AKP bir toplantı organize etmiş adına da “Kadın ve Adalet Zirvesi” demiş. Vay vay vay ki vay! Hiç alçaktan atmak da yok “kartallar yüksek uçar” misali. Aklın, havsalanın alması mümkün değil AKP, kadın ve adalet yan yana duracak. Nitekim Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu oradaydı, gerçekleri ortaya serdi, cevaplarını verdi. Onlar için sorunun yankılanması da felaketti susturmak için zorla salından çıkarmaları da felaketlerine dönüştü.
Esas tartışma konusu Erdoğan’ın konuşması. Kolayca “gündemi değiştiriyor” diyerek geçemeyeceğimiz ortada. Bu rezilliği, alçaklığı cevapsız bırakamayacağımız ortada. Ayrıca pekala gündem salonda susturarak çıkardıkları kadınların eline geçmiş oldu. Gündemleri Erdoğan’ın eline diline bırakmamak mümkünmüş demek ki.
Önce şu zalim sultanlıktan başlayalım. Erdoğan Hz Ömer’in lafına atıf yaparak el altından kendini sultan ilan etmiş oluyor. Zaten kendine sultanlar gibi sarayda yaptırmış durumda. Yasaların kötülüğüne değil biz yalnızca Erdoğan’ın iyiliğine bakmalıymışız. Yasalar canımıza okuyacak ama Erdoğan’ın varlığı herkese yetecek.
Erdoğan’ın “kadın erkek eşit değildir” de şekillenmiş olan, ortaçağdan fırlayan düşüncesi kendi yörüngesinden taşamayacak bir laftır. Bu laf AKP’nin kadını cins olarak inkar ve yok sayma ürünüdür. AKP’nin kadınlara yönelik her türlü ayrımcı politikası buradan yükseliyor. Kadınlar boşanma hakkı, çalışma hakkı, konuşma hakkını kullandığı için hayatlarını kaybediyor. AKP tüm benliği ile bunların karşısına geçmiş durumda. AKP hükümet olduğu sürece artık biliyoruz ki kadınların hayatı tehlike altındadır.
Kadınlar canlarını ortaya koyuyor. “Canım tehlikede bağrıma taş basıp oturayım” demiyorlar. Dişiyle tırnağıyla boşanma hakkına sarılıyor. AKP’ye oy veren pek çok kadının da yaşam kavgası bu toplumsal gerçek üzerinden yükseliyor. Kadın erkek eşitliğini yok saymaya çalışan erkek egemenliğini tarihe gömmek için tüm varlıklarını ortaya koyuyorlar. Erdoğan bu gerçeğe dilini uzattıkça rezil olacak. Konuştuğu salonlarda, kadınlara indirmek istediği eli daha kaldıramadan durduran kadınlar hep var olacak.
Erdoğan konuşmasında komünizm düşmanlığı yapmayı ihmal etmemiş. “Komünist rejimlerde kadınların ver eline kazmayı küreği çalışsın olmaz böyle bir şey” diyor. Burada kadını çalışma hayatından alı koymayı hedefliyor. Erdoğan’a göre beş çocuk büyütmesi gerekirken kadının ne işi var çalışma hayatında. En başta çalışma hakkımızın dokunulmaz olduğunu haykırmaya devam etmeliyiz. Şunu da bilelim komünizm kadınların kurtuluşu için çalışma hayatına katılmasını sağlayacak her türlü yolu kurmuştur, önündeki engelleri kaldırmıştır. Başta Ekim Devrimi’nin ardından Sovyet Rusya’da kadınların çalışma hayatında yer alabilmesi için büyük adımlar atılmıştır, yemekhane, çamaşırhane, çocuk bakım evleri kurulmuştur. Dünya tarihindeki 8 Mart, 25 Kasım gibi pek çok önemli gün sosyalist kadınların çabaları ile kazanılmıştır.
Gelelim kapitalizme, daha doğrusu Erdoğan’ın AKP’sinin kene gibi yapışık olduğu kapitalist sisteme. Kadınların sömürüsü kapitalizmde en yüksek seviyededir. Hele Türkiye’de en güvencesiz, kayıt dışı, esnek sistem kadınlara uygulanır. Kadınların yaşadığı en korkunç işsizlik seviyesi Türkiye’dedir. Kadınların iş gücünden sayılmama oranı çok yüksektir. AKP’nin elinden gelse kadınları işsizlik ve işgücü sayılma rakamlarından tamamen çıkaracak. “Ne kadını kardeşim” diyecek. Bugün taşeron sistem, AKP hükümeti ile hat safhada sömürmektedir. Kadınlar çalışmak istedikleri yerlere giderken yollarda hayatlarını topluca kaybetmektedir. Daha işyerlerine bile ulaşamamaktadırlar. Komünizme düşmanlık yapan AKP önce gerçek soruların ve sorunların hesabını verecek.