AKP’nin kaybettiği, kritik gördüğü yerlerdeki yarattığı mazbata krizi daha fazla güç kaybetmesine neden oluyor. Seçim sürecinde sandıkta yapamadı, sonuçlarına yönelik olarak “sopalı” hale getirmeye çalışıyorlar.

Tabanı nazarında sürekli değerini kaybediyor. Elinden gelse, seslenebildiği bir toplumsal kuvvet olsa sandık sürecini kenara itecek ama böyle bir kuvvet kalmadı. Sandık olduğu sürece de AKP’ye dersinin verildiği görüldü. Ne sandık için, ne sopa için AKP’nin topluma sırtını dayayacak yüzü kalmadı. Medet umduğu güçlerle anlaşması oranında krizi tırmandırıyor.

*

Tek adam rejimini ilan eden, kriz batağının üstünü örtemeyen AKP sandıkta seçilmeye giderse tabiki rezil olur; “aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık”. İktidarı boyunca sandıkla geldiğini ülkenin tamamını temsil ettiğini tekrarladı. “Sandık beni onaylıyor” diyerek ülkeye anti demokratik süreçleri, baskıyı, her türlü hukuksuzluğu reva gördü.

Çok partili rejim başlangıcından itibaren toplum köklü hesaplaştığı için çok adaylı, çok partili süreçten geriye doğru sürüklenemiyor. Ülke seçmenleri de ilk bulduğu sandıklı süreçte AKP’ye dersini verdi. Fakat İstanbul yenilgisini hazmedemeyen, AKP-MHP oy sayımlarını basan haliyle tabanının büyük tepkisine mazhar olur durumdadır.

Her seçimde etinden sütünden faydalandığı “beka” söylemi de karşılık bulmadı. Her türlü başarısızlık imzası atılmış olan dış politikada elini kuvvetlendiren gerilimli hattı yaratamaz oldu.

Kendini genelde ayakta tutmuş, oy kazandırmış olan düşmanı yaratamadı. Bu nedenle kıvranıyor, süreci ipe sapa gelmez bir şekilde kılıfına uydurmaya çalışıyor. Hızlarını alamıyorlar AKP’li başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz basının mikrofonuna konuşurken sonuçlarla ilgili “…düzeltmek için hazırlık yaptığımız...” diyebiliyor.

*

Büyükşehirlerde kaybeden AKP, kayyım atadığı illerde de çoğunlukla kaybetmiştir. Kayyım atanan illerde Kürt halkı örgütlü tavrını korurken büyükşehirlerde CHP’li adayları desteklemekte Kürt halkının örgütlü tavrı aldığı, sonuçlarda belirleyici olduğu görüldü. Kayyımlara yönelik kampanya yürüten HDP dört belediyeyi (Ağrı, Bitlis, Şırnak, Tunceli) kaybetmiştir. Burada seçim sürecinde AKP’nin şaibe yarattığı Şırnak’ı ayrı tutmak gerekir.

AKP-MHP sağın en iyi bildiğini yapıyor Kürt halkının yaşadığı, Kürt siyasetinin hakim olduğu illerdeki seçim sonuçlarını hukuksal çerçeveden tamamen uzak bir şekilde ortadan kaldırmak istiyor. Son dakika uydurdukları kararı hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Yüksek Seçim Kurulu YSK’nın OHAL döneminde KHK’dan ihraç edilen seçilmiş belediye başkanlarına yönelik “KHK ile ihraç edilen ve belediye başkanı seçilenlere mazbatalarının verilmemesi, ikinci seçilene verilmesi” kararı AKP-MHP tarafından kayyımın mazbata vermeden atanmasından başka bir anlama gelmez. Her aşamada olduğu gibi AKP-MHP bu hamlesinde de kendi içinde çelişkisini gerilimlerini taşımaktadır. YSK kendi üyeleri arasında mazbatanın “ikinci gelene” aslında halkın istemediğine, yani kaybedene verilmesi konusunda tam bir oy birliğine varamamıştır.

