Bir kaç gün kala, 1 Mayıs'a yürüyoruz diyemeyeceğim, koşuyoruz bile hafif kalabilir. Her yerden, her kareden, her insandan adeta 1 Mayıs fışkırıyor. AKP'nin şimdiden yarattığı olağan üstü hal havası vız geliyor. Bana yarar diye düşündüğü Taksim 1 Mayıs’ına karşı yürüttüğü büyük saldırganlık bakın görün nasıl kendisine dönecek.
Geçen sene 1 Mayıs, Gezi Direnişi döneminden beridir o kadar hazırız o kadar hazırız ki anlatamam. Toplumsal bünyemizin damarlarına işlemiş bir etki oluştu. Nazım Hikmet'in (internette çok rahat bulacağınız) 1 Mayıs videosundaki konuşmasındaki çok yerinde olan sözü defalarca haykırabiliriz: “Bir daha kardeşlerim, bir daha kardeşlerim, bir daha kardeşlerim!”
AKP'nin Başbakanı'nın, İçişleri Bakanı'nın, valisinin sıra sıra dizilip okudukları gazellere gülünüp geçiliyor. Kurmak istedikleri vali cumhuriyetine herkes posta koyuyor. Demek vali istedi de Taksim yasaklandı ha. Sizin ucube kararlarınızı ancak kukla valileriniz uygular. Telaffuz nesnesi olarak kalır.
Gezi AKP'nin kâbusu olmuştu, şimdi daha 1 Mayıs gelmeden kâbuslara yatmaya başladılar. Bu halleri 1 Mayıs’a dikkat kesilen herkese büyük güç veriyor.
***
Gündemimiz Taksim’de 1 Mayıs olmasının yanında İşçi Bayramı’nda sınıf mücadelesinin mihenk taşı işçilerin, hayatta kalma mücadelesini nasıl kazanacağız konusuna da uzanmalı.
1 Mayıs'ta ve sonrasında önümüzde işçi kardeşlerimizi ölümlerden kurtarmak ve büyük insanlık mücadelesinde yolumuzu birleştirmek gibi çok önemli bir hedef duruyor. İşçilere yaşamı bile çok gören amansız özelleştirme, işsizlik, taşeron sistemine karşı amansız bir mücadele vermek zorundayız. Sınıf mücadelesinin başat konusu haline getirmek zorundayız. İşçi kardeşlerimize AKP’nin, taşeronlaşmanın gerçek yüzünü, yıkılabilecek kalelerini anlatmak zorundayız.
***
AKP'nin Çalışma Bakanı bunca işçi ölümü olurken ne yer ne içer? Elbette emekçilere Taksim’i yasaklamaya çalışan sülale içinde kendisi de var. Bir süre önce işçi ölümlerinin azaldığını söyleyerek devleti görevsizleştirmekle işin içinden sıyrıldığını sanmakla meşhur. Şimdi de işçilere “Taksim’e gitmeyin oturup konuşalım” diyor, hükümetin taşeronlaşmayla ilgili yeni hamleler yaptığını anlatıyor. İlerleyen zamanlarda daha net göreceğiz, binlerce kadro bekleyen taşeron işçilerinin umudunu kıran bir yasa. Özelleştirmenin artmış olduğu bu düzende özel sektörü tamamen dışında bırakıp işçileri kaderine terk etmek isteyen bir yasa. Taşeron kafa AKP’nin gizli taşeronlaşmayı körükleyeceği bir yasa. Seçimlere giderken göstermelik yasa da diyebiliriz.
1 Mayıs’ta Taksim’i yasaklayan hükümet yanlısı,
1 Mayıs 1977’nin katillerini yargılamayan,
Bugüne kadar kaç işçinin nerede nasıl öldüğü ile ilgilenmemiş,
İşçilere nasıl faydamız dokunsa değil patronları nasıl kayırsak diye kılı kırk yaran,
“Boş ver işçiyi patronun maliyetine bak” diyen,
Trilyonları hırsızlıkla, ihalelerle çalan hükümetin parçası olan,
Bunca işçi ölümü varken taşerona cezaları hiç gündemine almayan,
Çalışma Bakanlığı, Çalışma Bakanı işçi ölümlerine çanak tutar. Bunun için de AKP’nin Çalışma Bakanlığı başta yaşanan tüm işçi ölümlerinin hesabını vermelidir. Böyle bir bakanlık sistemi ortadan kalkmalıdır.
1 Mayıs coşkusunu arkamıza alacağız. İşçi kardeşlerimizi yaşatmak için, hayat güvencesi ve rahatlığı ile çalışabilmeleri için sonuna kadar peşlerinde olacağız.