24 Haziran seçimleri için muhalefetteki tüm partiler kendi politikalarını belirledi ve en güçlü şekilde uygulamaya koydu. Saray rejimine karşı her türlü taktik ve söylemi sadece fikir düzeyinde değil, sahada da uygulayacak adaylar var. Böyle bir süreçte, meclis tipi bir yapılanmanın süreç içerisinde etkin halde kalması elbette zor olacaktır. Meclis’in kendi karar alma mekanizmalarına çağırdığı geniş kesimler, tam gaz devam eden seçim politikalarının etkisiyle kendi yakın oldukları taraflara çekilirler. Daha önce ana akım politikaların yarattığı umutsuzluk ve çözümsüzlük hali, yerini bir heyecana bırakır. Yine de böyle bir durumda Meclis açısından utanıp sıkılacak bir şey yoktur. Seçim süreçlerinin kitleleri siyasallaştırması tam da budur. Elbette kitleler önce kendilerine en yakın, imkanları en geniş yapılara yönelecek veya geri döneceklerdir.

Bu ‘geri dönüşe rağmen’, Seçim Süreci Meclisleri’nin yarattığı ve yaydığı, eşit söz hakkı, herkese açık toplantılar, belirli bir amaca doğru ilerleme gibi fikirler ortadan kaybolacak değildir. Aksine, meclislerin doğalında savunduğu bu fikirler, 24 Haziran sürecine damgasını vurmuş gibi gözükmektedir.

Ancak erken seçim kararıyla herkesin kafasına oturmasına rağmen, seçimlerin ele alınması ve hazırlık yapılması gerektiği fikri, meclislerin birçok tartışmanın içinden damıttığı bir politika oldu. Seçim Süreci Meclisleri birçok siyasi aktörün tersine, Mayıs ayında duruma uyanmadı. Ocak’tan itibaren tartışmalarının sonucu olan fikri savundu ve buna göre harekete geçti.

Bu seçim siyaseti fikrinin bu kadar net bir şekilde ortaya çıkabilmesinin nedeni de meclis tipi toplantı formatı oldu. Bir şekilde körelmiş, güncel ve rasyonel bir tartışmanın tarafı olamayan fikirler, herkesin eşit söz ve inisiyatif hakkına sahip olduğu meclis formatında bir bir elendi. En sona kalan fikir de bütün meclis tarafından savunuldu ve uygulandı.

Meclis, referandumda ve 24 Haziran’da oluşan, Saray rejimine karşı farklı siyasi görüşlerin bir araya gelmesinin de savunucusu ve uygulayıcısı oldu. Meclis toplantılarına muhalefet cephesinin her kesiminden insan katıldı. 24 Haziran’a özgün TAMAM havası esmeden çok önce, meclis farklı kesimlerin birliği için adımını atmıştı.

Özel olarak hakkını teslim etmek gerekirse Seçim Süreci Meclisleri, büyük aktörlerin büyük alanlar kapladığı 24 Haziran sürecinde de, kendi alanını korudu hem de genişletti. Seçim Süreci Meclisleri, seçim siyasetinin konuşulup uygulanabildiği, sadece sözle değil, gerçek anlamda her kesime açık bir zemin haline geldi. Aynı zamanda rahle-i tedrisatından geçen herkesi değiştirdi. Meclis fikri artık kimsenin kaldırıp rafa koyamayacağı bir şekilde kökleşmiş durumda.

Aynı zamanda, Meclis’in de önüne koyduğu seçim güvenliği konusu, muhalefetteki partiler açısından aynı şekilde ele alınmaya başlandı. Adil Seçim Platformu adı altında, seçim güvenliği ile ilgili inisiyatif alan tüm yapılar 24 Haziran için gönüllülerin ortaklaştırılması, sonuçların takibi ve açıklanması gibi konularda çalışmalar yapıyor. Farklı kesimlerin ortak amaç için bir araya gelebileceği seçim güvenliği konusunda da tekrar kanıtlanmış oluyor.

24 Haziran gibi önemli bir süreçte, seçim siyasetini tartışmak ve uygulamak, birçok siyasi görüşten insanın oturup tartışabileceği bir zemin olabilmek, aynı zamanda ele aldığı seçim güvenliği konusunu bir noktaya getirebilmek büyük bir başarıdır. 24 Haziran sonrası süreç bugünden belirsiz olsa da, Meclis, kökleştirdiği fikirlere dayanarak yoluna devam edecektir. 24 Haziran’da elde edilecek bir başarı, daha birçok alanda meclislerin dayandığı fikirlerin hem kanıtlanması olacak, hem de bu fikirlerin yayılması için bir imkan yaratacaktır.