Seçildiği halde mazbatası verilmeyen belediyelerde oranlara bakınca AKP arsız ve hukuksuzca mazbataya el koyduğundan daha fazla kaybetmeye mahkumdur.

 

HDP Adayı

AKP Adayı

Diyarbakır Bağlar

% 70,34

% 25,46

Van Tuşba

% 52,93

% 39,37

Van Edremit

% 53,81

% 41,79

Van Çaldıran

% 53

% 43,43

OHAL sürecinde 2016’da Kürt halkına yönelik saldırının bir parçası olarak seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyım atanmıştı. Kayyım atanan 73 il ve ilçe belediyesinde HDP’nin 50’sini kazandığını gördük. Toplamda büyük saldırı ve baskılara rağmen HDP’li adaylar 60'ın üzerinde yerde kazandı. HDP’lilerin seçildiği belediyelerde KHK’lı olması nedeniyle mazbatalarına el koyulmasının hukuki gerekçesi olmadığı gibi mantıki gerekçeleri de yoktur.

-Aday olan KHK’lıların, adaylığını kabul eden YSK HDP’li adaylar kazandıktan sonra çark etmiştir. Adaylık aşaması tamamlanmış bir adaya, oyları ezici üstünlükle aldıktan sonra “mazbata vermiyorum” demek AKP’nin kabul edilemez keyfi uygulamasıdır.

-Seçilmiş bir adayın üzerinde mahkumiyet kararı olmadığı sürece en ufak bir olumsuzluk atfedilemez. Ayrıca ağır hukuksuzluk ve haksızlık süreci olan OHAL döneminde kamu görevlerinden KHK ile ihraç edilenlerle ilgili mahkemelerin verdiği bir karar yoktur. Anayasaya uymaması bakımından da hukuksuzluk diz boyudur.

-YSK’nın bu kararı sadece HDP’li seçilenler için uygulaması ayrı bir rezalettir. KHK ile ihraç edilen Mardin Dargeçit’ten seçilen AKP’nin adayı mazbatasını almıştır. Bunu da bölge halkı asla unutmayacaktır.

*

Kayyımlardan yılmış, AKP’nin baskılarına katmanlı bir şekilde uğramış olan Kürt halkı HDP’nin kaybettiği belediyelerde eleştirel tavrını göstermiştir. Dikkatle ele almak gerekir, oy kaybının nedenlerini İrfan Aktan’a verdiği röportajda Ayhan Bilgen şöyle ifade etmiş: “HDP başka partilerle değil kendi ilke ve iddiaları üzerinden test edilir. Halktan koptuğunuzda, kariyerizme bulaştığınızda, kapalı kapılar ardında kulis siyasetine, ahbap-çavuş ilişkilerine prim verdiğinizde halk bunu görür, özellikle de küçük yerlerde bunu rahatlıkla hisseder ve mesajını bir şekilde verir.” Kars belediye başkanlığını MHP’den alarak kazanan Ayhan Bilgen’in söyledikleri demokrasi mücadelesinin güçlenebilmesi için kritiktir.

*

Elbette önceki süreçte seçim sonuçlarındaki tutumu eleştirilen CHP, İstanbul seçimlerine kilitlenmiştir. Fakat ülke partisi olmak istiyorsa ben tek bir ili tutuyorum diyemez. Büyükşehirlerde “bağrına taş basarak” sandığa giden, CHP’li adayları destekleyen Kürt halkının oylarına da sahip çıktığını açıkça ilan etmelidir. Mazbata hakkı gasp edilen her il muhalefetin temel meselesi olmak zorundadır. Ülkenin dört bir yanı için seçilenlere, seçenlerin oylarına sahip çıkmadıkları sürece başka bir adımda bu ayaklarına dolanacaktır.