Demokrasi alanının köşe taşı olacak bir tarihten gelen isim Selahattin Demirtaş. Cumhurbaşkanı adayı, halklar, ezilenler, emekçiler için. Kürt siyasi hareketi Türkiye siyaseti yapma açısından çok doğru bir hamle yaptı. Bir çok kesim ile ele almanın yolunu açarak Erdoğan karşısında Cumhurbaşkanı adayını belirledi.

Seçimde demokrasi adına önemli bir şans olarak görmeliyiz. Seçme seçilmeyi bile ortadan kaldırmak isteyen Erdoğan karşısında çok çok büyük bir şans.

Demokrasi güçlerince değerlendirmeye açık bir yöntem ile ele alınmış öyle ya da böyle ortaklaşılmış bir aday. Bu tespitten kaçarak seçim sürecinden uzak kalanlar tartışmalı bir duruma otomatik olarak düşüyorlar. "O zaman en ideal ortaklaşılan adayı siz çıkarsaydınız da destek verseydik" demezler mi? Daha kaç kere bu soru cevapsız bırakılabilir? Siyaset yapanlar halkımız kadar sandığına sahip çıkma adımını atamayacak mı? Ne demek sandığa gitmemek? Gidiyorsan siyasetini yapmamak? Derler.

Demirtaş'ın çözüm sürecinin esas aktörünü temsil eden bir rolü var. Geldiği seviye itibariyle toplumsallaşan çözüm süreci bu adaylığı daha da anlamlı kılıyor. Türkiye de artık ölüm haberinin gelmiyor oluşu sadece Fırat'ın doğusu için değil daha geniş topraklarda etkisini yaymış durumda. Sürecin, bir çok kesimin aklına yatıyor hale geldiğini görebiliriz. Önceden nerde böyle açık açık eşit siyaset olarak her yerde konuşulabilecek. Devlet eli ile nefret üstüne nefret ölüm üstüne ölümdü. Sonu gelmeyen ve gelmeyecek olan bir acıydı. Erdoğan bu sürecin sadece kendi lehine olmasını çok isterdi. Çok da uğraştı. Ama bakın haklı bir dava şimdi Türkiye'yi Erdoğan'ın elinden kurtarmaya aday.

Devletin dönem dönem açılım olarak ifadelendirdiği durumu biz ezilenler lehine bir açılıma çevirerek Türkiye'ye seslenir bir hale elbirliği ile çevirebiliriz. Bizim Cumhurbaşkanlığı açılımımız olabilir. Bugüne kadar çözümsüzlükte ayak direyenlerin karşısına güçlenerek çıkabiliriz. Ortadoğu'nun katillerini en fazla Kürtlere bir tehdit olarak elinde tutan AKP'ye bir de buradan vurabiliriz. Başka demokrasi ve emek mücadelesi süreçlerini güçlendirebiliriz. Geçmiş acıların hesabını sormak açısından önemli fırsatlar yakalayabiliriz. Çözüm paketine CHP'nin destek vermesi de bu toplumsallaşmanın bir sonucudur.

Erdoğan'ın "taraflı Cumhurbaşkanı" açıklaması şu anlama da geliyor. Bunu seçilir miyim kaygısına bile düşmeden en yüksek tonda ilan ediyor. Meclisi, Anayasayı kaldırsak her şey benim dediğim etrafında dönse ne dersiniz? Bu da mı Amerika projesi ve oyunu. Çözüm sürecini kazanan Kürtler oyuna mı gelmiştir? Yoksa siyaset yapmanın gereğini mi yerine getirmiştir?

Bu ertelemecilik, bu beklemecilik ne zaman bitecek? Bana kalırsa bu tartışmada sandığa gitmemek ilkel, seçim sürecine girmemek çok büyük bir lüks görünüyor. Böyle bir seçeneğimiz yok. Gezi eylemine katılmamak gibi bir seçenek kimsenin aklına gelmedi ise burada da aynı kural işlemeliydi. Ayaklanma kapıya dayandığında değil ayaklanma için her fırsatta süreci örmeliyiz.

Seçime katılmama tavrı yerel seçimlerdeki sürece göre daha tartışmalı bir duruma geldi. Cevaplar daha fazla hazır. Çok önemli eleştirellikle karşı karşıya kalıyor.

Erdoğan başbakanlığı bırakmadan ya Cumhurbaşkanı olacak ya da olamayacak. Destekçilerine göre iki durumda da kazanacakmış. Türkiye'nin Erdoğan'dan başka çaresi kalmadığını anlatmak herhalde en büyük alçaklıktır. Bu alçaklığa ancak seçim sürecinin sonuna kadar içinde olmak dersini verebilir.

Demirtaş için alacağımız her oy bir matkap darbesi gibi olacak. Delmemiş gereken yığınla meselemiz var.