AKP-Saray tek kişilik rejimi elini kolunu sallayarak yönetebileceğini sanırken, sermayenin atlatamamakta olduğu kriz gırtlağına bastı. OHAL ve KHK'lar imdadına yetişemedi. Seçimsiz adım atamayacak kadar kötürümleşen Saray-AKP-MHP(BBP) seçim bildirgesinde kendine muhalefet etmek zorunda kalınca, herkes bu işin T A M A M olduğuna kanaat etti.

**
Halkın huzuruna çıkma sırası gelince, seçme seçilme günleri yaklaşırken, hükümet, yönetimi altında artışı durdurulamayan "faiz, enflasyon ve cari açığın düşürüleceğini" ilan ediyor. Seçim manifestosunda kendini çürütüyor. Saray "irtifa kaybettiğini" ilan ediyor.

Partisinin yüzde ellinin altında kalma ihtimali çok güçlü, bu yüzden Cumhurbaşkanı, AKP'ye oy verilmesi için çağrı yapmak zorunda kalıyor. MHP ile belli ki bir oy krizi yaşanıyor.

**
Parlamento çoğunluğunu elde etmediğinde, partili Cumhurbaşkanı partisinin azınlıkta kaldığı bir meclisten veto yiyebilecek. Boşa değil, Erdoğan "güçlü Cumhurbaşkanı için parlamento gücü gerekir" diyerek AKP'ye oy istiyor.

Parlamentonun yasama gücü, temel haklar için devam ediyor. Meclis çoğunluğunu kaybeden Cumhurbaşkanı bu gücü de kaybetmiş olacak. Erdoğan'ın kendisine oy verip partiye oy vermeyeceklere "münafık" demesi bu ihtimalin büyüklüğünden kaynaklanıyor.

Halka hukuka uygun sorulan, hukuka uygun yapılan seçimde tek partili rejim, Kenan Evren kaldı mı ki, "Başkanlık" kalsın? 7 Haziran, 16 Nisan’da "Başkanlığa Hayır" denildi, 24 Haziran "ellerimizle" son perdesi olacak.

**
Ne 7 Haziran'da olduğu gibi seçim sonuçları yok sayılabilir, ne 16 Nisan'da olduğu gibi gayri meşru sonuç ilan edilebilir, ne de çok büyük bir oy hırsızlığı yaparak hasır altı edebilir. Çünkü bu sefer "seni Başkan yaptırmayacağız!" diyen HDP yalnız değil. Pek çokları, muhalefetin tümü "tek kişilik rejim değil, halkın hakimiyetini sağlayan parlamento" diyor.

Çünkü bu sefer dört dörtlük hırsızlık yapmak üzere yapılan yasa karşısında muhalefet dört dörtlük sandık güvenliği hazırlığı yapıyor. Kürt illerinde sandıklarda görev alabilecek CHP ve Saadet Partisi'ne çok iş düşüyor.

Artık çaldıkça, zorbalık yaptıkça, ekonomide çok daha büyük sorunlar yaşayacaklarını, altında kalacaklarını gördüler.

Ülke halkı 16 Nisan referandumunun ardından "YSK'nın kapısına dayanılmadı" diye muhalefeti eleştirmişti ve Adalet Yürüyüşü'nde elinden geleni ardına koymamıştı. Muhalefet sandığa sahip çıktıkça "arkasında sonuna kadar duracak milyonları var" diyebilmeliyiz muhalefetin hepsi İnce gibi seçim gecesine çağrıları şimdiden büyütmeli.

**
HDP'nin barajı geçmesinin hayati önemde olduğunu görmemiz gereken bir seçim süreci yaşıyoruz. AKP-Saray karşısındaki "millet ittifakı" için  de HDP'nin barajı geçmesi kritik bir hal aldı. HDP'nin barajı geçemediği durumda AKP'nin meclis çoğunluğunu alması, muhalefeti de muhalefetin Cumhurbaşkanı adaylarını da zor durumda bırakır. Cumhur ittifakı meclis çoğunluğunu kaybederse, Erdoğan'ın 2. turda seçilmesi zorlaşmış olacak. Her ne kadar Erdoğan, partisine oy çağrısı yapsa da MHP'den "tabanımızın 2/3'si Erdoğan'a oy vermeyecek" açıklamaları geliyor.

Cumhurbaşkanı baş danışmanı İlnur Çevik tarafından tersi açıklama da gelse çözüm süreci dile getiriliyor.

Önüne geçmek için gayet isabetli bir şekilde sıfır barajı ilan eden CHP ve tabanı için gerekirse oyunu HDP'den yana kullanabilmek bu çerçevede, bu gözlemlerle 7 Haziran'da olduğu gibi çok doğal karşılanabilecektir.

**
HDP'nin barajı geçmesi mümkün ama yine de "Hayır" tabanına seslenerek HDP'nin barajı geçmesinin kritik bir anlamı olduğuna daha fazla dikkat çekmek gerekir.

Demirtaş'ın Muharrem İnce'nin ziyareti sonrası açıklamasına ve kapsayıcılığına dikkat etmek lazım, cezaevi koşullarına rağmen İnce'nin ziyaretine çok olumlu yanıt veren Demirtaş, CHP’den sergilemesi beklenen yaklaşımı doğru biçimde sergiliyor. Bir kez daha tam isabetli "tek kişilik rejim" karşıtı tavrı sistematik olarak örme çabasını ortaya koyuyor.

Sıfır barajını öne sürerek rejimi karşısına alan CHP tabanı ve "Hayır diyenler" HDP'nin barajı geçmesini sağlayacak. İkinci turda bizi çok daha büyük imkanlar bekliyor olacak.