Laik eğitim: Açık ve net; herkesin yarını için şart.
 
Buradan yola çıkarak eğitime yönelik laiklik düşmanı saldırılar ayyuka çıkmışken illerde Hepimiz İçin Laik Eğitim meclisleri kuruldu. İstanbul, İzmir ve Bursa’da ilk toplantıların gerçekleşmesinin ardından Ankara ve Eskişehir sırada.
 
İstanbul’da gerçekleşen meclis toplantısından başlamak gerekirse uzun süredir böyle dinamik bir toplantıya şahit olmadık. Her fikirden ve birbirini tanımayan, “benim de itirazım var” diyen insanlar Abbasağa Parkı’nda buluştu. Ankara’ya yürüyelim önerisi de geldi, hep birlikte okulları boykot edelim önerisi de. Çamura bulanmış müfredata karşı çocuklara alternatif eğitim verilebilme imkanları konuşuldu. İzmir ve Bursa’da gerçekleşen meclisler de İstanbul gibi dinamik, karar almaya ve ilerlemeye odaklıydı. Her meclis kararlarını aldı ve yürüyecek yeni bir umut oldu.
 
Temsiliyet meclisin, söz hakkı herkesin
 
Meclislerde liselilerden emekli öğretmenlere herkes vardı. Herkes söz aldı, eşitler olarak herkes fikirlerini ortaya koydu, tartıştı. Hep böyle olmuyor mu zaten? Ne yazık ki dünümüz ve bugünümüz böyle olmayan toplantılarla dolu.
 
Çok uzağa gitmeyelim, Adalet Kurultayı’na dönüp bir bakalım. Onlarca çalıştay, onlarca panel yapıldı ve onlarca panelist vardı. Bununla birlikte binlerce de katılımcı vardı ama hiçbirine söz hakkı verilmedi. Kurgu zaten Adalet Yürüyüşü’nde bir araya gelen milyonların konuşması üzerine değil panelistleri dinlemesi üzerine yapılmıştı.
 
Adalet Kurultayı’na çeşitli eleştiriler de yapıldı ama “çok iyi olmadı” deyip genel geçer laflarla bu konu geçilmesin. Açığa çıkaralım; kimseye söz hakkı tanınmayan, fikirlerden kaçılan bir durum söz konusudur. Bu sadece Adalet Kurultayı’nda karşılaştığımız bir durum değil, muhalefet bu kördüğümün içinde. Ezbere yapılan paneller, kulağa hoş geliyor olabilir ama referandumda hayır diyenler, kilometreler boyunca adalet için yürüyen milyonlar konuşmak istiyor. Herkesin fikirlerini hep birlikte ortaya koyacağı ve mücadele yolunun taşlarını birlikte dizeceği yer meclislerdir. ‘Hani benim temsiliyetim’ diyecek olan varsa temsiliyet meclistir. İlk söz de elini ilk kaldıranındır. Başka bir ayrıcalık söz konusu olamaz.
 
Herkesle, tüm toplum için mücadele
 
Bugüne kadar yapılanları nasıl oluyor da bu kadar eleştiriyoruz? Peki ama artık herkesin bir dönüp yaptıklarına bakması gerekmez mi? Toplantılar yapılıyor, mücadele bayrağı açıldığı ilan ediliyor… Sonra bakıyoruz ki yine olmuyor. Bir yerde hata olması gerekir. Topluma kulak verilmeyen ve insanların sürekli olarak saksıda çiçek olarak görüldüğü hiçbir yapı ayakta kalamaz. Neden olmuyor diye sorguladığımız yerde köhnemişlikten öte bir şey göremeyişimizin sebebi budur.
 
Öte yandan insanlar bir çıkar yol aramaya devam ediyor ve kim iddiayla ortaya çıkıyorsa ona elbette kulak veriyor, bu iyi olan. Muhalefette nükseden kötü özellik şu ki “ben de varım” diye gelenler var olamıyor, herkesi habire gerisin geri evine gönderir konumdayız. Buna son verilmesi gerekir. Tüm dinamikleri en aşağı çeken ve hareketi yavaşlatan hiçbir şey topluma yarar sağlamaz.
 
*
 
Meclisler tüm toplum için bir çıkış yolu olabilir. Daha önceki deneyimlerimiz ve tarihsel sonuçlar bize bu yolu işaret ediyor. Referandum gecesi meydanları dolduran on binlerce insana Hayır Meclisleri öncülük etti. Bu bir tesadüf değildi, şimdi Hepimiz İçin Laik Eğitim Meclisleri’nin de daha ilk toplantıdan böyle dinamik ve atılgan olması da tesadüf değil. Çünkü eğer tüm toplumun iyiliğini hedefliyorsak, herkesi nasıl ve nerede kapsayacağımız en önemlisi. Büyük mücadeleler yürütmeye aday olmalıyız. Büyük kitlelerle hareket etmeyi önümüze koymalıyız, ardından gerekliliklerini yerine getirmek üzere herkes harekete geçmeli.
 
*
 
Bütün yolları taşlarla bir güzel döşerler, beton dökerler ama en küçük bir gedikte bile ot biter, çiçek açar. Faşizm ülkenin dört bir yanını sarıyorsa gedikleri büyütmek için daha fazla kök salmaya ihtiyacımız var demektir.

Şimdi yeni ve güçlü bir başlangıç olan Hepimiz İçin Laik Eğitim Meclisleri’nin kapısı herkese, altını tekrar çizelim herkese, açık. Meclisleri tüm illere yaymak, ülke çapında bir hareketi örgütlemek hayatidir. Meclisler toplumun kendi geleceğine, kendi elleriyle var ettiği armağanı olsun.