Emperyalist devletler Irak ve Suriye’ye bir saldırı planı yaparken AKP’nin IŞİD’i besleyip büyüttüğü iyice açığa çıkıyor. Elini, kolunu, ayağını IŞİD dengesine göre oynatıyor. Bir yandan da çözüm süreci içerisinde olduğu Kürtler, Ortadoğu’nun önemli bir gücü olarak karşısına dikiliyor. AKP Kürtlere karşı da IŞİD’i elinde bir koz olarak sürekli tutmak istiyor. Köşeye sıkıştığı için de mesela AKP’li Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş açıkça ABD demeden “IŞİD arkasında büyük devletler olmadan hareket edemez” diyor. AKP çökmüş gitmiş dış siyasetini iyice sefilleştiriyor. Hem ABD ile el sıkışmak hem de IŞİD belasını kollamak istiyor. Buradan paçasını kurtarmak için kamuoyu karşısında emperyalizmi suçlama telaşına şahit oluyoruz.
Bunlar o suçlu bu suçlu derken en sonunda Abdülkadir Selvi rehin alınan Musul başkonsolosunun asıl suçlu olduğunu ilan etti. Yani yine AKP’de suç yok, rehin alınan suçlu.
Selvi dert yanmaya devam ediyor “Türkiye Gezi’den bu yana normal bir süreçten geçmiyor. Dilerim ki bu uygulama uzun sürmez”. Gezi konusunda AKP’liler çok dertli çok. Valla herhalde pek çok insan “beter olun emi” diye içinden geçiriyordur. Gördüğünüz gibi AKP Gezi Direnişi’ni kendi sonunu çağırır gibi önemsediğini ifade etmekten hiç çekinmiyor. Ama bizim tarafta çekinenler var.
***
Gezi’nin nelere kadir olduğunu AKP soldan daha iyi biliyor gibime geliyor. Sol da ifrata kaçıp “Gezi’nin üzerinde o kadar da durmamak gerek” değerlendirmesini yapanlar bile var. Nasıl olur demeyin beklemeler, tereddütler, imkanları kaçırmalar, böyle fikirlerin doğmasına yol açıyor. Gezi sayfasını kapanmış gibi konuşmak, “geçti gitti, zaten de başarılmadı” demek tam da ayağına kurşun sıkmak hatta “ayağını kurşuna dizmek” gibi bir durum oluyor. Buradan anlıyoruz ki Gezi’nin anlaşılmaması, anlamamazlıktan gelinmesi gibi bir sorun var.
Gezi’den başlayamayacaksak nereden başlayacağız? Gezi’den sonra Gezi’yi yerel seçimlerde büyük şehirlerde CHP’ye verilen oylarda gördük, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş’ın aldığı oylarda gördük ve pek çok hak mücadelesinde görüyoruz. Gören gözler Gezi’nin hala hareket halinde olduğunu söylemekte tereddüt edemez.
AKP, Gezi’yi kabusu olarak ifade ediyorken, Gezi siyasetini sırtlanıp yola devam etmeyip de ne yapalım? Gezi, hareketin hareket halindeki aklıydı.
AKP IŞİD’in yaratıcısı olarak Ortadoğu’da bir saldırının esas nedenlerinden biridir. Ortadoğu halklarının çırpınışlarını üzerimize gelen tehlikeyi nasıl görmeyiz? Bu noktada hareketimizin hareket halinde “Ortadoğu zulmü dursun” diye haykırması gerekmez mi?
Gezi’nin kıymetini bilmek zorundayız. Dünya ve Türkiye meseleleri büyük ve acil, bekletmeye gelmez. Sizce Gezi Direnişi bekler miydi? Bekleyen bir Gezi yapmadıysak bekleyen bir örgütlü muhalefet de olamayız.
***
Pazar günü Birleşik Muhalefet Hareketi’nin İstanbul Forumu gerçekleşti. Gezi’yi hatırlatan bir kalabalıkla ve ortaklıkla toplandı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Demirtaş seçim çalışmasının başarısı “toplum yüzünü sola döndü” olarak tarihe geçmişse eğer forumumuzla toplumun yüzünü sola daha fazla dönebileceği bir başka imkanı yaratmış bulunuyoruz. Gezi’yi anlamak ve takip etmekten başka bir seçenek olmadığını hatırlattı.
Bizlerin bin vuslata bedel olan bir tebessümü yakalamaktan, büyütmekten başka çaresi yok. Forumumuz ki bayağı bir yüzümü güldüren bir gelişmedir.