Son TÜİK haber bülteni verilerine göre gayrisafi yurtiçi hasıla yani milli gelir (hiç bir kesinti yapılmamış, üretilmiş olan mal ve hizmetler toplamı) önceki yılın ekim-aralık dönemine göre %3 küçüldü. Gidişattaki işsizlik ve pahalılığın ağırlığına bakınca ilk anda oranı az bulmak mümkün. Keza aynı bültende hanehalkı nihai tüketim harcamalarının bir yıl öncesine göre %8,9 azaldığını görürüz.

Krizin geride kaldığını anlatan Erdoğan bir konuşmasında küçülmeyi açık açık ifade edebiliyor. Ekonomik gidişatta halkın geçim durumunun, temel olan sorunun seçim öncesi üstü örtülüyor. Halkın alım gücü geçen seneye göre üç katı düşmüş, hiç gündeme alınmasın istiyorlar.

Son ekonomik verilerle ilgili Ahmet Tonak önemli bir hatırlatma ve vurgu yapıyor, sol iktisatçılar için "ekonominin daralması söz konusu olduğunda yüzlerini halka dönmeleri gerekir" diyor. Geçim derdinde olanlar için karşılaştırabilmemiz ve daha net görebilmemiz için "XXI. yüzyılın ilk depresyonunu en ağır biçimde yaşayan ülkeye, ABD’ye bakabiliriz" diyor. Verdiği oranlarda, ABD'de aynı dönem için hanehalkı tüketim harcamalarının %3 düştüğü görülüyor. Bu nedenle tüketim harcamalarının bu düşüşüne "vahşi düşüş" diyerek dikkat çekiyor.

Evlerdeki karşılanması gereken ihtiyaçların harcamalarında “vahşi” bir düşüş yaşanıyor. Pazarda ekonominin asıl nabzını tutan halk “yetmiş yıllık ömrümde böylesini görmedim” diyor.

*

Ekonomik gidişattaki rakamların hepsini örtmeleri mümkün olamıyor. Gelinen aşamada dizginlemeleri mümkün görünmüyor. 126 ülkeden 135 ürünün ithal edildiği gazete manşetlerinde sosyal medyada hızla ve yaygın duyuruluyor.

Patatesteki şaşırtıcı boyuttaki 200 bin ton patates ithalatı önümüze düşüyor. Ziraat Mühendisleri Odası verilerle birlikte açıklamasını yaptı "11 Mart 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile 20 Nisan 2019 tarihine kadar ithal edilecek 200 bin ton patates için %19.3 olan Gümrük Vergisi kaldırıldı. Türkiye’nin 2000-2018 yılları arasında yaptığı toplam patates ithalatı 72 bin ton oldu. Patates ithalatımız aynı dönemde hiçbir yıl 10 bin tonu geçmedi. 19 yıllık ithalat toplamının üç katı kadar patates ithal edilecek olması, tarımsal üretimimizin geldiği noktayı göstermesi açısından oldukça üzüntü verici."

Hastalık gerekçe gösterilerek bakanın resmi açıklaması ile 25 ilde 141 bin 650 dekar alanda patates üretimi yasaklanıyor. Oysa patates her koşulda hızla yetişen, bu nedenle de emek verenlerin uygun fiyata çok miktarda tükettiği temel gıdalardan biridir. Hem yasaklar hem de desteklenmeyen çiftçiler üretemez patates üretiminden çekilmiş durumda bırakılmıştır. Bitmiyor, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'nin dünyanın en büyük patates üreticisi Kanada'dan McCain firmasının 2018’de üst düzey danışmanı olduğu ortaya çıkıyor. İçerde üretimi ve üreticisi bitirilen patatesin nereden ithal edileceği konuşulurken bu detay gündeme geliyor. Ülke kaynaklarını peşkeş çekerken de şahsi menfaatlerini ve avantalarını her şeyin üstünde tutmak konusunda bir numaralar. Seçim sonrası IMF'ye giden yolların da taşlarını büyük büyük döşüyorlar.

Emek verenlerin harcamalarındaki dramatik düşüşleri görürken temel gıdadaki yıkım, yokluk tablosu bu şekilde yaratılmaktadır.

Tarım alanlarının korunması, üreticinin desteklenmesi gerekirken zaten verimliliği tartışmalı olan tarım bu şekilde yok edilmeye götürülüyor.

Patatesi bile hiç gerekmediği halde, ihtiyacın çok üstünde ülkeyi peşkeş çekmek için ithal edenlerin ancak kendi kar hırsına faydası olur. Halka uygun fiyata gıda ulaştırırken gölge etmesinler başka bir şey istemeyiz. Halka belediyelerin uygun fiyata gıda üretmesi ve tanzim satışlarla sistemli sürekli dağıtması için üretim ve üretici bitirilerek yapılamaz. AKP’nin elinde halka uygun gıda asla ulaşamaz.

Deniliyor ki "patates ithal edilince ucuza yiyeceğiz." Fakat İran'dan bol miktarda ithal edilen soğanın ucuzlamadığını tanzim satış tezgahlarına gelmediğini gördük. Bu gidişatta soğan ve patates hızla sofralardan uzaklaşıyor.

*

-AKP döneminde 10 yılda betona dökülen ekonomi nedeniyle tarım arazileri neredeyse 30 milyon dekar küçüldü, çiftçi geçinmek için üretici olmaktan çıktı, geçinemez hale geldi.

-Uluslararası sermaye ülkedeki temel gıda tarımında ve tüketiminde hakim konuma yükseltiliyor. Seçim öncesi paçayı kurtarmak için “millilik ve yerlilik” ağızlarından düşmüyor.

-Patatesteki üretim ve dağıtım halkın ihtiyaçlarına göre planlanmaktan tamamen çıkarılmış. Aslında yıllık 10 bin ton tüketen ülkeye birkaç aylık 200 bin ton ithalat yapılabiliyor.

-Yarattıkları dış borcu ödemek için IMF ile seçim sonrası bir biçimde anlaşmaya hazırlanıyorlar. Dünyadaki hakim sermaye sınıfı, patatesin üretiminin ve tüketiminin karar vericisi haline gelecek.

-Türkiye iklim çeşitliliği açısından turizm söz konusu olunca övünülen bir ülke, toprak tipi zengin görülüyor. İklim koşullarının kötüye gitmesi temel gıda üretiminde gerekçe gösteriliyor ama önlem almak için ekonomik kaynaklar sürekli betona harcanıyor.

Emek verenler için bu tabloyu kabul etmeyecekler, edemeyecekler, mutlak surette değiştirecekler.