IŞİD konusunda terleyen Cumhurbaşkanı devrede. Tayyip Erdoğan hükümet yokmuşçasına, “meclis de ne ki” dercesine tüm süreci belirliyor ve temsil ediyor. Davutoğlu takas konusunu kapatmaya çalışırken Erdoğan “velev ki takas” diyor. Bunun “velev ki IŞİD’le işbirliği içerisindeyim” anlamına geldiği çok açık. Zaten IŞİD vahşeti Erdoğan’ın “gül yüzü” için karşılıksız takas yapar mı? Trenler dolusu lojistik gittiği gibi acaba ne düzeyde siyasi sözler verildi süreç içerisinde göreceğiz. AKP’nin kuralsız kaidesiz ve hukuksuz dış siyaset süreci işlemeye devam ediyor. Kaç milyon insanın canı tehlikeye atılıyor AKP için önemi yok. Bunların hepsi AKP’nin ne olduğu belirsiz bölge gücü olma hedefine göre dizayn edilmeye çalışılıyor. AKP her köşede IŞİD’i anlamlandırma, bölgedeki halkları savunan güçlerle eşleştirme çabası peşinde. Buradan milliyetçi kesimlere seslenerek kendisine destek buluyor. Sanki IŞİD’e sınırlar feda edilmemiş de korunmuş gibi herkes bir anda sınır bekçisi kesiliyor. IŞİD konu olmaktan çıkıyor, bir anda Kürtlere karşı ayrımcılık kapıları açılmak isteniyor.

Rehinelerin kurtarılması sürecinin AKP ve IŞİD arasında nasıl bir takas ile sonuçlandığının üstü örtülmek isteniyor. Art arda cevapsız bırakılan “IŞİD’e nasıl sözler verildi?” sorusu AKP’yi köşeye sıkıştırıyor. Bu nedenle ortamı soğutacak açıklama Erdoğan’dan geliyor “IŞİD’i durdurmak için her türlü destek verilecek. IŞİD bataklığı bitecek” diyor. Ne zaman, nereye, nasıl, destek verilecek? Hepsi AKP’nin akıl almaz keyfiyetine göre belirlenecek. AKP tarafından hem IŞİD gıdasız, hem ABD yanıtsız bırakılmayacak. Hem vahşet çetesinin, hem emperyalizmin işbirlikçisi olunacak. Bölge halklarına ne olduğu, olacağı, Türkiye sınır boylarındaki tablonun nasıl bir tehlikeye gireceği umurunda değil. Bugüne kadar yerinden, yurdundan, canından, bedeninden olan bölge halklarının hesabını kim verecek umurunda değil.

 ***

AKP, Kobanê’deki Kürtler kaybederse barış sürecinde elinin güçlü olacağını düşünüyor. Sırf bu nedenle sınıra yardım taşıyanlara gerçek mermilerle saldırıyor. Tampon bölge planlayarak IŞİD’e zemin hazırlıyor. Kobanê’yi boşaltarak şehri IŞİD’e bırakmak istiyor. Kobanê’yi korumak için gitmek isteyenlere engel oluyor. Çünkü bir yandan kendi oyunu bozulmuş oluyor. Aslında Kobanê’yi ateşe atmak demek barış sürecini ateşe atmak demek oluyor. Çözüm sürecini tehlikeye atan AKP eninde sonunda kaybeder. Elindeki yegane kozlarından birisi de Kürt sorunundaki attığı adımlardı. Pek çok konuda toplumun nefretini kazanan AKP buradan da büyük bir nefret kazanır.

Çok açık ki IŞİD belasını dünya güçleri izledi, izliyor, Irak’ın silahlı güçleri direnemiyor. Direnen ve durdurabilen güç YPG oldu. Türkmenler için de Ezidiler için de Kürt Savunma Güçleri umut oldu. Bugün hala IŞİD belasına rağmen Kürtleri tehlike ilan eden AKP ve ona destek verenler Ezidiler gibi Türkmenler’i de korumuş olan Kürt Savunma Güçleri’nin öneminin görülmesini istemiyorlar. Bunları iki yıldır tüm kesimlerin desteğini kazanma aşamasına gelmiş olan çözüm sürecini ateşe atarak yapmak istiyorlar.

***

Türkiye’de demokratik haklarını kullananlara karşı polise öldürme emri veren AKP için, Erdoğan için bölgede ve Türkiye’deki halklara yönelen ölüm tehlikesi hiçbir önem arz etmiyor. AKP için yegane sorun olabilecek şey karşısına dikilecek muhalif güçlerdir. Bölgede ve Türkiye’de esas suçlu olduğunu ortaya çıkaracak güçlerdir. Kobanê Direnişi AKP’nin gerçek yüzünü ortaya sermektedir.

AKP’nin karşısına pek çok konuda ortak bir şekilde dikilmek durumunda kalan güçler tam da bu zamanda IŞİD vahşetini durdurmak için yine ortak dikilmek zorundadır, zorunda kalacaklardır.