Seçime giderken AKP elbette bildiğini okuyor. Sendelememek için ne gerekiyorsa yapıyor. Bu gerekçe ile de artık nereye kadar gidebilirse. Paçasının ucunu kaptırsa liğme liğme edilmeyi o kadar hak etmiş durumda ki. Korkusundan toplumun bir bölümüne daha beter saldırma hazırlığı içinde. Ne kadar kendine taraftar topladıysa o kadar da hiddeti gün geçtikçe taşan bir düşmanlık yaratmış durumda. AKP’yi esas tehlike olarak tanımlamayanları anlamak mümkün değil.
Kazanmış gibi konuşarak Erdoğan bir Cumhurbaşkanlığı değil başkanlık sistemi kampanyası yürütüyor. Bunu başkası yapınca algı operasyonu diyorlar kendilerine gelince otomatik hak gibi kullanıyorlar. Bu yöntemle belli bir kesimi etkiliyorlar. İktidarı boyunca elindeki kartları yemiş yutmuş durumda, “algı operasyonu” yöntemine mecbur. Devletin dağ gibi imkanlarını gasp etmeye daha fazla ihtiyacı var. Demirtaş aday olduğu için Kürt sorununda geride kaldı, İhsanoğlu aday olduğu için darbe konusundan inanç özgürlüğü benzeri konulardan gidemiyor, kadınlar konusuna girdikçe batıyor, Ortadoğu konusunda rehinelerimizle can güvenliği kalkmış bir ülkeyiz, taşeronlaşma ve ölümler her gün devam ediyor, öğrenciler eğitim ile ilgili çok büyük baskı ve geleceksizlik tehdidi altında. Liste her gün biraz daha kabarıyor. Sandığa gitmeyenlere bir uyarı daha, AKP’nin gittikçe sıkışan bu tarafının beline bir tekme de sandığa gitmeyerek indirmemek neden?
İllerin meydanları, şehirlerin imkanları, milyonlarca insanın toplanması, televizyonların hizmete sunulması ve her yerde isteseniz de istemeseniz de Erdoğan’ın çınlayan sesi. Tamam, anket sonuçları da var ama her gün bambaşka gelişme yön tayin ediyor. Mesela Bülent Arınç'ın “Abdullah Gül'e mecbur değiliz” mealinde açıklaması ve kendini başbakanlık için işaret etmesi bir çalkantı vesilesi. Kürt Hareketi’nin batıya daha fazla seslenmesi, Erdoğan tehlikesine savaş açması bir çalkantı vesilesi. Yurtdışındaki oylar bir çalkantı vesilesi. Sandık başına gidene kadar bu dalgalanma bitmiş sayılmamalı.
Yerel seçimlerde de aynı süreçlerden geçmiştik ve oy oranlarında büyük farklılıkları gözlemlemiştik. Cumhurbaşkanlığı seçiminde katılımın şu yaz günlerinde yerel seçimlerde olduğu gibi yüksek olması çok önemli bir sonuç olacaktır. Sandıklarda oylara sahip çıkmak çok önemli bir sonuç olacaktır. Demirtaş ile seçim barajının geçilmesi çok önemli sonuçlardan birisi olacaktır. İkinci tura geçilmesi çok önemli sonuçlardan birisi olacaktır. Bizlerin AKP gibi sanki sonuç belliymiş şeklinde hareket edip seçimi, sandığı terk etmeye sahipsiz bırakmaya hiçbir şekilde hakkımız yok.
Her boyutu ile meydan muharebesi. Erdoğan fark etmez sanıyorsunuz ama bal gibi de biliyor, solun sandığı boş bırakan tavrı ona alan açıyor. Tehlike olarak görmüyor. Gördüğünüz gibi sol veya Gezi düşmanlığı yapmıyor. Demirtaş, İhsanoğlu, Alevilik gibi düşmanlıkları seçiyor. Kadınlar mücadele ettiği için daha fazla tehlike olarak görüyorlar. Bülent Arınç kahkaha konusunda cevap vermek zorunda kalıyor.
Seçimler hiçbir yerde asla gelişi güzel ele alınamaz, bir bölgenin forum seçimlerinde bile. Ama alt tarafı bir seçim, alt tarafı birbirine benzer adaylar görüşü Erdoğan'ın tek adamlığını desteklemekten ve felaketi önüne koymaktan başka bir işe yaramıyor. Maalesef sağın yerleşik oy eğilimi ve solun yerleşik sisteme havale etme eğilimi ile karşı karşıyayız.
AKP’nin işine yarayan çoğunluk gidişatı karşısına geçmesi gereken dinamikleri de sürüklüyor. Akıntıya karşıyız diyenler sürükleniyorlar. Ama ne olursa olsun meydan boş değil. Hiçbir zaman boş olmadı olmayacak da. Durun bakalım daha seçime günler var daha sandıklar sayılmadı.