Trump’ın Golan Tepeleri’ni İsrail’in toprağı olarak tanıması, Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası alanda birçok ülkenin tepkisini çekti. 1967’de işgal edilmiş, 1981’de İsrail’e bağlanmış, 2019’a gelene kadar birçok defa müzakere edilmiş bölgenin İsrail ve Suriye için stratejik önemi elbette büyük. Yine de Trump’ın kararının güncel olarak, hele Suriye’deki iç savaşın bitişiyle nasıl bir ilişkisi var pek açık değil. Çünkü Trump’ın Golan Tepeleri’ni resmi olarak İsrail’in toprağı sayması, onlarca yıldır İsrail’in işgali altındaki bölgede fiili olarak bir değişiklik yaratmıyor.
Golan Tepeleri kararı da 2017’deki Kudüs’ün İsrail’in başkenti olarak tanınması gibi fiili olarak olmasa da sembolik önemi yüksek bir karar. Karar birkaç cephede Trump’ın ve ABD’nin gelecek politikalarının işaretini veriyor.
Trump’tan seçim hediyesi
Kararın amaçlarından ilki ABD’nin İsrail’le, aynı zamanda Trump’ın Netanyahu ile ilişkilerinin sonucu olarak, 9 Nisan’daki İsrail seçimlerinde Netanyahu’ya küçük bir avantaj sağlamak. Netanyahu’nun ABD ziyareti ve yapılan propaganda, Trump’ın kararının dış politika başarısı olarak hediye paketi yapıldığını gösteriyor. Yine de Trump’ın kararı Gazze’de çıkan çatışmalarla gölgelendi. Bu konuda ihtimallerden biri Gazze’deki çatışmanın Netanyahu’nun avantajına da olabileceği yönünde. Yine de Netanyahu’nun güçlü rakiplerinin de Filistin politikaları konusunda ondan aşağı kalır yanı yok. 10 senelik iktidardan sonra güvenlik sorunu olarak görülen Gazze’nin seçimlerde avantaj sağlaması düşük bir ihtimal.
Trump’ın kararı uluslararası hukuk açısından farklı bir teamüle kapı açıyor. Genel anlamda kabul edilen/edildiği dile getirilen işgal yoluyla ülkelerin toprak kazanamayacağı ve diğer ülkelerin toprak bütünlüğüne duyulduğu söylenen saygı, Golan Tepeleri kararı ile camdan dışarı uçmuş bulunmakta. Netanyahu kararın bu yönünün peşinden gidip işgal edilen bölgeleri (Filistin’deki West Bank’i kastederek) ellerinde tutabileceklerini söyledi bile. Hakkında yolsuzluk soruşturması açılmasına karar verilen Netanyahu’ya yapılan iyiliğin seçmenlere ne kadar yansıyacağı görülecek.
ABD istikrar istiyor
Trump ve Netanyahu’nun kişisel ilişkisinin dışında, ABD’nin yerleşik dış politikasının da İsrail’de bir iktidar değişikliğini istemesinin bir nedeni yok. Aksine Türkiye’nin durumu, yakın gelecekte daha güçlü müttefik olarak İsrail’e ihtiyacın artmasına neden olabilir. Türkiye’nin S400 alımı gündemiyle somut hale gelen Rusya ile yakınlaşması, ABD için bölgedeki dengeleri yeniden düzenleme ihtiyacı doğuruyor. Türkiye’nin nerede nasıl konumlanacağı 2019 bitmeden belli olacak. ABD yine de işini şansa bırakmadan müttefiklerinin/bu durumda İsrail ve Netanyahu’nun yanında duracağının garantisini veriyor.
Buna ek olarak Golan Tepeleri kararının bir bahanesi, Suriye’deki savaşla nüfuzu artan İran’a karşı ABD’nin İsrail’in yanında olduğunu göstermek. İç savaş sırasında Golan Tepeleri’ne yaklaşan İran ve Hizbullah güçlerini İsrail’den, Rusya’nın arabuluculuğu uzakta tutmuştu. ABD bu sefer Golan Tepeleri kararıyla İran’a karşı güdülen politikaların süreceğinin, bunun için de Birleşmiş Milletleri de karşısına alabileceğinin mesajını yolluyor.
Son olarak Erdoğan ve AKP sözcüsü Ömer Çelik de karara karşı çıktı. Tepki gösteren diğer ülkelere nazaran daha cılız bir açıklama olsa da hükümetin ‘işgali meşrulaştırmayacağız’ söyleminin ne kadar iki yüzlü olduğuna dikkat çekmek gerek. İsrail’in öne sürdüğü ‘güvenlik meselesinin’ AKP hükümeti tarafından da her meselede bahane olarak kullanıldığı aşikar. Seçimler öncesi Netanyahu ve Erdoğan arasındaki tek fark, Erdoğan’ın ona destek verecek bir Trump’ının şu anda olmaması.