Vali artık gelenekselleşen, seremoni dolu Taksim konuşmasını yaptı. 1 Mayıs'ta Taksim'i iple çekenler kafasını çevirerek içinden şu ünlü ritmi geçirmeye başladı “çabalama kaptan”…

Bu vali, biz Gezi'deyken, ölümlere yol açan ağır polis şiddetinin baş sorumlularından biri olarak yine kendince bir şirinlik yapmıştı. Sosyal medya üzerinden şiirsel bir günaydın göndermişti. Ne kadar komik ve acınacak hallere düşmüştü. Sadece ve sadece AKP'nin artık bir karakter haline gelen valilerinden herhangi birisidir.Zamanında aynı lafları eden vali, bugünün yolsuzluklarının temsilcisi, Muammer Güler’in aynısıdır.

***

Soysuzlar Çetesi adlı filmde bir Nazi subayı askerleriyle kuşattıkları Fransız köyünde bir eve girer. Subayın her cümlesinde alçakça bir naziklik vardır. Uzun süre sohbet eder ve biraz sonra evi ve evdekileri tararlar. Ama biri kurtulmayı başarır. Önemli Nazi subaylarını bir sinema salonunda cezalarını vermek için köşeye sıkıştıran işte bu kurtulan kişidir. Cezalarını veren birileri hep olacak.

Biliyoruz biz sizi ve kökeninizi, bırakınız bu seromoni ayaklarını. Şimdiden büyük bir korku ile 1 Mayıs günü saldırı hazırlıklarını harıl harıl yaptığınızı da biliyoruz. Siz toplumun hazırlıklarını düşünmek bile istemiyorsunuzdur. Ağır bir ürperme geliyordur.

***

Berkin Elvan cenazesine katılanlar polisin saldıracağından emindi ama hiç tereddüt etmedi. İnsanlar nasıl Hrant Dink cenazesinde Agos önüne akın etmişse Berkin cenazesinde de Gezi'ye akın etmek istedi. Milyonlarca insana daha mezarlıktan Gezi'ye doğru bir adım atmamışken büyük bir korku ile saldırdılar.

Berkin milyonlar için nasıl birçok şeyi ifade ediyorsa 1 Mayıs da bu topraklar için çok şey ifade ediyor. Zamanında vali Güler de makul kalabalıkla anmayı önermişti. O Ayaklar bu lafları, saldırıları yedirmiş ve Taksim'i 1 Mayıs meydanı olarak kazanmıştı. Yine kazanacağız.

Bu kavgada onların daha fazla polis daha fazla toması olabilir. Asıl bizim çok daha fazlalarımız var. Ölüm pahasına geçen seneki 1 Mayıs saldırısından beridir Taksim'i ve Gezi'yi tutanlar karşısında nedir ki? Allah aşkına hangi güç yeter bizi Taksim’den söküp atmaya? Yeni dönem budur, bilsinler.

***

AHİM AKP'yi 2008 1 Mayıs'ında Taksim'i kapattığı için mahkûm etmiş. Tabi Anayasa Mahkemesi'ni bile kapatmayı planlayan hükümetten AHİM kararı karşısında ne beklersin? Anayasayı defalarca çiğneyip yürüyüş hakkını engelleyenlerden ne beklersin. Bu durumda AKP’nin polisinin Taksim meydanına girme hakkı varmı ki gelip engel olacakmış?

***

Tarihimizdeki 1 Mayıslar'ın, Gezi'nin Taksim meydanında gerçekleşmesi hiç bir tartışmaya yer bırakmaksızın insanlığın büyük kavgasının şehrin merkezinde verildiğinin göstergesidir. Tüm kenar kıyı muhabbetlerine rağmen böyle olmuştur. Tabi istediğiniz kadar bu muhabbete devam etme özgürlüğünüz var. Nesnellikten, tarihten, öngörüden uzaklaşmış olursunuz. Bünyeniz zayıf düşer.

Tarih hep böyle yazılmış. Biz de bugünün tarihini kenara, köşeye, kıyıya kaçmaksızın merkezimizde yazacağız.Hangi ülkeye hangi direnişe baksanız böyle.

Bayramlarda, en ufak tatil günlerinde kalabalıklar Taksim'e koşar. İşte gayet açık ve net bir şekilde AKP’de buraya saldırıyor. Hak hukuk konusunu,toplumun buluştuğu, şehirmerkezinin uzağına koymak istiyor.

Hepimizin umudu yeni bir Gezi’de. Gezi’nin yine gerçekleşebilmesinde. Artık bu ihtimalin gözünü kırpmayan nöbetçileriyiz.

Gezi direnişine kadar Taksim’i kapatmak için yapmadıkları kalmamıştı. Geçen sene 1 Mayıs’ın ardından onlar saldırmıştı biz Gezi’ye doğru yol almıştık. Yol almaya devam edeceğiz.