Hayır diyenler kendini biliyordu, gözle görülüyordu, elleriyle hazırlanıyorlardı, hayır kazanacaktı, her türlü felaket ihtimalini aşarak kazanmalıydı. Dediğimizi yaptık, hayırı kazandık. Seçim sonuçları sahtekarlığı ne düzeye erişirse erişsin egemenlik tek kişiye teslim edilmedi. Gerçek seçim sonuçlarını da teslim etmemeyi yine seçim sürecinde yürüyen ortak çalışmalarla sağlayabiliriz. Birlikte hayırı kazandık birlikte teslim etmeyebiliriz. Her an yayılmak istenen "olmayacak bu iş" histerisine karşı başka çare olmadığını aklında dolaştıranlar hep "ilim kendin bilmektir" sözüne bağlı kaldı.

*

“Bu ülke insanından bir şey olmaz” davası bir kez daha mahkum edildi. Her türlü umutsuzlaştırma dalgasını aşarak sandığa büyük bir katılım gösterildi, referandumdan önce her fırsatta ayrıştırılan taraflar %50’nin üstünde kaynaşma sağladı. Bu taraflar nerede nasıl bir araya gelebilir ki? Bu yüzden bölünme, kutuplaşma, ayrışma sohbetlerine pek prim vermemek gerekir. Ülke insanı yapabileceğini yaptı. “Saraya hayır” dedi. Buradan dönmek, bu saatten sonra durmak haram olsun.

*

Bitmedi arkası da geldi, daha şaibeli sonuçlar açıklanmaya devam ederken Binali Yıldırım yangından mal kaçırır gibi evet ilan etmek istediği saniyede hayır diyenler pencerelerine koştu, YSK önlerine koştu, ne büyük bir kaynaşma buradan anlayalım. O gün bugündür bahsin kapanmadığını, kapatılamadığını görüyoruz. Ortada büyük bir sahtekarlık var ve onu savunanlar arasında bile hatların anında ciddi düzeyde karıştığını görebiliyoruz. 

*

Ne Abdülhamit meclisi kapatarak muvaffak olabildi ne de İttihat ve Terakki sopalı seçimleri ile geleceği kurabildi. Özetle eridiler, bittiler. Geleceği kuranlar, gücünü gerçekten halktan alan, halkın nazarında meşruluk mertebesine yerleşenler olabildi. Parlamenter rejimi kurma adımları ancak halklar arası meşruluk zeminine yaslanarak atılabildi. O yüzden şaibeli seçimlerin sahibi şaibeye karışmaya mahkumdur.

*

O meşhur tartışmaya, soruya dönecek olursak, neyse ki bir cevabımız var. Hayırın aktığı, akabileceği bir mecra var mı? Var, Hayır Meclisleri. Hayır cephesinin önemli bir oranını temsil eden CHP yönetimi kendisinden beklenen çıkışı yapmadıkça Hayır Meclisleri genel kamuoyu gündemine giremiyor. Ama girebilir, CHP tabanının da çokça dahil olduğu seçim sonrası büyük yürüyüşler Hayır Meclisleri sayesinde sokağın nabzını tutmaya devam ediyor. Gittikçe görüyoruz ki büyük yürüyüşler kendi başına yetmedi yetmeyecek. Büyük yürüyüşler her zaman karar alan mekanizmalarına ve daha da büyütülebilen buluşmalara bakar. Karar alır ve yürür ve büyür.

*

Hayır cephesinin beş benzemezi bir araya getirmesi tarihte karşımıza çıkıp çıkabilecek en kıymetli durumdur. Unutmayalım %50’nin üzerindeki hayır arasında AKP tabanının %10’u da bulunuyor. Böyle bir düzeyde bir araya gelinebilmişken, başa yazılması gereken şey bölünmüş olmak değil. Bir nesnelliktir ayrışma ama büyük erozyon Saray tarafında yaşanıyor ve süratle kaydığı zemin hayır tarafına düşüyor.

Hayırın kazandığı çakılıdır ama çakmaya her gün devam etmeliyiz. Hayır kazandı demekten bir an olsun vazgeçmemeliyiz. Her bir bunalımda altlarındaki toprak biraz daha ufalanacak.

*

Yok edilen şehirler arasından HDP’nin oy oranının düşmemiş olması en önemli sonuçlardan birisidir. Etmediklerini bırakmadılar ama hayır belli başlı bölge illerinden çok güçlü çıktı. Bu sonuç bundan sonraki süreç için yalnızca HDP’nin hanesine yazılmamalıdır. Hayır cephesinin geneline yazılması bölge illlerini daha güçlü kılar. Bir kez daha Türkiye geneline seslenmek hem de 7 Haziran’ı katbekat aşarak geçerli siyaset bize önümüzdeki süreci kazandırabilir.

*

AKP’nin büyük şehirleri kaybetmesi aynı zamanda “kalelerim” dediği yerleri de (Üsküdar, Eyüp..) kaybettirdi. Lütfen kenara yazınız lütfen! Ülkenin büyük meydanlarını, merkezlerini, ana caddelerini, büyük şehirlerini bırakmamak gerekiyormuş yazınız. Büyük şehirlerin kazanılması demek en umulmadık yerlerin de kazanılmasını sağlayabiliyormuş. 

*

Bir kez daha İstanbul bizi, bekledi, biz ona vardık. Tüm büyük şehirlere vardığımızı, varlığımızı bir kez daha yazdık. Ortaya çıkan haritadaki büyük illerin kucaklandığı resmedilirken ülkenin her yerinin hayıra boyanma ihtimali de artmıştır diyemez miyiz? Buna çok sinirlenecekler, gözlerini dikecekler, saldıracaklar, ne yapacaklarını şaşıracaklar, ama epey bir şaşırabilecekler. 

Büyük şehirlerin de hayırın kazandığı her köşenin de, hayıra basmak için kalkmış her ele de sımsıkı kenetleneceğimizi göstereceğiz.