IŞİD’i destekleyenler, göz yumanlar, göz ardı edenler aynı safta buluştular. Bu safta bulunanlar, AKP dışındakiler, bir dizi yola girmiş oldular. İnsanlık adına utanç verici bir yol. Belli başlılarını not edelim. Tezkereye onay vermek, Kürtlere düşmanlık etmek, yargının AKP’nin eline geçmesine seyirci kalmak, AKP’nin IŞİD’i beslemesini görmezden gelmek, IŞİD tehlikesinin Türkiye’ye girmiş olmasını göz ardı etmek, çözüm süreci ile yakalanmış olan sulh ortamını darma duman etmek, AKP’nin 90’lara dönme hamlesine ortaklık etmiş olmak…
Bu tarihte IŞİD’den daha beter ne olabilir ki? Ama bu kesimler böyle düşünmedi. Bu kesimler karşısında da Kobanê direnişi daha anlam kazandı. Kobanê’yi kurtarabilmek sadece Kürtler’in konusu değildi. Ama IŞİD’e ve besleyen AKP’ye karşı halkların ortak büyük bir ayaklanması olamıyordu.
Zaten AKP karşısında Gezi Direnişi’nde birlikte duranlar, IŞİD karşısında daha fazla kenetlenmek durumunda değil miydi? Gezi’de AKP karşısında duranlar IŞİD karşısında aynı safta yer almadılar. Kürt Savunma Güçleri’nin (YPG) bölgede Türkmenleri kurtarmış olmasına bile aldırmadılar. Gezi’de omuz omuza, bayraklarla el ele, ortak bir şekilde AKP’nin gazına direnmiş olmak hemen unutuldu. Ayrımcılık, halk düşmanlığı, tek sıra, birbirinden hiza aldı.
***
AKP’nin çok çok gerilerdeki yüzyıllara, hatta ortaçağın kölelik düzenine, son sürat gitmek istediğini hepimiz biliyorduk. Kadınları pazarda satan IŞİD vahşeti bu nedenle ona makul geliyordu.
AKP böyle giderken karşısındaki başat direniş dünya konjonktürü ile birlikte Kobanê oldu. Kürtler oldu. AKP de bu nedenle son hızla virajını 90’a kırdı. Kendisine yakın gelen, Kürtlere en büyük zalimlik yapılan 90’ların uygulamalarına dört elle sarıldı. Toplu katliam düzeyine varan ölümler (42 insanın devletin eylemlere saldırıları sonucu hayatını kaybetmesi), sokak ortasında faili meçhul (Azadiya Welat çalışanı Kadri Bağdu kardeşimizin kimliği belirsiz kişilerce sokak ortasında öldürülmesi, yargısız infaz, polisin nezaretinde toplu linç). Ve hemen arkasından polise öldürme yetkisini artıracak tam teşekküllü öldürme emri yasası “güvenlik yasası” AKP eli ile hazırlanıyor.
Yakın zamanda Erdoğan’ın öldürme emri verme konusunda Gezi’de kendini iyice açık ettiğini de hatırlayalım. O zamandan hazırlık yapıyormuş. Sekiz gencimiz yaşamlarını yitirmişti ama Erdoğan yaşanan ölümlere “az bile oldu” diye düşünmüştü. Bu nedenle öldürme emirlerini verdiğini ayan beyan ilan etmişti. Gezi Direnişi’nin bir tarih yarattığını, Erdoğan’ın, kendisinde açılan yaraya sanki her gün tuz basılıyormuş gibi inlemelerinden anlıyorduk. Her seferinde kendi kendine Gezi’de direnenler için “ben niye bunların hepsini ortadan kaldırmadım?” diye soruyordu.
***
Kobanê halkının haklı, meşru, güçlü direnişi zafere yürüyor. AKP’nin tüm alçakça çabalarına, IŞİD’i tüm eşitsiz koşullara rağmen defalarca püskürttü. Kobanê için her yer direnişle dolup taştı. Zulümlerden dünyanın dört bir yanına Türkiye’nin dört bir yanına dağılmak zorunda bırakılmış Kürtler ayakta. Aklı başında olan kesimler IŞİD belasının başka türlü durdurulamayacağının farkında. Direnişin bugünlere kadar varması vahşet karşısında insanlık için bir zaferdir.
AKP 90 tipi olabilir. 90’ların karanlığı, her türlü karanlık onda toplanabilir. Ama toplum 90’lardaki toplum değildir, olmayacak da. Bir kere Gezi’yi kazanmış bir toplumuz. İkincisi Kürt Hareketi o günlere bakınca bugün pek çok açıdan mutlak bir yol kat etmiştir. Türkiye’deki sağcı ve katliamcı siyaset karşısında çözüm sürecini kazanmış olmak, Cumhurbaşkanı adayını çıkarıp önemli bir sonuç ile çıkmış olmak en güncel en belirgin sonucudur. AKP dize gelmiştir. 90’ları her uygulamak istediğinde beter bir şekilde dize gelmek zorunda kalacaktır.
Ve bugün dünya halklarının elleri Kobanê’ye doğru açılmıştır. Emperyalizm ve AKP, IŞİD eli ile büyük bir yıkım yapmak istemiştir. Direnen Kobanê herkesin esaslı gündemi haline gelmiştir. Dünya için Kobanê bugün dünden daha kıymetlidir. Kazanan Kobanê’nin elleri dünya halklarının elleri ile buluşacak.