücadelesini büyütmekten geçiyor. Kriz fırsatçısı burjuvaziyi ensesinden yakalamak zorundayız. Ensesinden yakalayınca nefessiz bırakmanın yolunu bulmak zorundayız.
Muhalefetteki parti liderine yapılan faşist saldırı, cezaevinde evlatlarını görmeye giden Barış Anneleri’ni yerlerde sürükleyen kolluk kuvvetlerinin saldırısı, gazetecilerin hukuksuzca tutuklanması baskı koşullarının artacağının, devleti yönetenlerin faşizme dümeni kırmak istediklerinin ilanıdır.
Sol, işçi sınıfına yoğunlaşmadığı, doğru bir programı ortaya koymadığı sürece faşist saldırılar artacaktır.
Ülke kaynaklarını talan eden, borç batağı yaratan, yeni borç bulmak için emekçi halkların parasına el koymak isteyen sermayenin baskı koşullarına ihtiyacı vardır. Poulantzas devlet aygıtının şekil almasının mutlak surette sınıf savaşına bağlı olduğunu savunuyor ve şöyle diyor; “Faşistleşme sürecinin başlangıcı işçi sınıfının yenilgisinin bir dizi karakteristik ön-koşuluna dayanır.”
İşçi sınıfını diri tutacak, direnme imkanlarını var edecek geniş örgütlü mücadele hedeflenmek zorundadır.
**
Solun işçi sınıfına yönelik tutumunu her gün biraz daha zayıflatan, AKP karşıtı, bir türlü gerçekleşmeyen soyut kalan birlik çağrıları kati surette yetmez. Faşizme direnmek konusunda sol için önemli, tarihsel kaynağı kaleme alan Dimitrov sosyal demokratların, parti ve örgütlerin böylesi birlik tavrını yeterli görmez ve der ki “Komünist ve tüm devrimci işçiler köy ve kentlerin küçük kişileri arasında, işçi mahallelerinde, işsizler arasında, fabrikalarda, birleşik cephe partisinin dışında sınıf örgütlerinin kurulmasında çalışmalıdırlar.”
Emekçi Hareket Partisi 1 Mayıs’ta parti kortejinde buluşarak her yerde işçi sınıfına örgütlenme çağrısı yaptı. Parti ve program devrimci mücadelenin bel kemiğidir. Hepsinin buluştuğu bir kavşağa mutlaka ulaşacağız.