Hava, seçim süreci ile hızla muhalefetten yana esmeye başladı. Kıymeti bilinirse seçim sürecini büyük kazanımlarla geçirebiliriz. Var olan rejimin aktörlerinin hiç hazzetmediği gelişmeler gerçekleşti. Meydanlarda saray her gün tekçiliği anlatırken, birden siyaset yapma zeminleri çoğaldı, adaylar ilan edildi, çoğulculuk öne geçti. Cumhurbaşkanı adaylarının çok olması, parlamenter rejimi savunanlar için iyi bir fırsata dönüştü. Sarayın beklentisi, hazırlığı ise tam tersiydi, boşa düştü.

Her şeyden önce “7 Haziran’ın en önemli ismini unutturdum” diye varsayıyordu, bunda da yanıldı. Demirtaş cezaevindeyken aday oldu. 7 Haziran’da AKP iktidarını ve başkanlığı durduran siyasetin önemli ismi Selahattin Demirtaş’ın adaylığının çok önceden ilan edilmesi gerekiyordu. Neyse ki, milyonların sesine kulak verilerek yeniden aday ilan edildi.

Meydanlarda özgür bir şekilde halklara hitap etmesi gereken, aslında Saray’a en iyi cevabı verebilecek Cumhurbaşkanı adayı rehin tutulmaya devam ediyor. Saray rejiminin büyük utancıdır. Ve yine de Demirtaş, hücresinden coşkuyla, kararlılıkla milyonlara hitap etme başarısını, iradesini gösteriyor, bu da onlara ağır dert olsun. Cumhurbaşkanı adayımız, bir önceki seçimde %10’a yakın oy almış Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, serbest bırakılmalıdır. Eşit, adil bir seçim mücadelesi için ülkenin olmazsa olmazıdır.

**

Erken olması beklenen seçimi, AKP-MHP’nin neden yangından mal kaçırır gibi “baskın seçim” ilan ettiği ayan beyan ortada duruyor. Muhalefet bu durumu neden AKP için “veda  seçimi”ne dönüştürmesin? Erdoğan’ın gençlere, hem de ciğerden “…artık neredeyse yolun sonuna doğru geliyoruz..” dediği videodaki vedasını bu süreçle birlikte kalıcılaştırmak neden mümkün olmasın?

Şişirilmiş büyüme rakamları, dolar kullanımını ve faizdeki artışı engelleme girişimleri, halkın cebini doğrudan vuran enflasyonun kalıcı hale gelmesini gizleyemiyor. Benzin fiyatlarının tavan yapmasını durduramıyor. Geçinemeyenlerin ülkesinde, milyonların gözüne seçim vaatleriyle kül üfüremeyecekler. Muhalefetin her kanadının, meydanlarda sürecek seçim siyaseti ile iplikleri birer birer pazara çıkacak. Kendi kazdıkları kuyuya her konuşmada tekrar tekrar düşecekler. Büyük ekranları kararttılar, ama gözleri kulakları karartamazlar, ortalık saray muhalefeti ile kaynayacak. Neresinden tutulursa tutulsun, sapır sapır dökülecekler.

Kimse, Suriye politikası ile yaratılan savaş ortamından yana değil. ABD’ye esip gürleyen, bir hafta sonra takdir eden, bir hafta sonra Rusya’dan alacağı S400 füzesi yüzünden papaz olan, dış politikayı eline yüzüne bulaştırmış bir iktidarı; bir anlamda referanduma dönen bu seçimde AKP tabanı da, 16 Nisan’da olduğu gibi, onaylamayacak. AKP tabanına da seslenmenin ve karşılık bulmanın imkanları, daha da çoğalmış bulunuyor.

**

“Hayır” cephesinin süreci hep birlikte omuzlamasına, hep birlikte muhalefetine olan ihtiyaç çok kritik önemde. Seçim sürecinin hiç bir metrekaresinde bu, aklımızda çıkmamalıdır. Adeta hassas teraziyi dengede tutacak ağırlık diye düşünülmelidir. Terazilere ağırlıklar konulurken, siyaset ve açıklamalar bu minvalde seçilerek koyulmalıdır. Bu nedenle şimdiden, rejime muhalefet dururken Hayır cephesinin birbirine muhalefetini yapmamaya dikkat edilmeli, bir kenarda tutulmalıdır. Merak etmeyin sonra bol bol, uzun uzun birbirine muhalefet yapılacak zamanlar gelecek.

CHP burada önemli bir rol oynuyor, oynamak zorunda da bulunuyor. Gözlemim, HDP ile temasının fazlalaştığı veya birlikte hareket etme ihtimalinin çoğaldığı dönemden geçiyoruz. CHP’nin sıfır barajın üzerinde durması, sahiplenmesi bunu gösteriyor. Bu saatten sonra HDP’nin dışarıda bırakıldığı ittifak tartışmaları da, siyaseten bir zorluk yaratacaktır.

**

Birinci turda kazanmak için önüne her şeyi koymuş Erdoğan ile ikinci tura kalmak, Hayır Cephesi için çok büyük bir imkana dönüşecek. Muhalefetin birinci turda parlamentonun çoğunluğunu veya Cumhurbaşkanlığını alarak yenmiş olması ise, ülkenin gidişatını tamamen değiştirecektir. Ama eğer HDP barajı geçememiş olursa -ki anketlerde geçtiği görünüyor ve de buna izin vermemek objektif olarak tüm muhalefet için elzemdir- o zaman, parlamento çoğunluğunu kaybetmek, muhalefet için hiç de iç açıcı olmayacaktır.

HDP’siz bir meclis, hücrede seçim kampanyası başlatmış Cumhurbaşkanı adayı ile beraber, bir Saadet Partilinin, İyi Partilinin de hazmedebileceği bir pozisyon asla olmayacak. CHP, HDP ile teması artırarak süreci nasıl  beraber yürüteceğini daha fazla düşünecektir, adım atacaktır. Dokunulmazlığın kaldırılmasına hayır demiş bir Cumhurbaşkanı adayı şansıdır, ama yetmeyecektir. Kürt halkına seslenmenin yolunun, demokratik siyasete alan açmaktan, yani HDP olmadan olmayacağı konusunda tavır almaktan geçtiğini süreç içerisinde gösterecek veya buna göre rol üstlenecektir.

**

Milyonların sesine kulak verip aday olan Selahattin Demirtaş, HDP ve birlikte hareket edeceğini ilan edenler için rejim, yani başkanlık sistemi, yani ülkenin demokratik geleceği en kritik konu olmaya eskisinden daha fazla devam ediyor. Bu nedenle seçimin en tereddütsüz, tüm kesimlere en hitap edebilir, en dinamik kesimini oluşturduğunu gösterecektir. Herkese el uzatmanın imkanlarını zorlayacaktır.

Oyların büyük dilimine her seferinde sağ eğilimli muamelesi yapmanın, büyük bir yanlış olduğunu birlikte göreceğiz. Zaten hatırlayalım, CHP bir önceki seçimde Ekmeleddin aday çalışmasında, sağ tabandan da sol tabandan da tepki oyları almıştı. 7 Haziran’da tabanı Demirtaş’ı desteklemişti. Ne zaman ülke geleceği için demokratik bir hamle yapmış ise de, milyonların takdirini ve onayını kazanmıştı. Yine bu rotaya girilebilir.

Bu ülke daha ne yapsın? Gezi’de, 7 Haziran’da, 16 Nisan’da, Adalet Yürüyüşü’nde sağdan yana mı tavır koydu? Hiç de değil. Ülkenin demokratik geleceği için ne demesi gerekiyorsa, ne yapması gerekiyorsa onu yaptı. Seçim süreci ile birlikte kat be kat fazlasını da yapabilir. Yeter ki “Hep Beraber” hazırlıklı olalım.